Frekans raporu Bilkent'ten
RTÜK'ün 26 Nisan 2001'de yapacağı ulusal televizyon ihalesinde geri sayım devam ederken, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Ankara Şubesi, konunun taraflarını bir panelde topladı. 21 Nisan Cumartesi günü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Toplantı Salonu'nda yapılan "Frekans Planlaması ve Spectrum Kirliliği" konulu panelde RTÜK'ün frekans ihalesi, sonuçları, yanlışları ve tehlikeleri tartışıldı. Panele konuşmacı olarak RTÜK adına Muhsin Kılıç , Bilkent Üniversitesi adına Prof. Dr. Hayrettin Köymen , Telekomünikasyon Kurumu adına Ahmet Hicabi Erdinç , Özel Televizyonlar Birliği adına Hakan Tümer ve Bağımsız İletişim Ağı (BİA) adına da Necmi Aydın katıldı.
EMO Ankara Şube Başkanı Tuncay Atman'ın yönettiği panelin ilk konuşmacısı Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayrettin Köymen, RTÜK'ün, 1994'te Bilkent Üniversitesi'ne başvurarak frekans planlaması ile ilgili bir rapor istediğini, üniversitenin de bu raporu hazırlayarak bir yıl sonra RTÜK'e sunduğunu anlattı. Raporda, hangi ilde, hangi emisyon noktasında kaç radyo-televizyon yayınının yapılabileceğinin belirtildiğini kaydeden Prof. Köymen, TRT vericilerinin dağılımının sorun olduğunu ifade etti. Köymen, "TRT tamam ama ülke için bir kanal yetmiyor. Başka seslere de ihtiyaç var" dedi. Sektör gelirinin, bu kadar televizyonu yaşatmaya yeterli olmadığını dile getiren Hayrettin Köymen, televizyonlar için toplam reklam gelirinin 350-400 milyon dolar olduğunu belirterek, eleme yapılmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Köymen, kendilerine düşen görevi yaptıklarını söyleyerek, "Top şimdi RTÜK'ün" ayağında dedi.
'Frekans kirliliği'
RTÜK adına panele katılan Muhsin Kılıç ise, 26 Nisan'da, 1995 yılında yayınlanan rapora göre frekans planlaması yapacaklarını, halen yayında bulunan 16 ulusal televizyon kanalının 11'e düşürüleceğini belirterek, frekans kanallarının ancak bu sayıyı kaldırabileceğini ifade etti. RTÜK'ün, bundan sonraki süreçte ihaleyi kazanan kanalların denetimini yapacağını kaydeden Kılıç, bu ihaleyle frekans kirliliğinin ortadan kaldırılacağını , frekansın verimli kullanılacağını vurguladı. Türkiye genelinde 1195 radyo ve 260 televizyonun yayında olduğunun altını çizen Muhsin Kılıç, bunların çok fazla olduğunu söyledi.
Telekomünikasyon Kurumu Başkan Yardımcısı Ahmet Hicabi Erdinç de, sözlerine Telekomünikasyon Kurumu'nu tanıtarak başladı. Erdinç, radyo ve televizyonların spektrumda kapladığı alanın küçük bir bölüm olduğunu ifade ettiği konuşmasında, telsiz, cep telefonu ve linkler gibi gökyüzündeki iletişim kanallarının denetiminden kendilerinin sorumlu olduğunu kaydetti. Erdinç, frekans ihalesinden sonra ortaya çıkabilecek frekans kirliliği sorunlarının muhatabının da kendileri olacağını bildirdi.
TRT'den kimse katılmadı
Sözlerine, davet edildiği halde toplantıya TRT'den hiç kimsenin katılmamasını eleştirerek başlayan Özel Televizyonlar Birliği temsilcisi Hakan Tümer , bugüne kadar frekans planlaması konusunda bilgilendirilmediklerine dikkat çekti. Yapılacak ihaleyle daha önce 17'den 16'ya düşürülmesi öngörülen ulusal televizyon kanalı sayısının, şimdi 11'e düşürülmesinin gerekçesini anlayamadıklarını vurgulayan Tümer, ihalenin yapılmaması gerektiğini söyledi. Hakan Tümer, ihaleyle elde edilecek paranın TRT'ye verileceği ve TRT'nin bozuk olan vericilerinin bu parayla onarılacağı endişesini taşıdıklarını sözlerine ekledi.
