Pandeminin sanatçılara etkisi, intiharlar ve enstrümanlarını satmak zorunda kalanların haberleriyle gündeme geliyor. İşin bu trajik yönünün dışında bir de sanat üretimi boyutu var elbette. Özellikle orkestralı ve seyircili temsillerin yapılamaması, sahne sanatlarını pek çok açıdan etkiliyor. Onlardan biri de opera.
Türkiye’de Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya ve Samsun’da Devlet Opera ve Bale Genel Müdürlükleri bulunuyor. Altı müdürlük bünyesinde bine yakın sanatçı görev alıyor. Opera sanatçılarından Zafer Erdaş, Otilia İpek ve Ali Haydar Taş prova yapmanın güçlüklerinden maddi imkansızlıklara, seminerlerin, konserlerin internet ortamına taşınmasına kadar yaşadıkları zorlukları bianet’e anlattı.
21 yıldır İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde Sihirli Flüt, Maskeli Balo, La Traviata, La Boheme, Faust, Ali Baba ve Kırk Haramiler gibi pek çok önemli oyunda sahne alan Zafer Erdaş, bütün meslek grupların da olduğu gibi opera sanatçılarının da bu süreçten fazlasıyla etkilendiğini söylüyor: "Pandemi döneminde sahneye çıkma olanakları kısıtlandı ve hala da bu şekilde devam ediyor" diyen Erdaş, özellikle sanatçıların maddi imkansızlıklarına dikkat çekiyor:
"Pandemide ödenekte olmayan, tiyatrolar ve orkestra sanatçıları gibi kadrolu olmayan sanatçılar büyük sıkıntı içine girdiler. Müzikli mekanlarda sahne alan sanatçılar, pandemi şartlarından dolayı iş yerlerinin kapatılmasıyla birlikte zor durumda kaldı. Sadece enstrümanlarını satmakla kalmıyor, hatta aralarında intihar edenler oluyor."
Provalar imkansız hale geldi
Peki kamudaki sanatçıların durumu nasıl? Erdaş’ın üzerinde durduğu konu bütçe. Eserlerin bütçeye göre belirlendiğini ama pandemi kısıtlamaları yüzünden bu bütçenin de kullanılamadığını vurguluyor.
Sahne sanatlarının en önemli ayağı provalar. Dolayısıyla pandemi koşullarının en fazla etkilediği konu da bu. Nitekim Erdaş da provaların artık imkansız hale geldiğini ifade ediyor: "Provalar yapılabilse bile çok az kişi ile ve mesafeli olabiliyor. Tam orkestralı eserler ise hiç çıkarılamıyor. Pandemi öncesinde odalarda ve korepetitörler eşliğinde provalar yapılırdı. Şimdi daha büyük ve geniş salonlarda yine korepetitörlerle birlikte, pandemi kurallarına uyularak gerçekleştiriliyor."
Orkestraların tam olmayışı ve salgından ötürü seyircisiz yapılan sahneleme, sanatçıları olumsuz etkiyor haliyle. Bu dönemde yapılan konserler eski heyecanını kaybetmiş durumda. Bu provalar sonucunda ortaya çıkan eserler televizyon kanallarında dinleti veya konser olarak sanat severlerle buluşabiliyor.
Pandemi nedeniyle bu dönemde sahnelenmesinden vazgeçilen eserlerin, salgın bittikten sonra yeniden programa alınmayacağını da sözlerine ekleyen Erdaş, yepyeni bir programla seyirci karşısında olacaklarını belirtiyor.
"Muhteşem döneceğiz"
23 yıldır İstanbul Devlet Opera ve Bale’sinde Aşk İksiri, Sihirli Flüt, La Traviata, Maskeli Balo, Figaro’nun Düğünü gibi çok sayıda eserde rol almış Otilia İpek ise yaptıkları sanatın kolektif olmasına dikkat çekiyor: "Ekip ruhu biraz yara aldı çünkü uzak kaldık birbirimizden, çok özlüyoruz birbirimizi. Birlikte bir şeyler üretmeye, yorulmaya; seslerimiz kısılana kadar provalar yapmaya hasret kaldık. Böyle evlerimize kapandık" diyor. Bu koşullarda sosyal medyada etkinlikler üretmeye çalıştıklarını, konserler verdiklerini dile getiren İpek, bunların da "Barok Konserleri" gibi daha az kadrolu ve daha ufak çapta konserler olduklarını söylüyor. İcra ettikleri sanat dalının niteliği dolayısıyla sürekli formda kalmaya ihtiyaçları bulunduğunu anlatan İpek, "Uzaktan çalışmak hiç kolay değil ama başa çıkmak zorundayız" diyor.
Pandemi sonrası işler yoluna girene kadar bir süre daha ufak kadrolu çalışmaya devam edilebileceğini de belirten İpek, şimdiden heyecanını şu sözlerle gösteriyor: "Daha sonra muhteşem bir şekilde geri döneceğiz."
İstanbul Devlet Opera ve Bale sanatçısı Ali Haydar Taş da pandemi şartları el verdiğince çalışmaya devam ettiklerini ve pandemiden sonra daha güzel projelerin olacağını aktarıyor. Kendi alanlarındaki sanatçıların hayli çalışkan olduklarını, bu nedenle pandemi hasarını kolay atlatabileceklerine inandığını ifade ediyor.
(SO)