TBMM Partiler Arası Uzlaşma Komisyonu gündeminde bulunan 1982 Anayasası ile ilgili "değişiklikler" konusunda öncelikle oluşturduğu Alt Komisyon Anayasanın tamamını gözden geçirerek Raporunu Uzlaşma Komisyonu Başkanlığına sunmuştur.
Alt Komisyon İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesini, Ulusal Programı, Anayasa değişiklikleri konusundaki bilim adamlarının çalışma ve önerileriyle, sivil toplum örgütleri ve toplumun çeşitli katmanlarından gelen istekleri dikkate almıştır. Anayasanın tümünü gözden geçirdiklerini, değişiklik tasarıları ile çeşitli ülkelerin Anayasaların da incelendiğini belirtmişlerdir. Anayasanın 51 maddesi üzerinde değişiklik önerisinde bulunmuşlardır.
Alt Komisyonun amacı; Anayasa değişikliği bakımından kamuoyunda oluşan beklentiler doğrultusunda, demokratik standartlara uygun, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü ön plana çıkaran bir değişikliği gerçekleştirmektir. Bu nedenle oy ya da görüş birliği ile kabul ettikleri hususları metne katmışlardır.
Bazı konuların ise Uzlaşma Komisyonuna "görüş ve seçenekler" olarak sunulmasının daha uygun olacağı ve böylece "tartışma açılması" ile sonuca varmanın yararına işaret edilmiştir. Alt Komisyon, metin oluştururken tartışmalar sırasında maddeler hakkında ortaya çıkan çekincelere de dikkat çekmiştir.
Alt Komisyon tartışılarak son şeklinin verilmesi için raporunu Komisyona sunmuştur. Partiler Arası Uzlaşma Komisyonunda yapılan tartışmalar sonucunda 37 madde konusunda anlaşma sağlanmış ve "Partiler Arası Uzlaşma Komisyonunun Kabul Ettiği Metin" 14 haziran 2001 tarihinde kamuoyuna açıklanmıştır.
"Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi"başlığıyla Nejat Arseven (Partiler arası Uzlaşma komisyonu Başkanı) Tayfun İçli, Ali Günay, İsmail Köse, Mehmet Nacar, Mustafa Kamalak, Mehmet Ali Şahin, Turhan Tayan, Bülent Akarcalı, Ahmet İyimaya, Ali Naci Tuncer tarafından imzalanarak " Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun teklifimiz, gerekçesiyle birlikte ilişikte sunulmuştur. Gereğini saygıyla arz ederiz" denilerek TBMM Başkanlığına verildiği metinde yazılıdır.
Bu tartışmaların yapıldığı sırada Anayasa Mahkemesi Fazilet Partisi hakkında kapatma kararı verildiğini açıklanmıştır. Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, 22 Haziran 2001 günü kapatma gerekçesini kamuoyuna şöyle açıkladı: "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 07/05/1999 günlü HP-95, HZ-1999-116, 05/02/2001 günlü HP-95, HZ-1999-116 sayılı iddianameleriyle FP'nin kapatılması istemiyle açılan davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonunda gereği görüşülüp düşünüldü;
A- Temelli kapatılan bir partinin bir başka ad altında kurulamayacağına ilişkin kapatılma isteminin reddine Yalçın Acargün, Ali Hüner, Ertuğrul Ersoy, Tülay Tuğcu'nun karşı oyları ve oyçokluğuyla,
B- 1- Laik cumhuriyet ilkesine aykırı eylemleri nedeniyle Anayasanın68. ve 69., 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun değişik 101. maddesinin (b) bendi ve 103. maddesi gereğince FP'nin temelli kapatılmasına Haşim Kılıç, Samia Akbulut, Sacit Adalı'nın karşı oyları ve oyçokluğuyla,
2- Beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan İstanbul milletvekili Nazlı Ilıcak ve Tokat Milletvekili Bekir Sobacı'nın milletvekilliklerinin Anayasanın 84. maddesinin son fıkrası uyarınca gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte sona ermesine oybirliğiyle,
3- Beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan üyeleri Merve Kavakçı, Nazlı Ilıcak, Bekir Sobacı, Ramazan Yenidede ve Mehmet Sılay'ın Anayasa'nın 69. maddesinin 8. fıkrası gereğince gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayınlanmasından başlayarak, beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamayacaklarına oy birliğiyle,
4- Davalı partinin tüm mallarının 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 107. maddesi gereğince Hazine'ye geçmesine oybirliğiyle,
5- Kapatma kararının verildiği tarihte, parti tüzel kişiliğinin sona ermesine oybirliğiyle,
6- Gereğinin yerine getirilmesi için karar örneğinin, TBMM Başkanlığı'na, Başbakanlığa ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine oybirliğiyle,
22.06. 2001 gününde karar verildi. Karar, Türk Milleti'ne hayırlı olsun.''
