Doğu ve Güneydoğu'da askeri yasak bölgeler ve özel güvenlik bölgesi uygulamaları sık sık gündeme geliyor. OHAL sürecinden sonra artarak devam eden uygulamalar, keyfi yasaklar halini aldı. Bu bölgelerin başında Hakkâri geliyor.
Hakkari’de kent merkezi, Çukurca (Çele), Şemdinli (Şemzinan), Yüksekova (Gever) ve Derecik (Rubarok) ilçeleri olmak üzere beş bölgede 30 Ağustos -13 Eylül için ilan edilen özel güvenlik bölgesi uygulaması tekrar uzatıldı. Valilikten yapılan yazılı açıklamaya göre, bu beş bölge, 14 - 28 Eylül arasında da özel güvenlik bölgesi ilan edildi, izinsiz girişler yasaklandı.
Köylüler ise birçok temel haktan mahrum edildiklerini belirtiyor.
“Eğitim aksıyor”
22 yaşındaki Serdar, çözüm sürecinin bitmesiyle ilk özel güvenlik bölgesi ilan edilen Hakkâri-Çukurca bölgesi Oğul (Tale) köyünde yaşıyor: “Özel güvenlik bölgesi ilan edildikten sonra halka belirli bir yaşam alanı tanınmadığından belli oranda bir göç oldu. Evden çıkamamak, halkın tarım ve mera arazilerini kullanamaması, sürekli keşif uçaklarının yöre halkının üzerinde bulunması, karakolların sürekli bombardıman altında tutması halkı göçe zorladı. Bunlar arazilerin talan edilmesine ve ormanların yakılmasına da neden oluyor.
Aksamaların yaşandığı bir konu da eğitim. İmkânı olan aileler çocuklarını kendi araçlarıyla okula getirip götürüyor. Diğer çocuklar ise devletin buraya yönelik bir eğitim programı olmadığı için eğitimlerinden geri kalıyor. Halk endişeli ve suskun. Asker ile bölge halkının ilişkisi, mecburi bir boyun eğme ve suskunluk içerisinde sürüyor.”
“Ekonomik olarak insanları sarstı”
Ziya, Hakkari’de yerel basında çalışıyor, şunları anlatıyor: “Tarım ve hayvancılık bölgesi olan kentte yasaklar nedeniyle hem sınır ticareti hem de hayvancılık büyük güçlüklerle yapılabiliyor. Kelle koltukta bir durum söz konusu. Son 20 yıldır çatışmalar yaşanıyor. Son dört yılda yasak ilan edilen yerlerde ölen sivil sayısı, dört oldu.”
“Ambulans bile gönderilmiyor”
Özel Güvenlik Bölgesi adı altında sıklıkla ulaşım yolları kapanan köylerden birisi de Hakkâri merkeze 40 kilometre uzaklıkta bulunan, 200 haneli Ördekli (Kotranis) köyü. 1994’te “güvenlik” gerekçesiyle boşaltılan köy, yıllarca askeri bölge olarak kullanıldı.
Köylerinden çıkartılan insanlar Türkiye metropollerine göç etmek zorunda kaldı. 2005’te tekrardan dönüş yapan köylüler, son yıllardaki özel güvenlik bölgesi uygulamaları nedeniyle ulaşım, eğitim ve sağlık hizmetlerinin olmadığını belirtiyor.
2018 Ekim-2019 Mart ayları arasında köy muhtarının yerine kayyum atanan Ödrekli (Katranis) Köyü’nde yaşayan Ferhat, acil durumlarda ambulansın bile gelmediğini söyleyerek, şunları anlatıyor:
“Geçtiğimiz günlerde köyde rahatsızlanarak, bilincini kaybeden bir çoban için ambulansa ulaşamadık. Hemen ambulansı arayıp, çobanı hastaneye götürmelerini söyledik. Güvenlik gerekçesiyle ambulans gönderemediklerini söylediler. Hastayı zorlukla köye 20 kilometre uzaklıktaki Erziki Köprüsü üzerine götürdük ve ambulans ancak öyle geldi.”
