Seyirci öfkeli, Aileden ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ı kadından yana görev yapmaya çağırıyor.
Kavaf'ın tepki toplayan önerisiyse televizyonlarda yayınlanan diziler için "Türk aile yapısıyla örtüşmeyen programlara şifre" uygulaması.
Geçtiğimiz dönem Aşk-ı Memnu dizisizinin "öpüşme" sahneleri tartışma yaratırken RTÜK "Çok ateşli seviştiler'' diyerek rapor hazırlamış, kanala ceza vermişti. Seyirciye bu örnek üzerinden "Türk aile yapısı"nı "öpüşme/sevişme"yi sorduk.
"Türk ailesi akıllı işaretlerden anlamıyor mu?"
Ezgi Yener (25), metin yazarı: Yaşasın öpüşmek. Türk ailesi keşke daha çok öpüşse, keşke daha çok sevgi olsa ortalıkta. Daha çok sevgi kimi bozmuş da Türk ailesini bozacak. Yok eğer seksten korkuyorsa büyüklerimiz, onlara Türk ailesinin Türk evlatlarını hangi leylek acentası evlere teslim ediyormuş, onu sormak lazım. Çocuklarımıza gelince Türk ailesi 'akıllı işaretler'den anlamayacak kadar akılsız mı? Bakan yoksa bunu mu demek istiyor.
"Ebeveynler evde öpüşmüyorsa..."
Veronika Schnyder, 34, çevirmen: Ben Türk değilim, ama Türkiye'de yaşıyorum. Üstelik anne-babalar evde öpüşmüyorlar mı? Oldu olacak tıpkı sigara sahneleri gibi öpüşme sahneleri de 'mozaik'lensin o halde.
"Bakan görevini yapsın"
Pırıl Güzeltepe (52), emekli memur: "Türk aile"sinden ne kastediliyor? Benim olmayan ailem mi yoksa 'bayan' Kavaf'ın ailesi mi? Aile yapısının inşası diye bir şey söz konusu olamaz. Bayan Kavaf'a bakanlığının görevleri üzerine çalışmaya davet ediyorum. Bizim evlerimizdeki televizyonlarda neyi nasıl seyredip edemeyeceğimize devlet ya da bir bakan karar veremez. Bu ülkede biz 'özgürlük' dedikçe karşımıza sansür getiriyorlar. Bakan hayatında hiç öpüşmemiş mi? Niye bu kadar karşı çıkıyor? Çocuklar öpüşmeyi öğrenmesinler mi? Bakan, bakanlığın ismini iyi kavrasın; Aileden ve Kadından Sorumlu Bakanlık demek 'aile ve kadınlığın inşası' demek değil. Gazeteci niye bu soruyu soruyor? Bakanın "şifre" uygulaması kadar gazetecinin Türk aile yapısını dert etmesi de sinir bozucu.
Ahmet Sarıkaya (60), emekli: Ben aile değilim, tek başıma yaşıyorum, dolayısıyla televizyonda yayınlan dizinin örtüşmediği bir yapı yok benim evimde.
Ayşe Balkan (30), grafiker: 'Türk aile' yapısı da benimle örtüşmüyor mesela.
"Heteroseksüellerin öpüşmesi ahlakımı bozmuyor"
Mevlüt Karakış (40) öğretmen: "Bir 'Türk aile yapısı' diye tutturmuş gidiyorlar. Televizyonda birbirini katleden erkeklerden, homofobik, transfobik ya da cinsiyetçi ifadelerden/görüntülerden rahatsız olmayanlar, iki ya da daha çok kişinin yapacağı en güzel eylem olan öpüşmeden/sevişmeden rahatsız olması trajikomik de değil, manalı da. Bu sinir bozucu ve gıcık. Bakan endişelenmesin. Öpüşen heteroseksüelleri görünce ahlakım bozulmuyor. İki eşcinselin öpüşmesini göstermeyen mantık beni sinir ediyor."
Mehtap Şengel (30), memur: 'Kutsal Türk ailesi'' kavramı kişiden kişiye göre değişebilen son derece göreceli bir kavram. Neyin kime ne kadar zararlı olduğunun kararını kim verecek? Bu tip şeylerin standart kriterleri olmalı ve asıl amacı da çocukları korumak olmalı, 'aileyi' değil. Ben kendi ailemi kendim koruyabilirim. Ayrıca ben neden hükümetin ya da muhalefetin ahlakına göre televizyon izleyeyim ki? AKP'nin benden daha ahlaklı olduğuna kim karar veriyor. Ben akşam saatinde çocuğumun bir dizide ya da filmde öpüşme sahnesi izlemesinde bir sakınca görmüyorum, ama gündüz programlarında karı kocalı, baldızlı, enişteli kutsal Türk ailesinin aile sırlarını ekranda küfrederek ortaya dökmelerini çocuğuma hayatta izletmem. Onlar çok daha sakıncalı bence.
Bakan: Güçlü aile yapısının sürdürülebilirliği üzerine
Kavaf, bir muhabirin, "Televizyonda Türk aile yapısıyla örtüşmeyen diziler var. Bu dizilerle alakalı bir çalışmanız var mı?" sorusu üzerine "şifreleme" önerisini getirmişti.
"Toplum olarak en büyük değerleri bir arada tutan kurumun aile kurumu olduğunu her zaman övünerek söylüyoruz. Ancak aile kurumunun da olumsuz birtakım gelişmelerden korunması gerektiğine inanıyoruz. Güçlü aile yapısının inşa edilmesi, sürdürülebilirliğinin sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Bununla ilgili çalışmalarımızı ilerleyen günlerde kamuoyuyla paylaşacağız. O görüntülerin eylemleri ve söylemlerin olduğu her neyse işte yayınların bir şifresi vardır. Onu seyretmek isteyenler o şifreyi satın alırlar ve seyrederler. Ama kontrolsüz, şifresiz bir şekilde bu yayınlar dünyanın hiçbir yerinde yok. Bizde de öyle olması gerektiğine inanıyorum" (EZÖ)