Anayasa Mahkemesi'nin kararı, açıklamadan kısa bir süre sonra TBMM Başkanlığı'na ve saat 19:00 sularında da FP'ne tebliğ edildi.
Böylece Anayasa maddelerinin değişiklik önerilerinin tartışıldığı bir sırada Anayasanın 68 inci ve 69 uncu maddeleriyle birlikte Siyasi Partiler Yasasının 101. ve 103 üncü maddeleri yeniden gündeme geldi.
Partiler Arası Uzlaşma Komisyonunun Anayasa hakkında değişiklik önerdiği maddeler arasında 69. maddede yer almaktaydı. TBMM 1 Temmuz 2001 tarihinde tatile girmeyi kararlaştırırken Başbakan Bülent Ecevit tarafından Anayasa değişikliklerinin 17 Eylül 2001 tarihinde Meclisin olağanüstü toplantıya çağrılarak ele alınacağını açıkladı.
Bu durumda Fazilet Partisinin kapatılmasının ardından kamuoyunda tartışılacak maddelerin başında siyasi partilerin yasaklanan fiiller açısından "odak olma hali"nin gündemi oluşturacağı kuşkusuzdur.
Acaba Anayasanın 68 inci ve 69 uncu maddeleri nasıl düzenlenmiştir? Bu maddelerde ne zaman ve nasıl bir değişiklik yapılmıştır?
Siyasi Partiler Yasasının 101 inci ve 103 üncü maddelerindeki düzenlemeler nedir?
Partiler Arası Uzlaşma Komisyonunun Anayasanın 69. maddesindeki önerisi ve gerekçesi nedir? Nasıl bir değişiklik yapılacaktır ve Anayasanın 69. maddesi nasıl şekillenecektir?
İşte kısaca bu soruların yanıtlarını vermeye çalışarak "partinin temelli kapatılmasında" bir siyasi partinin "odak olma" halinin Anayasa da ve Siyasi Partiler Yasasında nasıl düzenlendiğine veya düzenlenmek istendiğine ana hatlarıyla bakmak istiyoruz.
II. 1995 YILINDA ANAYASANIN 68. VE 69. MADDESİ DEĞİŞTİRİLMİŞTİR
1995 Anayasa değişikliği en kapsamlı Anayasa değişikliğidir. Anayasadaki Siyasi partilerle ilgili hükümler belli bir düzenlemeye girmiştir. Siyasi partilerin kapatılmasını düzenleyen 68. ve 69. maddelerdir. 1982 Anayasasının düzenlediği 68. ve 69. maddeler 1995 yılında esaslı değişiklikler görmüştür.
1. ANAYASANIN 68. VE 69. MADDELERİNDEKİ DEĞİŞİKLİĞİN NİTELİĞİ
İLE SİYASİ PARTİLER YASASINDAKİ 101. VE 103. MADDE DEĞİŞİKLİKLERİ
Anayasada yapılan değişiklikle siyasi partilerle ilgili yasaklar 68. maddenin 4. fıkrasında toplanmış ve temelli kapatma yaptırımı bakımından 69. maddenin 5. ve 6. fıkralarıyla 68/4'e gönderme yapılmak suretiyle "Parti kapatılmasında" sistematik kurulmuştur.
Anayasanın 68.maddesinde değişiklik yapılmadan önceki "kapatma nedenleri" 4. ve 5. fıkralarda şöyle gösteriliyordu: " Siyasi partilerin tüzük ve programları, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz." / "Sınıf veya zümre egemenliğini veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayan siyasi parti kurulamaz"
23.7.1995 kabul tarihli 4121 sayılı Yasa ile değiştirilen 68. maddenin 4. fıkrası yeniden şöyle düzenlendi:
" Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez"
Yapılan değişiklikle "partilerin tüzük ve programlarının" 68/4 maddede öngörülen yasaklara aykırılığı ile "parti eylemlerinin" aykırılığı olgusu birbirinden "ile" ekiyle ayrılarak ayrı hükümler ve ayrı haller olarak düzenlenen bir sistem kurulmuştur.