RTÜK sadece kapattı
Toplantının son panelisti, Radyo Metropol Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Aydın'dı. Panele Bağımsız İletişim Ağı (BİA) adına katılan Necmi Aydın , konuşmasının başında BİA hakkında bilgi verdi. Yerel radyo, televizyon ve gazeteler arasında paylaşma ve dayanışmanın başladığını belirten Necmi Aydın, İnternette kurulan bir site aracılığıyla haber havuzu oluşturulduğunu, Türkiye genelindeki çeşitli yayın kuruluşlarından bu havuza akan haberlerin, habercilikte yeni bir kapı açtığını kaydetti. Böyle bir panel düzenlediği için EMO'ya teşekkür eden Aydın, yerel radyo ve televizyonların frekans planlaması konusunda hiç bilgilendirilmediklerini , hatta kuruluşlarının üzerinden 8 yıl geçmesine karşın, bugün hangi ilde ya da ilçede ne kadar radyo-televizyon kalacağının ortaya konmadığını söyledi. Spektrum kirliliğinin giderilmesinin frekans ihalesine endekslendiğini belirten Aydın, RTÜK'ün bugüne kadar sadece kapatmalarla ilgilendiğini ifade etti.
Önce yerellere frekans verilsin
FM bandının, yerel yayınlar için elverişli olduğunu kaydeden Necmi Aydın, bu nedenle frekans tahsisinde yerel radyo ve televizyonlara öncelik tanınması gerektiğini ifade etti. Frekans ihalesinde parası olanın frekans alacağını, tek kriterin para olduğunu dile getiren Aydın, asıl tehlikenin burada olduğunu vurguladı. Tahsiste ihale yönteminin yanlış olduğuna işaret eden Aydın, paraya dayalı ihalenin vahim sonuçlar doğuracağına, radyo-televizyonların bir takım, siyasal, dinsel ya da finansal çevrelerin borazanı konumuna düşeceğine dikkat çekti. RTÜK'ün görevinin düzenleme yapmak olması gerektiğini dile getiren Aydın, frekans planlamasının gerektirdiği elemenin, kentlerdeki sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler ve kent halkının görüşleri alınarak yapılmasını istedi. Necmi Aydın, yerleşim merkezleri üzerindeki gökyüzünün sunduğu ve kamuya ait olan iletişim olanaklarının öncelikle orada yaşayan insanların kullanımında ve tasarrufunda olması gerektiğinin altını çizdi.
Yerel yayınların düşünülmediğini, yayıncılıkta uzun, orta ve kısa dalgalarla ilgili bir çalışma yapılmadığını da belirten BİA Temsilcisi Necmi Aydın, yerel radyo-televizyon yöneticileri olarak çok derin kaygılar taşıdıklarını söyledi. İhaleye katılma şartları arasında bulunan ve Başbakanlık'tan alınması zorunlu tutulan "Ulusal Güvenlik Belgesi" konusuna da değinen Necmi Aydın, Başbakanlığın bir siyasi erk olduğunu; dolayısıyla bu belgenin o makamdan istenmesinin yanlış olduğunu, neye, hangi kritere göre bu belgelerin istendiğini anlamakta güçlük çektiklerini vurguladı.
Yabancı yayınlar gelir
Son olarak Mersin'in durumuna değinen Radyo metropol Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Aydın, 1995 yılında yapılan frekans planlamasında Mersin için 19 FM frekansı belirlendiğini bildirerek, bunun içerisinde TRT'nin yüzde 25 müktesep hakkı, diğer özel ulusal radyolar ile bölgesel ve Mersin, Tarsus, Erdemli'nin yerel radyolarının değerlendirildiğini kaydetti. Mersin'in kıyı kenti olması nedeniyle Arapça ve Rumca yayınların alanında yer aldığını da ifade eden Aydın, yerel tahsislerin 19 frekansla sınırlandırıldığında halkın bu yabancı yayınları dinlemek zorunda kalacağını belirtti. Necmi Aydın, bu nedenle Mersin planlamasının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
(KG/NA)