“Kendimizi güvende hissetmiyoruz”
Kendilerini güvende hissetmediklerini belirten Salim, ise şunları söylüyor: “Çoban rahatsızlandı ambulans bile gelmedi. Bu durum çok acı verici, çoban ölseydi sorumlusu kim olacaktı? Köyümüzde rahat hareket edemiyoruz. OHAL uygulamaları, bölgede hala devam ediyor. Amaçları, insanları baskı altına alarak bölgeyi insansızlaştırmak.”
“Hendekleri zor aşıyorduk”
Yakın tarihe kadar köy yollarının kapalı olduğunu ve hendeklerin üzerinden zorlukla geçtiklerini belirten Ahmet ise yaşadıklarını, “Hendekleri bin bir zorlukla aşıyorduk. Köyün yollarını açtırana kadar devlete yüzlerce dilekçe verdik. Köyümüzde sağlık ocağı var ama doktor ve hemşire yok. Okul da bulunmuyor, öğrencilerimiz 25-30 kilometre uzaklıktaki başka bir köye gidiyor. Köyümüzün yolları kapalıyken en çok da okula giden çocuklarımız mağdur oluyordu” diyerek anlatıyor.
Sezgin Tanrıkulu: Uygulama, yaşam hakkına müdahale
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, özel güvenlik bölgesi uygulamasıyla ilgili tartışmaların mecliste yaşandığını, birçok defa araştırma ve soru önergelerinin verildiğini hatırlatarak, şunları söylüyor:
“Sonuçta bu bir yasa ve anayasaya uygun olduğu için devletin buna dayalı olarak meclis dışında, belirli bölgeleri askeri yasak ve özel güvenlik bölgesi ilan etmesi mümkün. Böyle bir ortamda insanlar, tepkisini açıkça ortaya koyamıyor. Yerleşim yerlerinde bu kanunun ilan edilmesi, sokağa çıkma yasaklarını da beraberinde getiriyor. Bu, oradaki insanların yaşam alanlarına, yaşam haklarına bir müdahale.”
Özel güvenlik bölgesi nedir?Özel güvenlik bölgeleri, 2565 Sayılı Askeri Yasak Bölgeleri ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu kapsamında uygulanıyor. İlk kez 1981'de Milli Güvenlik Kurulu tarafından çıkarıldı. Gerekçe olarak, devlet tarafından riskli görülen bölgelerde ve sınırlarda "güvenliği" ve "gizliliği" sağlamak gösteriliyor. Amacı ise, "Silahlı unsurların önüne geçmek olarak" açıklanıyor. İstatistiklerle Güvenlikli BölgeBölgede yaşayan insanların çektiği zorlukları ve yaşanan hak ihlallerini araştıran İnsan Hakları Derneği (İHD), "2019 Yılı İlk 6 Ay Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi İnsan Hakları İhlali" raporunu 30 Temmuz'da açıkladı. Raporda "Özel güvenlik bölgeleri ve sokağa çıkma yasağı ilan edilen kırsal yerleşim alanlarında, askeri operasyonların yapıldığı alanlarda yaşayan yurttaşlar, rutin hayat akışını sürdürememekte ve mağduriyetler yaşamakta. Hayvancılık ve tarım gibi temel ekonomik faaliyetlerini gerçekleştirememekteler" denildi. Ayrıca şu bilgilere yer verildi: "Beş kent merkezi ve bu kentlere bağlı 20 ilçe sınırlarında bulunan yüzlerce bölgeyi kapsamına alacak şekilde toplamda, dokuz kez özel güvenlik bölgesi ilanları gerçekleşti. Bazı bölgelerdeki ilanlar, periyodik şekilde uzatıldı. Üç kent merkezi ve bu kentlere bağlı altı ilçede bulunan 147 köy/mahalle ve bu köy/mahallelere bağlı bulunan onlarca mezrayı kapsamına alacak şekilde toplamda, sekiz kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi." |
*Bölge halkı güvenlik nedeniyle isim vermek istemediği için takma adlar kullanılmıştır.
*Manşet görseli: AA
(CA-NY/SO)