Pakistan'daki ikinci büyük etnik topluluk olan Peştunlar, azınlık halk olma durumunu ülkede türlü badirelerle yaşayan bir halk.
Raza Wazir, New York Times gazetesine yazdığı "Pakistan'da Genç ve Peştun Olmak" başlıklı yazısında televizyondaki bir çatışma haberinden ve "öldürülen militan" fotoğrafında aslında model olmak isteyen bir gencin yüzünü görmesiyle başlayan bir azınlık hikayesi anlatıyor.
Yazı şöyle başlıyor: "Pakistan, IŞİD ile bağlantılı olduğu şüphesiyle dört militanın öldürüldüğünü açıkladı. Operasyonu yöneten Rao Anwar, bu dört adamın polise ateş açtığını ve çıkan çatışma sonucu öldürüldüklerini söylüyor.
"Pakistan televizyon kanallarında ve sosyal medyada ölenlerin fotoğrafları dönüyor. Aileden birileri televizyonu izlerken ölülerden birini tanıyor: Naqeebullah Mehsud, 27, Afganistan sınırında yerel aşiretlerin yaşadığı Veziristan'dan. Polis tarafından 10 gün önce gözaltına alınmış.
"İki çocuğu olan Mehsud, şehirde çeşitli işlerde çalıştıktan sonra abisinin mağazasında çalışmaya başlamış. Aynı zamanda model olmak istiyor, parıltılı kıyafetler içinde çapkın pozlar veriyor ve iyi kesilmiş sakalıyla Facebook'ta fotoğraflarını paylaşıyor.
"Ocak ayının o gecesinde, Facebook sayfamda Mehsud'un kanlı bedeni duruyor. Dehşet, öfke ve umutsuzluk beni titretiyor. Onun benden bir farkı yoktu: Vaziristan'daki evimizi yok eden acımasız bir savaştan kaçan genç bir adam, "terörle mücadelenin merkez üssü" olarak anılan, "dünyadaki en tehlikeli yer" olarak tanımlanan izole edilmiş bir yaşamdan kaçan.
"Yeni bir hayat kurmaya çalışıyordu"
Yazısında "Mehsud, tıpkı benim gibi Pakistan'ın merkezinde, evden çok uzakta yeni bir hayat kurmaya çalışıyordu" diyen Raza Wazir, Pakistan ordusunun 2014'te düzenlediği bir operasyonla yerel bölgelerdeki yaklaşık bir milyon insanın yerinden olduğunu söylüyor.
2016'da başlayan geri dönüş sürecinde ise askeri yetkililer yeni bir geçiş prtokolü getirmiş. Vaziristan'a geri dönmek ya da sadece ziyaret etmek için Pakistan kimlik kartından fazlasına ihtiyaç getirilmiş.
Bu bölgeye dönmek isteyenlerin aynı zamanda "Watan Card" denilen ayrı bir kimlik edinmesi gerekiyor.
Raza Wazir şöyle devam ediyor:
"Eve dönebilmem için üç yıl geçti. Geçen Mart, Bannu'daki bir mülteci kampında Vaziristan'a girmemi sağlayacak 'Watan Card'ımı alabildim.
"Askeri kontrol noktasında kartım için beklerken, benimle aynı bölgeden yaşla bir adamla tanıştım, 'Vaziristan bir dolu fırtınası tarafından dağılan bir bahçe gibi. Değerli her şey yok edildi' dedi.
"Mir Ali ile birlikte askeri bir pikaba yerleştirildik. Yol boyunca savaşla geçen yılların kalıntılarını gördük: yanmış kulübeler, mermi ve top atışları sonucu yıkılmış evler...
"Aşağı yukarı yarım saat sonra enkazlarla dolu bir bölgeye girdik. Mir Ali'nin köyüydü. Onlarla büyüdüğüm bakkallar, sebze ve çay tezgahları, kitapçılar toza bulanmıştı. Bir zamanlar babamın olan dükkanı fark ettim. İşçiler molozları taşıyordu. Tuğlalar, demir borular, parçalanmış mobilyalar ve anılarım bir kamyona götürüldü. Kişisel coğrafyamın her işaret direği yok edildi.
"Şehrin yaklaşık beş kilometre uzaklığındaki Khushaly'deki evime vardığımda hava çoktan kararmıştı. Evi hava bombardımanında yıkılan bir aile orada kamp yapıyordu. Babam, dükkanı yıkıldıktan sonra bir daha geri dönmeme kararı almıştı. Orada kalan akrabalarla kaldım ve korku, ıstırap dolu hikayelerini dinledim. Sohbetlerimize umutsuzluk damga vurmuştu.
"Bu ne tür bir özgürlük?" haykırışı
"Mehsud'un öldürülmesi, genç Peştunlar olarak uzun süredir bastırılmış sesimizi yükseltmek, on binlerce kişiyi İslamabad'daki protestolar için toplayarak son 16 yıl boyunca yaşanan acı ve hüsranı ifade etmek için bir kırılma noktası oldu.
"Protestocular bağımsız İslam Cumhuriyeti Pakistan'daki eşit olmayan vatandaşlığımızdan yakınmaktan kaçınarak şu cümleyi teklarladılar: Bu ne tür bir bağımsızlık? Bu ne tür bir bağımsızlık?
"Öğrenciler, avukatlar, profesörler ve doktorlardan oluşan bir deniz gördüm. Genci yaşlısı, kadını erkeği... Baskı, taciz ve haksızlık hikayelerimizi paylaştık. Bitmeyen savaşta hepimiz bir yakınımızı kaybetmiştik. Keyfi gözaltılar, yargısız infazlar, Khyber Pakhtunkhwa ve çevresindeki kayıplar, sayısız yerinden etme, ev ve yaşam alanlarını kalbetme, askeri operasyonlar sırasında koyulan mayınlar tarafından çocukların ölmesi umutsuzluğu ve öfkeyi körükledi.
"Swat bölgesinden bir kadın iki oğlunun Karachi de Mehsud'un öldürülmesi olayına da karışan bir polis tarafından gözaltına alındıktan sonra nasıl kaybolduğunu anlattı.
"Bu olaydan sonra görme yeteneğini kaybetmişti ama onları aramaktan ve Pakistanlı yetkililerden yardım istemekten geri durmamıştı. 'Onları bir daha göremeyeceğim' diyor 'Ama en azından oğullarımı kokularından tanırım'. Ve Wazir'in yazısı burada bitiyor...
Yazının orijinali için tıklayın.
Peştunlar kimdir?Paştun, Peştun (ya da Peştu) (Peştuca: Paştun ya da Pahtun, Hintçe: Pathan, Farsça: Afgan) Afganistan'ın güneydoğusu ile Pakistan'ın kuzeydoğusunda yaşayan İranlı bir halk. Konuştukları dil, İran dillerinden Peştucadır. Afganistan nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Paştunlar, Afgan adının bütün Afganistan halkı için kullanılmaya başlamasından önce bu adı taşırlardı. |
(PT)