1995 yılında Anayasanın 68.maddesinde yapılan bu değişiklikten dört yıl sonra 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasında 4445 sayılı 12.8.1999 kabul tarihli değişikliklerle ilgili yasa 14.8.1999 günlü 23786 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
4445 sayılı SPK'nun 101. maddesinde de Anayasanın 68.maddesindeki değişikliğe paralel bir değişiklik yapılmıştır. "Anayasadaki yasaklara aykırılık halinde partilerin kapatılması" kenar başlıklı 101. maddede yapılan değişikliğe göre:
"Madde 101- Anayasa Mahkemesince bir siyasi parti hakkında kapatma kararı:
a. Bir siyasi partinin tüzük ve programlarının Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı olması, sınıf veya zümre diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlaması, suç işlenmesini teşvik etmesi,
b. Bir siyasi partinin, Anayasanın 68 inci maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı eylemlerin işlendiği odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespiti,
c. Bir siyasi partinin, yabancı devletlerden, uluslar arası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alması
Hallerinde verilir"
4445 sayılı Yasa ile değiştirilen Siyasi Partiler Yasasında da "parti program ve tüzüğünün" Anayasanın 68/4 fıkrasına aykırılığı (a) bendi olarak ayrı düzenlenmiş, yine bir siyasi partinin 68/4. fıkradaki aykırı eylemlerin işlendiği "odak haline gelmesi" hali de (b) bendi olarak ayrı gösterilmiştir. Her iki durum da ayrı ayrı kapatma nedeni olarak sayılmıştır.
Yine 1995 değişikliğinden önceki 69. maddeye göre " Siyasi partiler, tüzük ve programları dışında faaliyette bulunamazlar; Anayasanın 14 üncü maddesindeki sınırlamalar dışına çıkamazlar; çıkanlar temelli kapatılır" şeklinde düzenlenmiş olan ve devamında yer alan "yasaklamalar" kaldırılarak Anayasanın 69 uncu maddesinin birinci fıkrası değiştirilmiştir.
Anayasada 23.7.1995 günlü 4121 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle öncelikle 69. maddenin birinci fıkrasında yer alan siyasi partilerin tüzük ve programları dışında faaliyette bulunamayacakları, Anayasanın 14. maddesindeki sınırlamalar dışına çıkamayacakları, kendi siyasetlerini desteklemek için dernek, sendika. vakıf, kooperatif ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile siyasi ilişki ve işbirliği içinde olamayacakları, bunlardan maddi yardım alamayacakları, cumhuriyet başsavcılığının bunları izleyip denetlemesi şeklindeki hükümler 69.madde metninden çıkarılmıştır.
Yapılan değişiklikle 69/1.maddesi "Siyasi partilerin faaliyetleri, parti için düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir" şeklinde değiştirilmiştir.
İkinci fıkra değişikliği ile de yeni yasak getirilmiş ve siyasi partilerin ticari faaliyetlere giremeyecekleri kabul edilmiştir. Ancak bu yasağın yaptırımı yoktur. Temelli kapatma nedeni olarak Anayasada sayılmadığı gibi SPK'nun 101.maddesinde de bu durum "kapatma" nedeni olarak gösterilmemiştir.
Yine önceki düzenlemede yer alan 69.maddenin 5. ve 6. fıkralarındaki " Siyasi partilerin kapatılması, Cumhuriyet Başsavcılığının açacağı dava üzerine, Anayasa Mahkemesince karara bağlanır" / " Temelli kapatılan siyasi partilerin kurucuları ile her kademedeki yöneticileri; yeni bir siyasi partinin kurucusu, yöneticisi ve denetçisi olamayacakları gibi, kapatılmış bir siyasi partinin mensuplarının üye çoğunluğunu teşkil edeceği yeni bir siyasi parti de kurulamaz" şeklindeki düzenleme kaldırılmıştır.
1995'te Anayasanın 69/4 fıkrası değişikliği ile Cumhuriyet Başsavcılığı yerine, bir siyasi partinin kapatılmasını isteme yetkisi ve hakkı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa mahkemesince kesin olarak karara bağlanacağı kabul edilmiştir.
69 uncu maddenin 7. fıkrasında yapılan düzenlemeyle de " Temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamaz" denilmiştir.
Temelli kapatılan partinin üyeleri için düzenleme 8 inci fıkrada gösterilmiştir. Buna göre; " Bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayınlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamazlar."
