Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) iki haftada bir olmak üzere çarşamba günleri düzenlediği Pandemi Bültenlerinin 19’uncusu “Pandeminin Omicron Dönemi: Ne Yapmalı?” başlığıyla 29 Aralık 2021 günü çevrimiçi olarak gerçekleşti. Bültenin sunumunu TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları yaptı.
İlk olarak kasım ortasında rapor edilen Omicron varyantının önceki varyantlara göre daha fazla mutasyona uğradığını, daha kolay bulaşabildiğini ve bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü’nün “küresel riski çok yüksek” bildirimi yaptığını söyleyen Eroğulları, COVID-19 hastaları ile temastan 72 saat sonra PCR testi verilmesini ve Omicron’a özgü PCR testlerinin kullanılmasını önerdi.
Omicron varyantının oluşturduğu belirtilerden, izolasyon-karantina koşullarından ve hastalık şiddetinden söz eden Eroğulları, daha sonra Güney Afrika, Hindistan, Danimarka ve ABD örnekleri üzerinden Omicron ve Delta varyantlarının etkileri arasındaki farkı aktardı.
"Günlük vaka sayısı 30 binin üzerine çıktı"
Türkiye’de salgının başından bu yana olduğu gibi yine insanların ölüme terk edildiğini ifade eden Eroğulları, her hafta bini aşkın ölüm varken herhangi bir önlem alınmadığını, filyasyon hizmetlerinin niteliksizleştiğini, ciddi bir aşı kampanyasına girişilmediğini dile getirdi. Eroğulları, “Sağlık sisteminin ömrünün tükendiği, artık herkes tarafından fark edilmektedir.
"Çökmüş bir sağlık sisteminde COVID-19 salgınının ekonomik krizle birleşmesi, yıkımı daha da ağırlaştırmaktadır. 28 Aralık’ta yani dün, iki ay sonra günlük vaka sayısı 30 binin üzerine çıktı. Vaka sayısı bu hızla artmaya devam ederse, hastane ve yoğun bakımlarda sıkıntıların yaşanabilmesi olası görünmektedir” diye ekledi.
Acil öneriler
Bültenin son bölümünde TTB’nin 3 Aralık tarihli basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladığı önerileri hatırlatan Eroğulları, acil önerileri ise şöyle sıraladı:
- Aşı mülkiyetine son verilerek tüm dünyadaki toplumlarla aşı dayanışması kampanyası düzenlenmelidir.
- Türkiye’de aşı yaşı 5’e çekilerek; yasal düzenlemelerle ve aşı kampanyalarıyla toplum en kısa sürede aşılanmalıdır.
- Ekonomik-sosyal desteklerin ve kapalı alanların havalandırılması gibi genel halk sağlığı önlemleri bir bütün olarak ve filyasyonun amacına uygun olarak yapılmalıdır.
- Riskli ortamda bulunmak zorunda olanlar için FFP2-FFP3 tipi maskeler parasız sağlanmalıdır.
- Riskli ortamda çalışıp, bağışıklık yetmezliği gibi tehlikeyi artıran hastalıkları olanlar için en azından kış ayları boyunca ücretli izin verilmelidir.
Omicron ve Delta semptomlarındaki farklar
Delta ve Omicron, 2019'da Çin'de ortaya çıkan orijinal COVID-19 türünün mutant varyantları.
Delta ilk olarak 2020'de Hindistan'da tanımlandı ve daha sonra ülkede milyonlarca cana mal olan ikinci koronavirüs dalgasına yol açtı.
Omicron varyantı vakaları ilk olarak Güney Afrika'dan rapor edildi. Her iki varyantın semptomları birbirinden farklı.
Uzmanlar yorgunluk, eklem ağrısı, soğuk algınlığı ve baş ağrılarının Delta varyantından farklı olan dört yaygın omikron belirtisi olduğunu ortaya koyuyor. Bunların dışında Delta'nın ortak belirtileri olan koku ve tat kaybı Omicron'da pek görülmedi.
Omicron nefes darlığına yol açmayabilir
Geçen hafta, bir AIIMS doktoru, Omicron'un Delta veya önceki başka bir COVID-19 varyantı gibi nefes darlığına yol açmayabileceğini, çünkü muhtemelen yeni varyantın solunum sistemi yerine boğazda çoğaldığını öne sürdü.
Bu nedenle, omikron enfeksiyonunun akciğerler üzerindeki etkisinin minimum düzeyde olacağını söyledi.
Doğal bağışıklık ve aşının etkisi
Uzmanlar, Omicron varyantının doğal enfeksiyon ve aşıların sağladığı bağışıklığı aşabileceğine inanıyor.
Her iki durumda da atılım enfeksiyonu riski daha yüksek. Ama şu ana kadar kesinlik olmadan hiçbir şey söylenemiyor.
Omicron yeni bir varyant ve bu yeni varyant hakkında daha fazla bilgi edinmek için bölgede araştırma yapılması gerekiyor. Aşı imalat devleri, yeni aşı üzerindeki etkinliklerini değerlendirmek için ilgili ilaçları test ediyor.
(EMK)