Korkmaz, 4 Mart'ta gözaltına alındı, 6 Mart'ta İstanbul 3 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesine çıkarıldı, "delillerin yeterince toplanamadığı" gerekçesiyle tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevine gönderildi. İlk mahkemesi tutuklanmasından 77 gün sonra (22/05/2002) İstanbul 3 nolu DGM 'de görülecek.
Ahmet Korkmaz, Eğitim-Sen'in tüzüğünde yer alan görüşleri savunduğu için tutuklanmıştır. Bu tutuklama keyfidir, hukuksuzdur ve siyasidir.
Bilimsel eğitimin gereği
Ana dilde eğitim, bilimsel eğitimin gereğidir. Çeşitli uluslararası sözleşmelerle güvenceye alınmıştır. Bu gerçek, Birleşmiş Milletler Teşkilatı, UNESCO, AGİK ve Avrupa Konseyi çerçevesinde kaleme alınan uluslararası belgelerde güvenceye alınmıştır. Bu belgelere birkaç örnek verecek olursak;
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 2. maddesinde ırk, renk, cinsiyet, din, ulusal ya da toplumsal köken farklılıkları nedeni ile insanlar arasında ayrımcılık yapılamayacağı vurgulanmaktadır.
Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Paktı: "Etnik, dinsel ya da dilsel azınlıkların bulunduğu ülkelerde, bu azınlıklara mensup kişilerin kendi gruplarına mensup şahıslarla birlikte kendi kültürlerinde yaşamak, kendi dinlerinin gereğini uygulamak ve kendi dillerini kullanmak hakları yadsınamaz." denilmektedir.
Eğitim Ayrımcılığına Karşı UNESCO Sözleşmesi: Kültürel haklar konusundaki en önemli belgelerden birisidir. 1962'de yürürlüğe giren Türkiye'nin taraf olmadığı belgeye 84 ülke taraf konumundadır. Sözleşmenin 5/1-c maddesinde "Üye devletler, Ulusal azınlıklar mensuplarına kendi eğitim faaliyetlerini yürütme hakkını tanımanın önemli olduğunu kararlaştırmışlardır. Bu faaliyet kendi dillerinin kullanımını veya öğretimini sağlamayı da içerecektir" denilmektedir. Aynı belgede "dinsel ve dilsel nedenlerle ayrı eğitim sistemleri oluşturmak ya da eğitim kurumları kurmanın" öğrencilerin ana babalarının talep etmesi ve bu eğitim kurumlarına katılmanın zorunlu olmaması koşuluyla hak olduğu vurgulanmıştır.
AGİK Çerçevesinde Kültürel Haklar : "Hiç kimse istediği dili ve özellikle ana dilini öğrenmekten alıkonulamaz"
Birçok ülkede birden fazla dil, resmi dil olarak kabul edilmiş ve uygulanmaktadır.
Birden fazla dilin kullanıldığı bazı ülkeler ve kullanılan diller ;
İsviçre : Romans dili, Almanca, Fransızca ve İtalyanca.
Çin Halk Cumhuriyeti : Çince, Tibetçe ve diğer bütün azınlık dilleri
Hindistan Cumhuriyeti : Hintçe, İngilizce, Bengali, Tolugu, Marati, Tamil, Urdu, Bhari...dilleri.
İtalya Cumhuriyeti : İtalyanca, Almanca, Fransızca ve Slavca
Pakistan İslam Cumhuriyeti : Urduca, Sindice ve İngilizce
Resmi dillerin dışında , yerli dillerin kullanımını özel hukukla güvenceye alan ülkeler ve kullanılan diller ;
İngiltere: Galler dili, Belçika: Felemenkçe, Almanca, Irak: Kürtçe, İran: Kürtçe, Azerice
Hollanda: Frezence, İsveç : Sami dili
Tüm bu örneklerden anlaşılacağı gibi anadilinin kullanımı konusu, insanlığın gelişimi ile birlikte tartışılmış ve bilimin ışığında çözümler bulunabilmiştir.
Eğitim*Sen Tüzüğü
Ülkemizde de anadilinin kullanımı ve anadilde eğitim yıllardır tartışılıyor. Dil bilimciler, bilim insanları ve eğitimciler bu konuda bilimsel araştırmalar ışığında önermeleri sürekli gündeme getirdiler.