69.maddede yapılan değişiklik bakımından; siyasi partilerin Anayasanın 68 inci maddesine uygun hareket etmelerinde partinin program ve tüzüğünün uygunluğu ile parti eylemleri bakımından "program ve tüzük" ile "eylemleri" birbirinden ayrı düzenlenmiştir. Yasaklanan eylemler bakımından temelli kapatmayı ancak partinin "bu tür eylemlerin işlendiği bir odak haline gelme" fiiline bağlamıştır. Böylece 68. madde ile paralellik kurulan bir sistem gerçekleştirilmiştir.
1995 yılındaki değişiklikle Anayasanın "B.Siyasi partilerin uyacakları esaslar" kenar başlığıyla düzenlenmiş olan 69. maddenin 5. ve 6. fıkraları aşağıdaki gibi değiştirilmiştir:
"Bir siyasi partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatılma kararı verilir"
"Bir siyasi partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikte fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir"
12.8.1999 tarihli 4445 sayılı yasa ile değişik SPK'nun " Bir siyasi partinin yasak eylemlere odak olması hali" kenar başlıklı 103.maddenin 1. inci fıkrasındaki düzenlemeye göre de:
" Bir siyasi partinin Anayasanın 68 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne aykırı eylemlerin odak halini oluşturup oluşturmadığı hususu Anayasa Mahkemesince belirlenir."
Siyasi Partiler Yasasına göre bir siyasi partinin kapatılması hali 1999 değişikliği ile sıkı koşullara bağlamıştır. 1995 yılı Anayasa değişiklikleri görüldüğü gibi bir partinin 68. maddede sayılan yasak "fiillerin işlendiği odak haline geldiğinin" tespiti işlemi Anayasa Mahkemesine bırakmıştır. Bu değişiklik kapatma kararı verilmesini kolaylaştırıcıdır.
Anayasa Mahkemesi Refah Partisinin kapatılması davasında 2820 sayılı SPK'nun 103/2. fıkrasının yarattığı sorunla karşı karşıya kalınca önce SPK'nun 28.3.1986 gün ve 3270 sayılı yasa ile değiştirilmiş olan 103/2. maddesini iptal etmiş ve daha sonra da Refah Partisinin kapatılması kararını vermiştir.
3270 sayılı Yasa ile Siyasi Partiler Yasasında 1986 yılında değişiklik yapılmış olması nedeniyle yasanın bu maddesinin Anayasanın Geçici 15/3 maddesi koruması dışında kaldığı gerekçesiyle Refah Partisinin kapatılma isteminde davaya bakan mahkeme sıfatıyla Anayasa Mahkemesi tarafından SPK'nun 103/2. madesi iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal edilen ve 3270 sayılı Yasa ile değişik Siyasi Partiler Yasasının 103.maddesi şöyle düzenlenmişti:
"Bir siyasi partinin, Bu Kanunun 78 ile 88 ve 97 ınci maddeleri hükümlerine aykırı fiillerin işlendiği bir mihrak haline geldiğinin sübuta ermesi halinde, o siyasi parti Anayasa Mahkemesince temelli kapatılır.
Bir siyasi partinin yukarıdaki fıkrada yazılı fiillerin mihrakı haline geldiği, 101 inci maddenin (d) bendinin uygulanması sonucunda bu fiillerin o partinin üyelerince kesif olarak işlenmesinin o partinin büyük kongre, merkez karar ve yönetim kurulu veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu yahut bu grubun yönetim kurulunca zımnen veya sarahaten benimsendiğinin sübuta ermesiyle olur"
Anayasa Mahkemesinin SPK'nun 103/2.maddenin iptaliyle ilgili E:1998/2 K.1998/1 9.1.1998 günlü (RG 22.2.1998 tarih 23266 sayı) kararının özü TCK'nun 141,142 ve 163.maddelerinin kaldırılmış olmasıdır. Bu nedenle parti üyelerinin parti yasaklarına aykırı olan eylemleri büyük ölçüde suç olmaktan çıkmıştır. Bu durumda SPK'nun 3270 sayılı Yasa ile değişik 103/2 maddesinin uygulanma olanağı kalmamıştır. Her ne kadar SPK'nun 117.maddesinde siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili genel bir yasak öngörülmüşse de TCK'nun 163.maddesinin kaldırılmasıyla oluşan boşluğu 117.madde doldurmamaktadır. O nedenle Anayasa Mahkemesi; SPK'nun 103/2 maddesinin gönderme yaptığı prosedür, Anayasanın 69. maddenin 6 ıncı fıkrasının uygulanmasını olanaksız hale getirdiğinden 103/2.maddeyi Anayasaya aykırı bulmuştur.
