Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekili Garo Paylan, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’na kendi sözlerinin atisemit olup olmadığını sordu.
Eroğlu, 8 Aralık 2016’da basına yansıyan demecinde “Bunların beli kırıldı. FETÖ'nün bir şeyi kalmadı. ABD, FETÖ ile vedalaşıyor. Gülen ABD'de ölüp gidecek, Yahudi mezarlığına gömülecek” demişti.
Paylan, Eroğlu’na verdiği soru önergesinde şu soruları sordu:
1) İfadenizin antisemit olduğunu ve nefret söylemi içerdiğini düşünüyor musunuz?
2) Yahudi toplumunun Türkiye’de defalarca nefret suçlarına maruz kaldığı göz önünde bulundurularak, söyleminizin, Yahudi toplumuna karşı nefret suçlarına yol açabileceğini düşünüyor musunuz?
3) Hükümetiniz, Fetullah Gülen’in ABD’den iadesini talep etmiştir. Siz ise “Gülen ABD’de ölüp gidecek” beyanında bulundunuz. Bu durumda Hükümetiniz Gülen’in iade talebinden vaz mı geçmiştir?
Cami tanıtımında pis Yahudi, Ermeni mahallesi ifadesi
Paylan dün verdiği soru önergesinde de Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'a İstanbul Valiliği İl Müftülüğü’nün web sayfasında, tarihi camilerin tanıtıldığı bölümde Yeni Camii’nin anlatımındaki ifadeleri sordu.
Cami tanıtımında şu ifadeler yer alıyor:
“Camiinin inşası için seçilen Bahçekapı çevresi o tarihlerde gümrüğe ve limana yakınlığı dolayısıyla bir ticaret yeri, oldukça sıkışık, aynı zamanda pis bir Yahudi ve Hıristiyan mahallesiydi. (...) Aradan yıllar geçti ve çevreyi yine Yahudi evleri kapladı, her yer mezbelelik halini aldı.”
Paylan önergesinde, bu ifadelerin ifşa edilmesi ve İstanbul Müftülüğü’nün eleştirilmesinin ardından Müftülüğin, ifadeyi düzeltmek yerine, arşiv niteliğinde açık tutulan eski web sayfasına erişimi engellediğini belirtti.
Paylan şu soruları sordu:
1) İstanbul Müftülüğü’nün resmi web sayfasında yayınlanan bu metinle, metni yazan ve yayınlayan kişilerle ilgili İstanbul Valiliği İl Müftülüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bir soruşturma açılmış mıdır?
2) İstanbul Valiliği İl Müftülüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda bir açıklama yapacak ve özür dileyecek midir?
3) Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Müftülüğün, Müslüman olmayan halklara karşı kullandığı bu dilin ayrıştırıcı, aşağılayıcı ve nefret söylemi içerdiğini düşünüyor musunuz?
4) Yukarıda bahsi geçen metin göz önünde bulundurularak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye’nin Sünni Müslüman olmayan halklarına yönelik tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? (NV)