Diyarbakır Barosu'na bağlı avukatlar Sinan Tanrıkulu, Saniye Karakaş, Mehmet Kaya ve baro genel sekreteri Mahmut Vefa tarafından hazırlanan "Türkiye İnsan Hakları ve Demokratikleşme Raporu"nda, Türkiye'de insan hakları ihlallerinin gündemden çıkartılamadığı, hukuk devleti normlarının uygulamaya geçirilmediği vurgulanıyor.
Türkiye'nin hak ihlalleri dosyasının oldukça kabarık olduğuna dikkat çekilen Raporda, şu noktalara dikkat çekiliyor:
* "OHAL yönetimi ile kamusal alan "terörize" oldu. Bu nedenle bölgede görev yapan asker, özel tim, polisler ile korucular, "keyfi güvenlik önlemlerini olağanlaştırdılar, vatandaşların can güvenliklerini ortadan kaldırdılar."
* "Başta işkence olmak üzere faili meçhul cinayetler, kayıplar, gözaltı süresinin uzunluğu, adil yargılama hakkının ihlali, köy yakma ve boşaltma biçimindeki hak ihlalleri bölge illerinde yoğun olarak görüldü."
* "Sayıları 1500'e ulaşan yargısız infazlar, "terörle mücadele kılıfı altında meşrulaştırıldı ve sistematik hale dönüştürüldü."
* "Böylelikle, yargısız infazlar toplumun bütününü tehdit eder duruma geldi."
Artan "kadın intiharlarının" nedeni...
Baro raporun çerçevesinde görüşlerini aldığımız avukat Sinan Tanrıkulu, "Kadınlar, kadın olmalarından kaynaklanan bir başka ve önemli baskı ile daha karşı karşıya kaldılar derken, kadın intiharlarının neden arttığı sorusuna da yanıtı getirmiş oldu:
"Gerek siyasi gerekse adli olaylarda cinsel saldırı ve tacize uğrayan kadınlar, bölgenin kültürel yapısı nedeniyle, bu saldırıları açıklamakta zorluk çekiyorlar. Ayrıca 'göçle' birlikte şehir hayatına ekonomik, sosyolojik ve kültürel açıdan uyum sağlayamayan kadınlar, bölgenin en çok ezilen ve sıkıntı çeken kesimi."
"Bu durum, bölgemizde kadınların intihar oranında artışlara neden olmuştur."
Demokratikleşmeden sorunlar bitmez!
Diyarbakır Barosu avukatlarından Sinan Tanrıkulu, idarenin vatandaşlar ve kamu çalışanları üzerindeki anti-demokratik uygulamalarının sürdüğünü belirterek, "bu sorunun ancak, ülkenin genel demokratikleşmesiyle birlikte değişebileceğini" söyledi ve şu bilgileri verdi:
"Askeri operasyonların azalması nedeniyle gözaltına alma ve diğer uygulamalarda bir düşüş oldu, ancak, güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınan veya tutuklananlar, hala kötü muamele ve işkence görüyor."
"OHAL idaresi hala, kamu çalışanlarını 'sakıncalı' diye fişlemeye devam ediyor. Siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri ve sendikalarca düzenlenmek istenen her türlü eylem ve etkinliğe izin verilmiyor. "
" Sözün kısası yasaklar bitmedi, sürüyor."
Çocuk işçi sayısı artıyor
Sokakta çiklet, mendil ve benzeri şey satan, araba camı silen çocuk manzaralarının; olağanüstü yönetim koşullarının yarattığı göç nedeniyle en çarpıcı biçimiyle ortaya çıktığını belirten Av. Tanrıkulu, "Sokaktaki çocuk manzaraları bunlarla da sınırlı değil. Apartman önlerine yığılan çöpleri karıştırarak yiyecek ve satacak bir şeyler arayan çocukların sayısı günden güne artmaktadır" dedi.