Resmi Gazetede önce SPK'nun 103/2. maddesinin iptali hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararı yayınlanmış ve arkasından Refah Partisi hakkındaki 16.1.1998 gün E: 1997/1 (SP Kapatma), K. 1998/1 sayılı kapatma kararı yayınlanmıştır. (R.G. 22.2.1998 23266 sayılı. AYMKD, Sayı 34/2 sayfa 762 ve sonrası)
1999 yılında Siyasi Partiler Yasasında yapılan değişiklikle kapatma işlemi yine belli kanıtların varlığına bağlanmış ve parti kapatma zorlaştırılmıştır. Anayasa mahkemesinin de takdir alanı çerçevelenmiştir.
SPK'da yaşanan hukuksal sorunun ardından, Kanunun "Bir siyasi partinin yasak eylemlere odak olması hali"ni düzenleyen 103.maddede değişiklik yapılmıştır 12.8.1999 kabul tarihli 4445 sayılı Yasa ile 103/2.maddede yapılan değişikliğe göre:
"Bir siyasi parti, birinci fıkrada yazılı fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre, merkez karar ve yönetim kurulu veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır."
Anayasanın 69 uncu maddenin 9 fıkrasında temelli kapatma nedenlerinden bir diğerini göstermektedir. Fıkraya göre: " Yabancı devletlerden, uluslar arası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partiler temelli olarak kapatılır." 69.maddede yapılan bu son fıkra değişikliği 4445 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 101. maddede sayılan kapatma hali olarak (c) bendinde aynen düzenlenmiştir.
69.maddenin ilk düzenlemesinde de yer alan 1995 yılındaki 10. fıkra değişikliğine göre:
"Siyasi partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetleme ve kapatılmaları ile siyasi partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir."
O halde Anayasanın "sınırlı" olarak saydığı Anayasanın 68/4. maddesinde sayılan "temelli kapatılma nedenleri" 69.madde de dikkate alınarak bu maddelerle çizilen çerçevenin dışında yasalarla genişletilemez. Çünkü 10. fıkraya göre parti kapatma açısından genel çerçeve 68 inci ve 69 uncu maddelerle çizilmiştir.
Sonuçta; 1995 yılındaki Anayasa değişikliği ile gerçekleştirilen yeni sisteme göre siyasi partilerin "temelli kapatılma" yaptırımı 69.maddenin 5 inci ve 6 ıncı fıkralarında yapılan gönderme ile açık bir biçimde Anayasanın 68 inci maddesinin 4 üncü fıkrasındaki öngörülen yasaklarla sınırlı olarak kabul edilmiştir. Siyasi Partiler Yasasının bazı hükümleri ayrık olmak üzere; özellikle 101. ve 103. maddelerdeki düzenlemelerde Anayasada yapılan değişiklikten etkilenen düzenlemelerdir.
Bu çerçevenin artık yasalarla genişletilmesini Anayasa koyduğu sistem bakımından 1995 değişiklikleri ile kabul etmemektedir. Siyasi partilerin kapatılmaları ile ilgili olan hükümler Anayasa tarafından sayıldıktan sonra, bu sayılanları yasa ile genişletmek olanaksızdır. Yasalar Anayasada sayılan hak ve özgürlükler sistemini somutlaştırır ve Anayasada sayılan ilkeleri güvence altına alır. Yasal düzenlemeler buna uygun gerçekleştirilmelidir.
Siyasi partilerin temelli kapatılması hakkındaki 68 inci ve 69 uncu madde hükümleri dikkate alındığında artık 68/4 fıkrada yer alan "yasaklar" ve "sınırlamalar" sınırlı bir biçimde gösterilip sayıldıktan sonra; artık bu yasakları genişletici veya sınırlamaların çerçevesini genişletici hükümler hakkında yeniden yasal düzenleme yapılmamalıdır. Aksine Siyasi Partiler Kanununda yer alan diğer yasakların kaldırılması için yasal düzenleme gerçekleştirilmelidir.
