"Siyaset gönül işi. Türkiye'nin ilk kadın milletvekili Satı Kadın'ı kendime örnek alıyorum" diyen Gürocak ile milletvekilliği çalışmalarını ve yeni dönem planlarını konuştuk.
Ankara milletvekili olarak Ankara için neler yaptınız?
Başkentin hala çok büyük sorunları var. Özellikle köylerin durumu çok kötü. Ankara'nın 525 köyünü en az iki kez ziyaret ettim ve sorunlarının takipçisi oldum. Özellikle, kadınlara, gençlere ve sokak çocuklarına yönelik projelerde öncülük ettim.
Somut olarak yaptıklarınız?
Bir gün Ayaş'tan Beypazarı'na giderken dizlerine kadar çamur ve su içinde kadınlar gördüm. Kadınların havuç yıkıyorlardı. Gördüğüm manzara çok sağlıksızdı. Durumu Başbakan'a iletince Acil Destek Fonu'ndan 120 milyar liranın çıkartılmasını sağladım ve oraya bir havuç yıkama tesisi kurdurduk.
Şimdi 12 köyün ortak kullanacağı ikinci bir tesis kurmaya çalışıyoruz. Çubuk'ta el sanatları merkezini geliştirdik. Şimdi 40 tezgah var. Hepsi tıkır tıkır çalışıyor. Kadınlar, şimdi kendilerine daha fazla güveniyor ve çok mutlu. Tabii, bunları devletin olanaklarıyla gerçekleştirdik. Biz sadece kaynakların yerinde kullanılmasını sağladık.
Yasama faaliyetleriniz nasıldı?
Parti grubum adına 15 kez konuştum. Üç tane yasa teklifi verdim. öğrenci affı ve özel eğitim kurumlarıyla ilgili tekliflerim vardı. Bunlardan öğrenci affı ile ilgili olanı yasalaştı.
Sokak çocuklarına karşı özel bir ilginiz var. Sokak çocukları için ne yaptınız?
Sokak çocuklarını, "sokakta çalışan ve sokakta yaşayan" ve "aileden tümüyle kopmamış yani sokakta yaşamayan ancak sokakta çalışan çocuklar" olarak ayırıyoruz.
Sokakta çalışan çocukları eğitime ve topluma kazandırma projesi uyguladık. Projenin üç ayağı vardı. Sosyal hizmetler ve yardım, eğitim ve hobileri geliştirme idi. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, (ÇEK) maddi durumu iyi olmayan ailelere yardımda bulundu. Çocukların sokakta çalışarak kazandığı parayı aileye verdi. Çocuklar okula gönderildi. Onların hobileri geliştirildi.
Bu şekilde 150 çocuğu eğitime kazandırdık. 2 yıldır eğitimleri devam ediyor. Eğitim alan çocukları Çeşme'de tatile gönderdik. O kadar mutlu oldular ki, anlatamam. Çünkü hayatlarında ilk defa bir deniz kenarında gönlünce gezdi, eğlendi.
Proje, Yenihayat, Yenidoğan, Gültepe, Hıdırlıktepe ve Atıfbey ilköğretim okullarında pilot olarak uygulandı. Ayrıca, kale içindeki kadınların eğitimine yönelik çalışmalara katıldım.
Duygu havuzu projesini anlatır mısınız?
Engelli çocuklar ve ailelerine yönelik bu proje toplumsal dayanışmayı öngörüyor ve engellilerin ve ailelerin yaşamlarını kolaylaştırmayı hedefliyordu. Sağlıklı insanlar, ailelere gidecek ve engelli çocuklara bakacaktı. Aileler de ihmal ettikleri sosyal yaşama katılabilecekti.
Projeyi başlattık ancak çok olumlu sonuç alamadık. Fakat duygu havuzu projesini takip ediyorum. Ayrıca, Batıkent'te engellilere yönelik iş ve yaşam merkezi yaptırdık. Yakında açılacak.
Satı Kadın'ın hikayesi
ilanından sonra kadınların seçme-seçilme hakkı için yıllardır verdikleri mücadele, T.B.M.M'nde Atatürk ve çalışma arkadaşlarının gayretiyle başarıya ulaştı.
5 Aralık 1934'te Parlamento'nun kapısı kadınlara açıldı. Türk Kadınlar Birliği, seçme ve seçilme hakkının verilişini kutlamak üzere Sultanahmet Meydanı'nda bir miting ve Beyazıt'tan Taksim'e bir yürüyüş düzenledi. Kadınların ilk kez oy kullandığı T.B.M.M. 5. Dönem seçimleri 8 Şubat 1935'te yapıldı ve 17 kadın milletvekili ilk kez meclise girdi.
Ara seçimlerde bu sayı 18'e ulaştı: Mebrure Gönenç, Şebike İnsel, Huriye Öniz Baha, Dr. Fatma Şakir Memik, Fakihe Öymen, Ferruh Güpgüp, Bahire Bediz Morova Mihri Pektaş, Meliha Ulaş, Esma Nayman, Sabiha Gökçül Erbay, Seniha Hızal, Satı Çırpan, Benal İştar Arıman, Türkan Baştuğ Örs, Nakiye Elgün, S abiha Görkey, Hatice Özgener. Bu dönemde (1936-1939) kadın milletvekillerinin meclisteki milletvekillerine oranı %4,5 idi.
Satı Çırpan, Ankara'nın Halkavun nahiyesine bağlı Kazan köyünün muhtarıydı. Nezihe Araz, Satı Kadın'ın milletvekili olma öyküsünü şöyle aktarıyor:
"... Türk kadınına siyasi hakların tanındığı günlerde, Atatürk otomobille İstanbul'a gitmektedir. Halkavun nahiyesi, yola, bu mutlu hadiseyi kutlamak için güzel bir tak yapıyor. Kazan Köyü'nden Satı Kadın, en leziz yoğurdundan ayran eziyor, sandığından bindallı elbisesini çıkarıyor ve ayran bakracı elinde, Ata'yı karşılıyor.
Kimsede bir bardak ayranı Ata'ya sunmak cesareti yok. Satı Kadın, köylülerin "Seni astırır, kestirir, hiç korkun yok mu?" sözlerine aldırmadan "Ondan insana fenalık mı gelir?" diye ayran bardağını uzatıyor.
Atatürk, o esnada, elbette Satı Kadın'ın gerçeğini görmüştür. Mahsulden soruyor, ahvalden soruyor, ne sorduysa cevabını alıyor ve yaver hepsini, ayrıca Satı Kadın'ın künyesini kaydediyor. Günün birinde milletvekili seçilişinin hikâyesi işte bu." (NK)
*Satı Kadın'ın hikayesi: www.kadinlar.com sitesi , (Nezihe Araz'dan aktaran Muhittin Nalbantoğlu, "Türk Kadınlığının Temsilcisi", Tercüman Gazetesi, 21 Mart 1993).