Buna göre, AKP hükümetiyle birlikte ekonomi politikalarındaki temel yaklaşımlar da değişiyor. Öncelikler, finans sektöründen yatırım ve üretime kayıyor. Böylece, 1980 sonrasında Hazine Müsteşarlığı eksenli, para politikalarına dayalı ekonomik örgütlenmenin yerine; merkezinde sanayi politikalarının yer aldığı yatırım, üretim ve ihracat ön plana çıkıyor.
"Gözlem" gazetesinin sorularını yanıtlayan Coşkun, vergi reformundan yabancı sermaye politikalarına, kamu maliyesinde yapılacak düzenlemelerden organize sanayi bölgeleri ve sınır ticaretine kadar, yeni dönem ekonomi ve sanayileşme politikalarının çerçevesini anlattı.
Coşkun, şu ifadelere yer verdi:
Yeni hükümetle birlikte, Türkiye'nin sanayi politikalarında temel olarak neler değişiyor?
Bizim geçmiş hükümetlerden farkımız, yatırım, üretim ve ihracat seferberliğini hedeflememizdir. Neden böyle bir hedef seçtik?
Çünkü, son iki yıldır Uluslar arası Para Fonu (IMF) tavsiyeleri doğrultusunda yürütülen programa dikkat ettiğimizde, parasal politikaların çok öne çıktığını görüyoruz.
Böyle olunca ekonomi, faiz-döviz-borsa üçgeninde bocalayıp duruyor. Bu da, ülkede reel sektörün gerilemesini gündeme getiriyor. Ekonomi durgunlaşıyor, küçülüyor. Tarımda, imalat sanayiinde gerileme ve çöküş oluyor. Sonuç olarak; üretim yok, istihdam yok, hatta, çalışanlar işlerinden oldu. 2.5 milyon kişi işsizler ordusuna katıldı.
Dolayısıyla, bu programın iki ayağı eksik: Birincisi sosyal boyut, ikincisi üretim boyutu. Bizim izleyeceğimiz sanayi ve ticaret politikası, bu döngüyü kıracak bir politika.
Maliyenin alamadığı vergi 10 katrilyon
Bunu nasıl yapacaksınız? Sözünü ettiğiniz politikaları hayata geçirmek için hangi araç ve yöntemleri kullanacaksınız?
Hayata geçirmeyi planladığımız sosyal boyutlu programın mutlak surette kamu maliyesi politikalarıyla desteklenmesi ve üretimle bütünleşmesi gerekir.
Bugün sanayide, üretimde, tarımda çöküntü olduğu için, yani, kazanç, hasıla olmadığı için Maliye Bakanlığı doğrudan vergi alamıyor, dolaylı vergilere başvuruyor. Bu da, vergideki "adalet" ilkesini zedeliyor. Dolayısıyla, vergi sistemimiz de yozlaşıyor.
Adil, dengeli, tabana yaygın bir vergi sistemi kurulamayınca, hem kazanç vergisi doğmuyor, hem de doğan bir miktar kazançtan tahakkuk eden vergiyi tahsil edemiyoruz.
Şu anda Maliye'nin 10 katrilyon civarında alamadığı vergi var; yani bütçe açığının yarısından fazla... Fakat bu bütçe açıklarından kaynaklı olarak Hazine oldukça yüksek faizlerle borçlanıyor. Buna ilaveten yolsuzluklar ve yolsuzluğun neticesinde de yoksulluk doğmuş bu ülkede.
Reel sektörün asıl bakanlığı: Sanayi ve Ticaret
Çözümü üretimde gördüğünüze göre, planlamada neler değişecek?
Öncelikle, enflasyonu azdırmadan ekonominin büyümesi gerekiyor. Bunun için hedef; yatırım, üretim ve ihracat seferberliği. Bunun da yeri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'dır. Reel sektörün esas bakanlığı burası...
Dolayısıyla biz, daha önce bakanlığımızdan koparılmış birimleri de bünyemize katarak, reel sektörün önündeki bütün engelleri kaldıracağız ve ekonominin düzlüğe çıkarılmasında bakanlığımız önemli görevleri yerine getirecek.
Çizdiğiniz tabloya göre asıl ekonomi bakanlığı, bundan sonra Sanayi ve Ticaret Bakanlığı mı olacak?
Bir ülkenin ekonomisi, sanayi, tarım ve hizmet sektörlerinden oluştuğuna göre, ekonomi bakanlığına da bu çerçeveden bakmak gerekir.
Kemal Derviş'le birlikte Hazine'nin iyice öne çıkması, borçların ödenmesiyle ilgili durumdan kaynaklanıyor. Çünkü Hazine, sadece borç alan / borç veren bir bakanlık haline geldi. Ülkenin üzerinde büyük bir borç kamburu olduğundan, ülkenin moratoryuma gitmesi, iflastan kurtulması borçların çevrilebilirliği ile ilgili olduğundan, tabii ki dikkatler de Hazine'ye yöneliyordu. Fakat, yine de asıl olan hükümettir.
Güven ortamı, adalet, bankacılık, vergi sistemi
Doğrudan yabancı sermayenin çekilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için somut bir programınız var mı? Neler yapacaksınız?
İlk olarak, Türkiye'nin güven bunalımından kurtulması gerekiyor. Bu, 3 Kasım seçimleriyle büyük oranda başarıldı. İyi bir görüntü oluştu ve uluslar arası finans kurumlarında da aynı kanaat oluştu. Çünkü biz, seçimlerden önce birçok uluslar arası finans kurumuna programımızı ve kadrolarımızı anlattık.
İşte biz bu güven ortamının perçinlenmesi için Nereden Buldun Yasası'nı kaldırıyoruz, Mali Milat'ı kaldırıyoruz, yeni bir İş Kanunu hazırlıyoruz, enflasyon muhasebesini getireceğiz.
İkincisi, adaletin sağlıklı işlemesi, evrensel hukuk kurallarının hakim olması, uluslararası ticaret kurallarının Türkiye'de yaşanılır olması, tahkim sisteminin sağlıklı çalışması. Bunu sağlayacağız.
Bir diğeri, bankacılık sisteminin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması. Bankacılık sistemini sağlıklı bir yapıya kavuşturmak için çalışmaları başlattık.
Bir başka önemli husus, verginin adil olması. Vergide adaleti getirmek, oranları düşürmek sigorta primlerini düşürmek için vergi reformu yapacağız.
"Sınır ticaretini harekete geçireceğiz"
Yabancı sermayenin Türkiye'ye ilgi göstereceğine inanıyor musunuz?
Meclis'e sevk edilen bir yasa var. Bunu daha da liberalize edeceğiz ve yabancı sermayenin önündeki bürokratik engelleri kaldıracağız. Bu engeller aynı zamanda bizim müteşebbislerimizin önünü de kapattığı için, kaldırıldıklarında yatırım ortamı genel olarak iyileştirilmiş olacak, yatırımlar başlatılacak.
Eş zamanlı olarak sınır ticaretini harekete geçireceğiz. Özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da beklenen çok önemli bir konu bu... Bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz; oralarda güvenlik meseleleri dolayısıyla sınır ticareti kapatılmıştı. Olağanüstü Hal uygulaması büyük ölçüde kalktığı için, sınır ticaretinin yeniden açılarak ekonomiye canlılık kazandırılması yönünde çalışmalar yapıyoruz. (BB)