İstanbul Barosu, Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu: "İnsanlık zenginleşirken kendini yok etmemeli ve artık temel slogan 'sürdürülebilir kalkınma' değil 'sürdürülebilir yaşam' olmalı."
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO): "Orman alanlarına, su havzalarına, tarım alanlarına inşa edilen fabrikalar, konutlar, villalar, oteller, golf sahaları bir Türkiye gerçeği olarak önümüzde dururken böyle bir ortamda 'Ormancılık Günü'nü kutlamak ne kadar anlamlı?"
"Çevreyi kirleterek insanlığın devamını sağlamak mümkün değil"
İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu yaptığı açıklamada ormanların ve kıyıların, turizm adı altında insafsızca yağmalandığına, Danıştay başta olmak üzere İdare Mahkemelerinin, açılan davalara karar yetiştirmekte zorlandığına dikkat çekti.
"Bir taraftan küresel ısınmanın mevcut ve yakın tehdidini yaşarken İstanbul'un elde kalan son orman alanlarının da çeşitli hukuku dolanma yolları ile yapılaşmaya açıldığını ve yönetimlerin bunu engellemediğini üzüntüyle izliyoruz."
"Çevremizdeki toprağı ve üzerindeki bitki örtüsünü ortadan kaldırarak, sularımızı kirleterek, havamızı solunamaz hale getirerek ve dünyayı bizimle paylaşan diğer bütün canlıları yok ederek insanlığın devamını sağlamak mümkün değil" diyen komisyon "sürdürülebilir kalkınma"yı değil, "sürdürülebilir yaşam"ı savundu.
Hükümetin çabası göz boyamaya yönelik
"Türkiye'nin doğal yaşam ortamları, çevre nasıl yönetiliyorsa ya da yönetilemiyorsa, ormanlar da aynı sorun ile karşı karşıya" diyen ÇMO Türkiye'de ormanlarla ilgili yaşanan olumsuzlukları şöyle sıraladı:
* Anayasanın 169. maddesine göre mülkiyeti devredilmemesi gereken "devlet ormanı" sayılan araziler, turizm ve madencilik olmak üzere uzun süreli ya da süresiz olarak ormancılık dışı kullanımlara tahsis ediliyor.
* Orman ürünü hasadı, planlama, orman yetiştirme gibi temel ormancılık çalışmaları ihalelerle özel girişimcilere yaptırılıp arazi rantları yüksek orman fidanlıkları ile her türlü tesis satılmaya çalışılıyor.
* Küresel ısınmanın gündeme getireceği kuraklıklara, kuraklıkların yol açabileceği orman yangınlarına, zararlılara karşı dirençli orman yapılarının oluşturulmasına yönelik önlemler alınmıyor.
* Yoksul orman köylülerinin çevrelerindeki ormanların işletilmesine yabancılaşmalarına yol açan uygulamalara yeni boyutlar kazandırılıp; Orman Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü (ORKÖY), Çevre ve Orman Bakanlığı'nın işlevinin gereklerini yerine getiremeyecek biçimde yönetiliyor.
* Kontrolsüz ve denetimsiz tehlikeli atık varillerine ülkenin dört bir yanında rastlanmaya, orman yangınlarının yol açtığı yıkımların dikkatsizlik ve rastlantılara bırakılmasına devam ediliyor.
ÇMO tüm bunların sorumlusu olarak gösterdiği Çevre ve Orman Bakanı'na "Yılın Çevrecisi" ödülünün verilmesini eleştirdi ve hükümetin Acarkent için gösterdiği tavrın göz boyamaya dönük bir tavır olduğunu söyledi.
Dünya Ormancılık Günü
1971 yılından bu yana dünyanın kuzeyindeki tüm ülkelerde 21 Mart, "Dünya Ormancılık Günü". Dünyanın en önemli doğal varlıklarından biri olan ormanlarla ilgili, Avrupa Tarım Federasyonu (CEA), 21 Mart gününü Kuzey yarıkürede ilkbaharın, Güney yarım küresinde de sonbaharın başlangıç günü olarak kabul etti ve Federasyon'un önerisi ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından benimsenerek üye ülkelere tavsiye edildi. O günden bu yana 21 Mart, "Dünya Ormancılık Günü", 21 Mart'ı içerisine alan hafta da "Orman Haftası" olarak kutlanıyor. Türkiye'nin de 1975 yılında dahil olduğu uygulamada çeşitli eylem ve etkinliklerle ormanların ve ormancılık çalışmalarının önemine dikkat çekilmesi amaçlanıyor. (EZÖ/TK)