Fotoğraf: HDP.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 2022 Bütçesi görüşmeleri Plan ve Bütçe Komisyonu'nda sürüyor.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, komisyon görüşmelerinde hükümete yönelik "Dünya küresel cinsiyet eşitsizliği endeksinde 156 ülke arasında 133. sıradayız sizin yüzünüzden" eleştirisi yaptı.
"Bürokraside bir erkekler topluluğu ile karşı karşıyayız, tek bir kadın yok. Bir tane kadın üst düzey bürokrat atamıyorsunuz. Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 139 ülke içinde 117. sıradayız. Gerisinde kaldığımız ülkeleri saysam utanırsınız" diyen Paylan şunları söyledi:
"Meclis, fermana mühür basıyor"
- Demokrasi endeksinde de durum farklı değil; 167 ülke içerisinde 104. sıraya geriledik. Neden demokratik bir ülke değiliz bunları konuşalım.
- Dünyada adı Cumhuriyet olan ama demokratik olmayan pek çok ülke var. Ülkemiz de demokratik bir cumhuriyet değil. Demokrasi konusunda pek çok açıdan küme düştü maalesef.
- Meclisler yasama, denetleme ve bütçe yapma görevlerini yerine getirmek için oluştu. Bu üç hak konusunda da meclisimiz görevini yerine getiremiyor. Çünkü Cumhurbaşkanı'nın, Yürütmenin vesayeti altındayız. Yasama faaliyetini Mecliste yerine getiremiyoruz.
- Yürütme, 'Saray'dan gelen fermanda bir virgül bile değiştiremezsiniz' diyor. Bu durumdayız; çünkü Meclis, Saray'dan gelen fermanlara mühür basan duruma düşürülüyor.
"Meclisimize bir kayyım atandı"
- Milletvekilleri olarak siyaset yapıyoruz. Yürütmeyi özgürce denetleme ve eleştirme hakkına sahip olmalıyız. Ama Meclisimize bir kayyım atandı: Ankara Cumhuriyet Başsavcısı. Binlerce fezleke geldi Meclis'e bu kayyımdan.
- Ben 18 bin 500 yıl hapis cezası talep eden fezlekelere sahibim ve bunu şeref madalyası olarak taşıyorum. 18 bin 500 yıl hapis cezası talep edilecek neler yapmışım size söyleyeyim:
- Bir fezlekede Eş Başkanım Pervin Buldan'ın yaptığı konuşmada 'aynı salonda bulunmuşum ve konuşmaya tepki göstermemişim' diye savcı benim dokunulmazlığımın kaldırılmasını istemiş.
- Ölümcül suçlarımdan bir diğeri: önceki Eş Genel Başkanım Sevgili Selahattin Demirtaş'a "Sevgili Selahattin Demirtaş" demişim.
- Selahattin Demirtaş'la ilgili tek bir yargı kararı yok ama Savcı hüküm kuruyor ve buna, "Terör örgütü adına suç işleyen Selahattin Demirtaş'ı kamuoyuna masum şekilde lanse ettiği, yaptıklarını teşvik ettiği, eylemlerini meşru göstermeye çalıştığı için dokunulmazlığının kaldırılmasına" diyor. Düşünebiliyor musunuz?
- Bu Meclisin yıllarca Milletvekilliğini yapmış, Türkiye'nin üçüncü büyük partisinin Eş Genel Başkanı hakkında böyle bir fezleke gönderiliyor ve siz hiçbir şey yapmıyorsunuz! Bu ne rezalettir demiyorsunuz! Milletvekilinin itibarını işte böyle koruyorsunuz!
Brecht'e referans: Kalan ordular
- Brecht'e referans vererek, onun ünlü lafını paylaşmışım, "Her savaştan geriye üç ordu kalır: Ölüler Ordusu, Yas Tutanlar Ordusu, Hırsızlar Ordusu. Savaşa Hayır!" demişim diye Savcı, 'halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme' suçunu işlediğimi iddia etmiş ve bunu Meclis Başkanı olarak size göndermiş, dokunulmazlığını kaldırın diye. Siz derhal komisyona havale etmişsiniz. İşte siz Milletvekilinin itibarını böyle koruyorsunuz!
- Yürütme erki "ben AİHM kararlarını uygulamam" diyorsa, sizin Yasama Erki olarak AİHM kararları derhal uygulanmalıdır demeniz gerekir ama bunu yapmıyorsunuz. Meclise kayyım olarak atanmış bir kişinin fezleke doğurmasına izin veriyorsunuz.
- Benim hiçbir korkum yok. Bu memleketin demokratik bir ülke olması için şu anda canımı dahi veririm. 18 bin 500 yıl değil, 180 bin yıl yazsalar hiç umurumda değil. Bu mücadeleye biz başımızı koymuşuz. Ama siz, buna yol vererek, bu ülkenin demokrasi liglerinde yerde sürünmesine sebebiyet veriyorsunuz.
(PT)