“Siyasi liderler küçük savaşları sever”
“Medyada gerçek bir savaşı haber yapmıyor olmanın hayal kırıklığı aşikârdı”
“Gerçek güç dengesini yansıtan kanıt, vurulan değil, vurulmayan hedeflerdi”
Ama cumartesi sabahı gerçekleştirilen hava saldırıları sadece başarılı bir PR numarası olarak da bir kenara atılmamalı. Donald Trump, Theresa May ve Emmanuel Macron’un iddiasının tam aksine de olsa, bu saldırılar gerçek bir öneme haiz. Tanık olduğumuz şey, ABD, Birleşik krallık ve Fransa’nın güç gösterisi değil, güçsüzlük gösterisiydi.
Suriye’deki gerçek güç dengesini yansıtan kanıt, saldırıda vurulan olan üç hedef değil, vurulmayan hedeflerdi. Suriye’deki hâkim siyasi ve askeri güç olan Rusların öldürülmemesi ya da yaralanmaması için muazzam çaba harcandı. İranlılar ve Lübnan Hizbullahı belli ki hedef alınamamıştı. Elit birlikleri, ağır teçhizatı ve cephane depolarıyla Suriye ordusu da öyle. 1991, 1998 ve 2003’de Bağdat’ta yaşanana benzer bir biçimde Şam’daki devlet başkanlığı sarayı ya da savunma bakanlığı gibi boşaltılmış ama ikonik binaların cruise füzeleriyle vurulması da söz konusu olmadı.
“Johnson, 1.Dünya Savaşı’ndan beri ilk Esad gaz kullanmış gibi konuşuyor”
Theresa May ve Boris Johnson, saldırının amaç itibarıyla ‘insanî’ olduğunu ve zehirli gaz kullanımının ‘normalleştirilmesi’ni engellemeyi amaçladığını savunuyor. Johnson, sanki Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana gaz kullanan ilk kişi Esad’mış gibi konuşuyor; İran_Irak savaşı sırasında ABD, Birleşik Krallık ve Fransa tarafından desteklenen Saddam Hüseyin’in on binlerce İranlı ve Kürt’ü gazla öldürmüş olmasını hatırlamazdan geliyor.
Tekrarlanan hava saldırılarının Esad’ı gerçekten de caydırdığını varsayalım; bu, Suriye halkı açısından çok önemli bir haber olmayacaktır, çünkü 2011’den beri süren savaşta hayatını kaybeden yarım milyon insanın yüzde 1’den azı, yaklaşık 1900 kişi gazla öldürüldü. Yabancı liderler Suriye’de yedi yıldır yaşanan kasaplığı gerçekten dert etseydi, bu korkunç savaşı sona erdirmek için için daha önce çok daha fazla çaba harcarlardı.
“Esad iç savaşı büyük ölçüde kazandı”
Hava saldırılarının sınırlı oluşu mantıklı ve gerçekçiydi ve Suriye’deki gerçek güç dengesini yansıtıyordu. Rusya, İran, Hizbullah ve Irak’tan Şii güçlerin desteklediği Esad iç savaşı büyük ölçüde kazandı. Bu durum, NATO’nun 2011’de Libya’da yaptığı gibi yerdeki isyancı grupları destekleyen açık uçlu bir bombardımanlar silsilesi olmadan değişmeyecek.
Esad’a karşı benzer bir hava saldırısı gerçekleştirilemez, çünkü Esad’ın, IŞİD’den farklı olarak, Rusya ve İran gibi güçlü müttefikleri var. Ve ABD’nin bedel ödeyerek keşfetmiş olduğu gibi, Kürtler bir yana bırakılırsa, eldeki yegâne Esad karşıtı savaşçılar IŞİD ve El Kaide bünyesinde. 2016’da Pentagon’un, 5000 savaşçı eğitmeyi beklerken sadece beş savaşçı eğitebilmek için 500 milyon dolar harcadıklarını utanç içinde nasıl itiraf ettiklerini hatırlayın.
Mesele şu ki, daha geniş hava saldırıları da Suriye savaşının sonucunu değiştiremezdi; bu tür saldırılar sadece çatışmaları daha fazla tırmandıracak ve çok daha fazla inanın ölümüne yol açacaktı. Başkan Obama’nın 2013’de Esad’da kurtulmak için gerçek bir fırsatı kaçırdığına dair Başkan Trump tarafından ortaya atılan bir efsane var. Oysa o gün Obama’yı kısıtlayan unsurlar bugün aynı şiddette Trump için de geçerli: Daha geniş bir savaş olmadan Esad’dan kurtulmak olanaksız ve Esad düşse bile bunun sonucu, devletin çökmesi ve Afganistan, Libya ve Irak’ta IŞİD ve El Kaide’nin güçlenmesine olanak veren bir kaos meydana gelmesi olacaktır.” (ŞA)