CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ekol TV’de Armağan Çağlayan'ın programına katıldı.
İlk genel seçimlerde CHP’nin birinci parti olmaması durumunda genel başkanlığı bırakacağını söyledi.
Erdoğan ile görüşmesi sorulması üzerine, ortada iki grup olduğunu anlatarak “Tuzu kuru olup da kutuplaşmadan beslenenlerin temizlenmesi lazım” dedi.
Yılmaz Özdil eleştirisi yapan Özel, “47 yıldır ilk kez birinci parti olmamızın sebebi bu zihniyet” diye konuştu.
Ekonomiye ilişkin de “Zenginden daha fazla vergi alınmasını istiyoruz” açıklaması yaptı. Mevcut Anayasaya uymadan yeni Anayasaya karşı olduğunu ekledi.
Özel’in konuşmasından satırbaşları şöyle:
Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmek travma yarattı: Türkiye'de ilk defa genel başkan seçimle değişti. İlk örnek biziz. Var gücümüzle Cumhurbaşkanlığı seçimi için çalıştık ama olmadı. Arkadaşlarım, ailemin ve benim travmam oldu. Sokakta gençlerin feri de söndü, heyecanı gitti. "CHP'nin iktidarını görmezsem gözüm arkada gider" diyen bir kitle de var. 50 yıldır ıstırap çeken insanlar var.
Partide değişim olması gerekiyordu: İnanılmaz duygusal travma vardı. Adım atmak gerekiyordu. Bu duygumla hareket ettim. Bunu en erken dile getiren de Ekrem İmamoğlu'ydu. Partide değişim olması gerektiği konusunda konuştuk. İnsanlara "Ders aldık, değiştik, gençleştik ve lütfen umudunuzu kesmeyin" dememiz gerekirdi. Dünyadaki popülist liderler insanların sandığa küsmesinden yararlanır. Burada da o yaşanıyordu. İnsanlar fatura kesecek yer arıyordu.
Biz sahadaki duyguyu doğru okuyan tek parti olduk. Biz genç, seçmene hesap sormayan, sorumluluğu üstlenen, fazla kadın adaylı tek parti olduk. Seçmen değişmeyen herkesi AK Parti MHP ve İYİ Parti dahil herkesi cezalandırdı.
Siyaset nedir diye sorulduğunda, sokağın sesini duyma sanatı olarak tanımlarım. Sokaktan, evden duyguyu almıyorsan sen standart siyasetçilik oynuyorsundur. Biz koca bir ekip olarak değişimciydik. Herkes risk aldı. Olmayacak şeyi oldurdular.
İki liderin görüşmesine neden karşı çıkılıyor? Orada iki grup var. Türkiye'nin geçmiş pratiklerine bakıyorlar. "Adalet ve Kalkınma Partisi ne zaman zora düşse birisi ile ayağa kalkıyor ve biz buna yardım eden olmayalım" diyen grup var. Ben bunu haklı buluyor ve saygı duyuyorum. Biz MYK ile karar veriyoruz. Kolayca aldatılabilecek ve paldır küldür karar verilen bir parti değiliz. Endişeler haklı ve dikkat etmek lazım.
Bir de kutuplaşma ortamından beslenenler var. Normal siyaset ortamında kendisine yer olmadığını düşünenler var. Mesela bir adam Youtube videosu çekiyor, ağır hakaretler ediyor. Bana hırsı ne? Geçmişte 'Bidon Kafa' diye köşe yazısı yazmış arkadaş, seçimin ertesi günü. Bir yerde sular kesilmiş, 'Hadi bakalım bidon kafalılar, bu iktidarı siz seçtiniz şimdi gidin su sırasına girin' diyor. Ben vaktiyle bunu eleştirmiştim, onun da hırsı bundan. İyi ki de onunla aramda böyle bir açı var. O oy alamayınca 'hatamız nerede' demek yerine oy vermeyen seçmene 'bidon kafa' diyen zihniyet. Zaten bu partinin 47 yıl sonra birinci parti olmasının sebebi bu zihniyetten kopması. Seçmene kafa tutan bir yaklaşımı reddediyorum. Bunlar kutuplaşma olmasa yaşayamazlar.
