Koşamayan, top oynayamayan sakat çocukların bu fişlerle okuma yazmayı öğrenirken neler hissedeceğini düşünmeyen/önemsemeyen bir eğitim sisteminde, bir gün öğretmen ya da müdürün biri, "Ali okula gelme!" diye bir fiş eklemiş okuma yazmayı öğretebilmek için koşan, top oynayan çocuklara...
Haberin özeti şöyle: "Bir anne, fiziksel engelli oğlunu bir buçuk yıldır her gün okula kucağında taşıyordu. 11 yaşındaki oğlu dersteyken bahçede teneffüsü bekliyor, zil çalınca, bütün çocuklar koşuştururken sıradan kalkamayan oğlunu kucaklayıp ihtiyaçlarını gideriyor, yemeğini veriyordu. Amacı, oğluna bacaklarını kullanamadığını en az şekilde hissettirmekti.
Ama bir gün derste oğlunun tuvaleti geldi. Öğretmenine söyleyemeyecek kadar çekingendi. Tuvaletini tutamadı. Bir gün sonra müdür anneyi çağırdı. Diğer velilerin rahatsız olduğunu, oğlunu okula getirmemesini istedi."
Sakatların binde 1'i okula
Şaşırmıyorum tabii, sayısını hatırlamadığım kadar çok buna benzer öykü dinledim ne yazık ki.
Devletin kendi istatistiklerine göre bile sakatların sadece binde biri eğitim görüyor çünkü bu ülkede.
Ama öfkeleniyorum.
Hem devlete, anayasanın, "Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz," diyen 42. Maddesini ihlal ettiği için.
Hem muhaliflere, bir çocuğun öğrenim hakkı elinden alınırken ses çıkarmadıkları için.
Hem de bana zırt pırt, "Aileler sakat çocuklarını gizliyor!" diyenlere...
Radikal'in İnternet baskısında haberin altına tepkilerini gösteren Radikal okurlarına ise ayrıca sinirlendim.
Bilme özgürlüğü!
Derya Tulga adlı okur, "Ya okul müdürü yalan söylüyor, ya da Ali Can gerçekten dersleri engelliyor. Sayın muhabir müdüre 3 satırlık daha açıklama hakkı tanısaydı biz de kafamızda bir fikir oluşturma hakkını kendimizde bulurduk," diye yazmış.
Bana göre hiç bir neden o çocuğun okuldan atılmasını haklı gösteremezken, müdüre daha çok açıklama hakkından söz edebilmesine ne denir bilmiyorum.
Deniz Güçlü de benzer şeyler yazmış, "Bilme özgürlüğümü istiyorum" başlığıyla: "Haberin yapılış şekli beni biraz rahatsız etti. Müdüre ve diğer velilere neden söz hakki verilmemiş acaba? Kendimi, Yahudi teröristler tarafından çekilmiş bir Nazi filmi izler gibi hissettim."
Tabii bilme özgürlüğüne sahip çıkması güzel de, bunu ırkçılık yapmadan ve bir çocuğun eğitim özgürlüğüne de kendi hakları gibi sahip çıkabilse...
Mesela, kendi çocuğunun okuldan atıldığını düşünmeye çalışsa insanlar...
İçinden "sakat" geçen yazılar
Ya da on yaşında bir çocuk olduğunu düşünmeye çalışsalar, yürüyemediği için okuldan atıldıklarını...
Kimi Allaha havale ediyor müdürü, kimi inanmıyor Türkiye'de böyle şeyler olduğuna.
Kınayanlar da var neyse ki, içime su serpiyorlar.
İnanmayanlar bana yaşadığım pek çok şeyi anlattığımda ya da yazdığımda, inanmayanları hatırlattı.
İnanmıyorlar, inanamıyorlar çünkü bu ülkede hemen hemen her ezilen grubun ne yaşadığını ortalama bir gazete okuru ya da muhalif bilirken, sakatların neler yaşadığını kimseler bilmiyor.
Çünkü içinden "sakat" geçen yazıları okumuyorlar. (NG/NM)