İran dışında bir iki Ortadoğu ülkesinde daha benzer bir uygulama var. Aslında gazetecinin kadın olduğu için bir ülkenin giyim kuşam kurallarını kabul etmeye zorlanması son derece ilkel bir uygulama. Gazeteci örgütlerinin bu konuya daha çok eğilmesi gerek. Ama bu durumdan utanması gereken kadınlardan çok erkekler.
Geçtiğimiz yıl ben de İran'a gitmiştim ve örtünmek zorunda kalmıştım. Gitmeden önce de kuralları biliyordum ve durumu kabullenerek yola çıkmıştım. Bir başka çare olmayınca gidip gitmeyeceği kişinin kendi tercihine kalır. İsteyen gider istemeyen gitmez diye düşünüyorum. Gazete yönetimleri de bu durumu kadın gazetecilerin vicdanına bırakmalıdır.
Benim geçen sene gittiğim İran ile bugünkü İran arasında oldukça fark vardı. Grubumuzdaki türbanlı gazeteciler İranlı kadınlara oranla hicabı daha sıkı biçimde uyguluyorlardı. İranlı kadınlar pek çok alanda olduğu gibi bu alanda da yol almışlardı.
Yanımda götürdüğüm örtüler fazla gelmiş, ince bir kırmızı fularla sokaklarda dolaşabilmiş, devlet dairelerine girebilmiştim. Sadece Cuma Namazı ve türbelere giriş çıkışta elime tutuşturulan çarşafı üzerime geçirmek zorunda kalmıştım. İranlı kadınların sokaklarda tahminimden daha özgür bir biçimde dolaştıklarına tanık olmuştum. Bu durum beni çok mutlu etmişti.
Geçtiğimiz yılın sonunda İran'da tuhaf bir seçim yaşandı. Adayları sürekli veto edilen reformcular seçimi boykot etmek zorunda kaldılar. İktidara gelen muhafazakarlar ise şimdi kadınları daha fazla örtmeye çalışıyorlar.
Doğu Konferansı çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz İran gezisi sırasında Dışişleri Bakanlığı ile de bir görüşme yapmıştık. Dışişleri Bakan Yardımcısı Eminzade'ye dışardan gelen kadınları örtmekten ne zaman vazgeçeceklerini sormuştum. O da durumdan çok rahatsız olduklarını açıkça ifade etmekten kaçınmamış ve bu durumun değiştirmek için çaba gösterdiklerini söylemişti. Ancak artık Eminzade gibi düşünenler iktidarda değil.
İran'a gittikten sonra da İslami kanunlar altında yaşayan ülkelerdeki kadınlara yönelik ilgimin arttığını fark ettim. İranlı kadınları hala çok merak ediyorum ve izliyorum. İki gündür basınımızda çıkan İran gezisi haberleri beni huzursuz etti.
Baş örtmek bir oyun değil
İran'da başını örtmediği için Humeyni'den bu yana çok sayıda kadın katledildi, hapsedildi, eve kapatıldı. Bunu unutmamak gerek.
İran'a gitmek için çok özel kıyafetler edinen ve gazetelerine poz veren meslektaşlarımız da var. Onlar da bir bakıma oyunun parçası oluyorlar. Kadın meslektaşlarımızdan beklentimiz, İran'da neler olup bittiğini, özellikle de kadınların son baskıların ardından ne durumda olduğunu bu geziden yararlanarak bize aktarmaları. Yani gazetecilik görevlerini konuyu dağıtmadan yapmaları.
Sabah gazetesi İsfahan'da kadınların başları açık gezme kararı aldıklarını yazıyor. Çeyrek sayfa kostümlü bir kadın gazeteci görmektense bu karar nasıl alınmış, sonuçları neler olmuş bu yerin bu habere ayrılmış olmasını tercih ederdik.
Erkek gazetecilere gelince...
Başını örtmek zorunda kalan kadın gazetecileri magazin olayı haline getirmek yerine, gazeteci arkadaşlarımız yaşadığımız bu ayrımcılığa karşı gazeteci örgütlerini harekete geçirmeye çabalasalar daha iyi olacak. İran'da da rejim, kadınları örtmeye başladığında erkekler hiç ses çıkarmadan seyirci kalmışlardı.
Geçen gün bir gazetede mayolu İranlı turist kadınların fotoğrafları vardı. Bizi çekmeyin demişler, ama foto muhabir bu sese kulak vermemiş. Yazıişleri de aldırmayıp fotoğrafları basmış. Basın zor uygulamalarına vurdumduymaz bir tavır alıyor. Belki İran'a giden kadın gazeteciler de fotoğraflarının basılmasını istemiyorlar. Kim bilir...
Dini rejimler, dinle çelişen her türlü gelişime kapalı oldukları için kendi kurallarını başkalarına rahatlıkla da dayatabiliyorlar. Bu giyim kuşam meselesi bir kadın olarak beni rencide ediyor. Laik Türkiye'de de türbanlı olduğu için üniversitelere ve kimi toplantılara kabul edilmeyen kadınlara "evine dön" deniyor.
Devlet yönetimindeki kişilerin türbanlı eşleri ve kızları sürekli "televole" konusu yapılıyor. Kadınların başlarının bağlı olmasını, Türkiye'nin dört bir yanına erkeklerin hükmetmesinin rolü yok mu? Paparazzi konusu yaptığımız bu kadınlar, kocaları ya da babaları tarafından kapatıldıklarını açık yüreklilikle anlatıyorlar.
Galiba öncelikle kadın üzerinden politika yapılmasının önüne geçmemiz gerekiyor... (İÇ/BA)