Şimşek ile görüşme fikri Erdoğan'dan çıktı: Biz 10 bin TL ile geçinen emekli, asgari ücretli, çay ve buğday üreticileri ve borçlarını ödeyemeyen dünya kadar insan var. Sayın Erdoğan'a anlattım. Vergilerin yüzde 68'i dolaylı verdi. Fabrikatör ile işçisi aynı vergiyi ödüyor. Yüzde 21 ise gelir vergisi yani maaş alanlardan. Yalnızca geri kalan yüzde 11'i sanayicilerin, gemi sahiplerinin ödediği vergi. Tam tersi olması lazım. Vergi reformu için Erdoğan, Şimşek ile görüşmemizi istedi.
Şimşek şu an rasyonel değil. Zenginlere rasyonel, fakirlere alabildiğine irrasyonel. Şimşek ile bayramdan sonra görüşeceğiz. Bizim IMF politikalarına destek verme durumumuz söz konusu olamaz. Kayıt dışı ekonomiyi ekonomiye katmak ve zenginden daha fazla vergi alınmasını istiyoruz.
AKP’nin 22 yıllık yükünü almam: Ben AKP'nin 22 yıllık yükünü üstlenecek bir işin içine girmem. Devlet Bey kenara çekilemez. Hep birlikte muhalefete gidecekler. Biz 31 Mart seçimlerinde iktidara ortak olduk. Merkezi yönetim ve mahalli idareler olarak anayasa iktidarı ikiye böler. Mahalli idarelerde toplam yüzde 87 CHP'nin idaresinde. Bugüne kadar olan her şeyden Cumhur İttifakı sorumludur. Biz partilerle ittifak yapmadık. Biz milletle ittifak yaptık. Devlet Bey eğer Cumhur İttifakı'ndan ayrılacaksa Türkiye ittifakına gelebilir, sorun yok. Devlet Bey de milli takım gol atınca sevinecekse gelsin.
Belediyelerimizde akraba ataması yok: Balıkesir'de böyle bir durum olunca aradım ve başkanın ağabeyinin gönüllü olmasını söyledim. Kırşehir'deki soyadı benzerliği idi. Esenyurt'taki mesele için de aradım ve 2 saatte hallettik. CHP, kir gösteriyor. AK Parti yıllardır kir kaldırıyor. Her belediyede yüzlerce atamaları var. CHP'nin haklı şekilde eleştirilen atamaları da hemen görülüyor. Hepsine karşıyım ve hemen sonlandırdım.
Gezi tutsakları için talepte bulundu mu: Gezi meselesi 3 alana ayrılıyor. AİHM kararlarına uyarsanız Kavala'yı, AYM kararlarına uyarsanız da Can Atalay'ı bırakmanız lazım. MHP, "AYM kapatılsın" diyor, Erdoğan "Gezi kişisel meselem" diyor. Biz ise sadece AİHM ve AYM kararlarına uyulması gerektiğini söylüyoruz. Biz "Affedin" gibi bir talepte bulunmadık. O yetkiyi kullanacakları belli. Ben bunları Sayın Erdoğan'a dosya olarak gösterdim. Bu bu kadar netken 'Allah aşkına hukuka uyalım' diyorum. Sayın Tuğrul Türkeş de samimi bir gayret içinde.
Mevcut Anayasaya uymadan yeni Anayasa olmaz: İçerikle ilgili kesinlikle bilgi verilmiyor. Usul çalışalım dediler. "Benim partime 17 milyon 499 bin kişi oy verdi. Oturmamız kolay değil" dedim. Ortada uyulması gereken bir anayasa var. Buna uyulmazsa devlet ortadan kalkar. Anayasadan rahatsız olduğum çok madde var. Ama ilkeler ayrılığını değil birliğini isteyen bir parti ile bu nasıl olacak?
(HA)