"Gözlerinin büyüsü herkesi sarıyordu", "O'nun güzelliği benzersizdi"...
Pakistanlıların çoğu aktrist Mediha Gavhar'ı bu sözlerle anımsıyor.
Bugün 52 yaşında olan Mediha Gavhar, 30 yılı aşkın bir süredir Pakistanlı kadınların sesini duyurmaya çalışıyor.
"Ayoka" adlı bir tiyatro grubu kuran Gavhar, Pakistan'dan kadınların karşı karşıya kaldığı toplumsal sorunları, kendi yazıp yönettiği oyunlarla dile getiriyor.
Kadın sorunlarını ele alan bu oyunlar uluslararası arenada da başarı topluyor.
İlk evliliğini "mesleği onurlu görülmediği" gerekçesiyle sonlandırmak zorunda kalan Gavhar, ayrımcılığın ne demek olduğunu bildiğini söylüyor.
Keşmirli genç kadının öyküsü
Dukh Darya, yani "Acıların Irmağı"...
Oyuncu ve yönetmen Mediha Gavhar'ın bu oyunu da diğer bütün oyunları gibi gerçek bir hikayeye dayanıyor.
Gavhar bu oyunda Keşmir'de yaşayan genç bir kadının hikayesini anlatıyor.
Kısır olduğu gerekçesiyle akrabalarının sözlü şiddetine maruz kalan genç kadın, aşağılamalara ve hakaretlere dayanamayacak noktaya geldiğinde, kendisini ırmağa bırakır.
Ancak hayatını kaybetmez ve Keşmir'in Hindistan bölümüne kadar nehirde sürüklenir.
Orada yakalanan kadın hapse atılır.
Hikaye bununla da bitmez; genç kadın tecavüze uğrar ve bir kız çocuğu dünyaya getirir, bu da akrabalarının "kısır" olduğu yönündeki ithamlarını boşa çıkarır.
Cezasını dolduran kadını ne Pakistan ne de Hindistan kabul eder, Pakistanlılar çocuğun Hintli bir babası olmasını gerekçe gösterirken, Hint tarafı tam aksini savunur.
Bu tür kadın hikayelerinin sahnelenmesine öncülük eden 52 yaşındaki Mediha Gavhar, oyunculuğa 16 yaşında Pakistan Devlet Televizyonu'nda adım atar.
1977 yılında Pakistan'da General Muhammed Ziya Ül Hak komutasında gerçekleştirilen askeri darbe sonrasında Gavhar da bir karar vermek zorunda kalır:
"Baskı ve sansür dönemiydi. Pakistan devlet televizyonunda yayınlanan diziler aslına uygun olmayan şekilde uyarlandı. Ziya Ül Hak, İslam'ı oldukça dar yorumluyordu ve kendi bakış açısının doğruluğunu da ispat etmek istiyordu. Televizyon kuşkusuz bunun için en iyi ortamdı. Yazarlar, kadınları ikinci sınıf vatandaş olarak gösteren metinler yazmaya zorlanıyordu."
Ayoka tiyatro grubunun etkisi
Mediha Gavhar, 1983 yılında Pakistan'da entelektüellerin şehri olarak da bilinen Lahor'da, "Günümüzde" anlamına gelen Ayoka adlı bir tiyatro grubu kurar.
Ayoka'nın amacı, toplumdaki adaletsizliklere özellikle de kadın haklarına dair konulara dikkat çekmek olarak belirlenir.
Gavhar, tiyatro grubu Ayoka'nın bugün de aynı amacı benimsediğini söylüyor:
"En başlarda evde, arkadaşlarımız önünde oyunlarımızı sergiledik. 1985 yılından itibaren ise Alman Kültür Merkezi Goethe Enstitüsü'nün Lahor'daki salonlarını kullanmaya başladık. Daha sonra, ülkenin daha kırsal kesimlerine turneler düzenledik. Pakistan'ın batısındaki Belucistan eyaletine kadar gidemedik, ama orada da kurslar düzenledik."