Yasal düzenleme bakımından 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası 22.4.1983 kabul tarihlidir ve Geçici 15/3 maddenin koruması altındadır ama Uzlaşma Komisyonunun önerisi çerçevesinde Geçici Madde 15'in de kaldırılması da istenmiştir.
1. SİYASİ PARTİLER YASASI GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR
1995 yılı Anayasa değişikliğine rağmen Siyasi Partiler Yasasında yer alan bir çok hüküm, yeni düzenleme çatışmaktadır. Çünkü Siyasal Partiler Yasasında değişmeyen bazı hükümler, Anayasa değişikliği ile siyasi partiler hakkındaki bazı yasaklar kaldırıldığı halde sürmektedir. Bu durum beraberinde siyasal partiler hakkındaki hukuki düzenlemelerin Anayasa ile yapılması ve siyasi partiler yasasında daha az düzenleme öngörülmesi hakkındaki tartışmayı da beraberinde getirmektedir.
Örneğin Siyasi Partiler Yasasının 78. maddesinin ( c ) bendi bu duruma bir örnektir. 2820 sayılı 22.4.1983 kabul tarihli Siyasi Partiler Yasasının Dördüncü kısmı siyasi partilerle ilgili olan yasaklardır. "Demokratik devlet düzeninin korunması ile ilgili yasaklar" 78. maddede düzenlenmiştir.
Maddenin (c) bendine göre; ""sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini veya zümre egemenliğini veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı veya yerleştirmeyi amaçlayamazlar ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar."
78.maddenin ( c) bendi 1982 Anayasasının temel haklar ve ödevler bölümünde yer alan 14.maddeden alınarak yasaya konulmuş, siyasi partiler için yasaklama olarak kabul edilmiştir. Aynı yasak siyasi partiler için Anayasanın 69/1 maddesinde yer alıyordu. Siyasi partiler de Anayasanın 14. maddesi dışına çıkamazlardı ve çıkarlarsa temelli kapatılmaları kabul edilmişti.
Bu hükümde yer alan yasak 1995 Anayasa değişikliği ile ile kaldırılmıştır. Yine Anayasanın eski 68/5. fıkrasında yer alan "sınıf ve zümre egemenliği" yapılan 1995 değişikliği ile "sınıf ve zümre diktatörlüğü" olarak düzenlenmiştir. Ama aynı yasak Siyasi Partiler Yasasının 78/c bendinde vardır. Ancak Anayasanın 68 ve 69. maddelerinde yapılan değişikliklerle 78/ c bendindeki yasağın "sınıf ve zümre diktatörlüğü" dışında kalan hükmünün zımnen ilga edildiği açıktır.
Siyasi Partiler Yasasının V Kısmında "Siyasi Partilerin Kapatılması" hakkındaki hükümler 98 inci madde ile 110 uncu maddesi arasında düzenlenmiştir. 12.8.1999 kabul tarihli ve 4445 sayılı Yasa ile "Anayasadaki yasaklara aykırılık halinde Parti kapatılması"nın düzenleyen 101 inci madde, 102.maddenin ikinci, üçüncü fıkraları değiştirilmiştir. Buna rağmen en zor işlerden biri olarak gözüken yine de Siyasi Partiler Yasası ile ilgili diğer yasalarda yapılması gereken hukuki düzenlemelerdir.
II. UZLAŞMA KOMİSYONUNUN 69. MADDE HAKKINDAKİ ÖNERİSİ
ve PARTİNİN "ODAK OLMA" HALİNİN DÜZENLENMESİ
Uzlaşma Komisyonu; Anayasanın 69.maddesinde yeniden düzenleme öngörmektedir. Komisyonun (Madde 25) olarak önerisinin gerekçesi aynen şöyledir:
"Bu maddede öngörülen değişiklikle odağa kriterler getirilmekte , siyasi partiler için kapatmanın yanı sıra devlet yardımından yoksun bırakılma yaptırımı öngörülmektedir"
Özetle tekrarlamak gerekirse: Anayasada 1995 yılında yapılan değişiklikle 69.maddeye göre "Bir siyasi partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir."(Fıkra 5).
Odak olma hali ise 68.maddeye atıfla şöyle düzenlenmiştir. " Bir siyasi partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir." (Fıkra 6).
Bu durumda hem fıkra 5 ve hem de fıkra 6 ile atıf yapılan madde Anayasanın 68 inci maddesinin dördüncü fıkrasıdır.
Anayasanın 68 inci maddesinin 4. fıkrası 1995 yılında 4121 sayılı Yasa ile değişik olarak şu şekilde düzenlenmiştir: "Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez."