Mediha Gavhar, bugün televizyon sayesinde yüz binlerce kişiye kolaylıkla ulaşabildiğini, tiyatro oyunlarının ulaşabileceği kitlenin ise binlerle sınırlı kaldığını vurguluyor.
Ancak, tiyatronun "canlı" olması itibariyle özel bir gücü olduğunu belirten Gavhar, bu sayede seyirciye aktarılmak istenen mesajın doğrudan iletildiğini söylüyor:
"Oyunlarımızla insanları bilinçlendirmek istiyoruz. Toplumumuzdaki sorunları ve bu sorunlar için ne tür çözümler üretilmesi gerektiğini anlamalılar. Pakistan'da halkın büyük bir bölümü okuma yazma bilmiyor. Bu insanları, özellikle de kadınları hakları konusunda aydınlatmalıyız. Dinlerinin onlara ne tür haklar verdiğini de açıklamalıyız. Zira günümüzde din gerekçe gösterilerek kadınların eğitim hakkı kısıtlanıyor, kadınlara aile planlamasında söz hakkı tanınmıyor..."
“Hayvanlara kadınlardan iyi davranılıyor”
Gavhar, oyunlarında aynı zamanda toplumsal baskılara ve geleneklere de yer veriyor.
Örneğin "Burqavaganza" adlı oyunda, her tür güzelliği kapatıp, her kötülüğü saklama saplantısına eğiliyor.
Gavhar, Pakistan'ın bazı bölgelerinde hayvanlara dahi kadınlardan daha iyi davranıldığını söyleyerek, kadınların haksızlığa maruz kalmasına duyduğu kızgınlığı dile getiriyor.
Üniversitede İngiliz Dili ve Edebiyatı üzerine öğrenim gören Mediha Gavhar, mesleğinden ötürü ailesine karşı da kendisini sürekli savunmak zorunda kalır.
Zira protesto gösterilerine, eylemlere katılan Gavhar defalarca tutuklanır.
İlk evliliği de bu baskı nedeniyle biter.
Gavhar, Diktatör Ziya Ül-Hak döneminden bu yana kadınların durumunda bir düzelme olup olmadığı sorusuna ise şöyle yanıt veriyor:
"Ne yazık ki kadınların durumunda bir iyileşme görmüyorum. Tabii ki özellikle büyük şehirlerde bir bilinç oluştu. Ayrıca medya kurumları da kadınlara yapılan muamelenin yanlış olduğu konusunda haberler yayınlıyor. Örneğin, Belucistan'da, canlı canlı mezara gömülerek namus cinayeti kurbanı olan genç kadınların kaderi büyük bir tartışma başlattı. Bütün dünyanın dikkati bölgeye çekildi ve dünya çapında orada olanlara karşı çıkan bir ses yükseldi."
Çeyiz cinayetleri
1956 yılında Cumhuriyet olan Pakistan, kurulduğunda dünyadaki ilk İslam Cumhuriyeti'ydi. Ancak Gavhar'a göre, özellikle son yıllarda Pakistan'da kadınlara yönelik suçlarda büyük artış gözlendi.
Gavhar, kezzap gibi kimyasal maddelerle kadınları yakma girişimlerini ve mutfak kazası süsü verilen, özellikle Hindistan'da yaygın bir gelenek olan çeyiz cinayetlerini buna örnek gösteriyor.
Kadınlar, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde evlenip evden ayrılırken çeyiz götürmekle yükümlü olduklarından, aileler tarafından yük olarak görülen genç kadınlar, olaya kaza süsü verilerek öldürülüyor.
Bu bölgede görülen bu tür cinayetlere çeyiz cinayeti deniyor.
Mediha Gavhar kadınların karşılaştığı bu sorunlar karşısında bazen karamsarlığa düştüğünü, ancak gene de mücadelesini sürdürdüğünü söylüyor. Çünkü ona göre ancak bu şekilde bazı taşlar yerinden oynatılabilir. (PE/EZÖ)