Uzlaşma Komisyonunun 69 uncu maddedeki değişiklik önergesi 12.8.1999 kabul tarihli 4445 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 103/2. maddesindeki değişikliğin aynısıdır.
Uzlaşma Komisyonu "odak olma hali" bakımından SPK'da benimsenen kriterleri Anayasa maddesi olarak düzenlemekte ve Anayasa Mahkemesinin yapacağı tespit bakımından hangi hallerde bir siyasi partinin Anayasanın 68/4.maddede sayılan yasaklara aykırı eylemlerinin neler olduğunu saymaktadır. Böylelikle Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak tespitte dikkate alacağı kriterler sınırlı olarak sayılmaktadır.
Uzlaşma Komisyonu tarafından yapılan öneriye göre, önceki düzenlemede yer alan 69 uncu maddenin 6. fıkrasında bir değişiklik yapmamaktadır. Yani bir siyasi partinin 68 inci Maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına Anayasa Mahkemesi karar verebilmek için siyasi partinin 68/4 maddede sayılan nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin tespitini yapacaktır.
Madde 25- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 69 uncu maddesinin altıncı fıkrasına aşağıdaki cümle ile altıncı ve dokuzuncu fıkralarından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve son fıkra aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bir siyasi parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre, genel başkan, merkez karar ve yönetim organları veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır."
"Anayasa mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir."
"Siyasi partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetlenmeleri, kapatılmaları ya da Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları ile siyasi partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir."
IV- 69.MADDE UZLAŞMA KOMİSYONU ÖNERİSİNE GÖRE DEĞİŞTİRİLİRSE ANAYASA MAHKEMESİ "ODAK OLMA" TESPİTİNİ NASIL YAPACAKTIR?
Bu değişikliğin kabul edilmesi halinde Anayasa'nın 69. maddesi şöyle olacaktır.
B. Siyasi partilerin uyacakları esaslar
Madde 69.- (23.7.1995-4121) Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygu-lanması kanunla düzenlenir. Siyasi partiler, ticari faaliyetlere girişemezler.
Siyasi partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Anayasa mahkemesince siyasi parti-lerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Anayasa Mahkemesi, bu denetim görevini yerine getirirken sayıştaydan yardım sağlar. Anayasa Mahkemesinin bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir.
Siyasi partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır.
Bir siyasi partinin tüzüğü ve programının 68 inci Maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir.
Bir siyasi partinin 68 inci Maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir.
"Bir siyasi parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre, genel başkan, merkez karar ve yönetim organları veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır."
"Anayasa mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir."
Temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamaz.
Bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl düzeyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar.
Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyruğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partiler temelli olarak kapatılır.
Siyasi partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetleme ve kapatılmaları ile siyasi partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir.
Bu durumda Anayasa Mahkemesi siyasi partinin "odak olma" eyleminin tespitinde nasıl bir yol izleyecektir? İşte bu "odak" tespiti için 6 ıncı fıkradan sonra gelmek üzere yapılan öneriye göre Anayasa Mahkemesinin tespitte izleyeceği yol şöyledir:
Siyasi Partiler için yasaklanan eylemler Anayasanın 68 inci maddenin 4. fıkrasında sayılanlardır. Yani siyasi partiler program ve tüzükleri ile eylemlerinde "devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez."
Eğer bir siyasi partide yukarıda sayılan bu nitelikteki fiiller;
a. partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiğinde,
b. ve bu durum o partinin büyük kongre, genel başkan, merkez karar ve yönetim organları veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiğinde,
c. yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde,
Siyasi parti söz konusu fiillerin "odağı" haline gelmiş sayılacaktır. Anayasa Mahkemesi böyle bir "tespit" yaptıktan sonra, siyasi partinin temelli kapatılması yerine; yasak fiillerin yoğunluğuna göre siyasi partiye yapılan devlet yardımını kısmen veya tamamen kesilmesi kararı da verebilecektir.
İşte önümüzdeki günlerde tartışılması gereken; 69.madde yapılmak istenen değişikliğe göre bir siyasi partinin 68 inci maddenin 4 üncü fıkrasında sayılan "yasak" fiiller bakımından "eylemlerinin" odak oluşturma hali ile ilgili Partiler Arası Uzlaşma Komisyonun önerdiği düzenlemedir.
(NU)