Eğitim-Sen'in tüzüğünün 3. maddesinin (b) bendinde " Toplumun bütün bireylerinin kendi anadillerinde , demokratik , laik , bilimsel bir eğitimden eşitlik içinde ve özgürce yararlanabilmesini savunur.." denmektedir. Eğitim sen'in 1998 yılında düzenlediği Demokratik Eğitim Kurultayı'nda konu tartışılmış ve ülkemizin gerçekleri dikkate alınarak öneriler kamuoyuna açıklanmıştır. Kurultay belgelerinin yayınlandığı, Demokratik Eğitim Kurultayı adlı kitap Ankara DGM tarafından yargılanmış ve berat etmiştir.
Hepimiz yaşayarak görüyoruz ki özelleştirmeci ırkçı, cins ayrımcı, şoven ve Türk-İslam sentezci anlayışların hakim olduğu eğitim sistemimiz, her gün daha da karmaşıklaşan sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunların, örgütlü mücadeleyle çözülebileceği inancıyla kurduğumuz Eğitim Sen'in görüşlerini kamuoyuna açıklamak, yöneticilerinin ve üyelerinin asli görevidir. .
Ana dilde eğitim konusunun ülkemizin gündeminde olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Üniversitelerde öğrenciler bu konuda dilekçe haklarını kullandıkları için cezalandırılıyorlar. Çocuklarının kendi dilleriyle eğitim görmesini isteyen veliler tutuklanıyor. Bir yandan da Avrupa Birliği'ne uyum yasaları çerçevesinde konu meclisin gündemindedir
Başbakan, Meclis Başkanı, bakanlar, siyasi parti yetkilileri her gün konu ile ilgili açıklamalar yapıyor.. Bu açıklamalarda, ana dilde eğitimin, "demokrasi"nin gereği olduğunu büyük bir çoğunluk tarafından kabul ediliyor.
Ayrıca, TÜSİAD ve diğer kurumlar, anadilde eğitim ve eğitimin diğer sorunları konusunda görüşlerini açıklayıp tartışırken, eğitim emekçilerinin böyle bir tartışmanın dışına itilmek istenmesi siyasi bir tavırdır Yöneticisi olduğu sendikanın görüşlerini kamuoyuna açıkladığı için, Ahmet Korkmaz'ın tutuklanması, ülkemizde en temel hukuk kurallarının bile işlemediğinin , bilime ve düşünceye tahammülsüzlüğün bir kez daha açığa çıkması açısından anlamlıdır.
Susurluk çetelerinin, banka hortumcularının, vurguncuların yargılanmalarının DGM kapsamından çıkarıldığı bir dönemde, ülkemizin gündeminde olan bir eğitim sorunu konusunda temsil ettiği sendikanın görüşlerini kamuoyuna açıkladığı için, iş yeri ve ikametgahı belli olan, Eğitim-Sen tüzel kişiliğini temsil eden, kamuoyunun tanıdığı, bir kişinin DGM Savcısının istemiyle, öğrencilerin gözü önünde polis tarafından gözaltına alınması ve hukuki bir dayanaktan yoksun bir gerekçeyle tutuklanması, eğitim emekçilerinin yıllardır verdiği meşru, haklı, fiili ve hukuki mücadele ile elde ettiği kazanımların yarattığı korkunun göstergesidir.
Bu ülkede yaşayan herkes bilmelidir ki ,Eğitim-Sen; parasız, demokratik, bilimsel, laik, anadilde eğitimi yıllardır savunuyor ve savunmaya devam edecek. Bilimin bize öğrettiği "Anadilde eğitim; bireyin toplumsal, sosyal bir varlık olarak gelişmesinde, dünyayı ve içinde yaşadığı çevreyi algılama ve yorumlamasında, özgür ve eleştirel düşünebilmesinde, tüm eğitim basamaklarında ve dolayısıyla yaşamındaki başarısında temel belirleyicilerinden bir tanesidir". Bu nedenle bilimsel nedenlere dayalı anadilde eğitim temel bir insanlık hakkıdır.
Arkadaşımızın gözaltına alınması ve tutuklanması eğitim emekçilerini, bilimsel, demokratik, ana dilinde, parasız, laik eğitim mücadelesinden alıkoyamayacaktır. Aksine yıllardır verdiğimiz onurlu mücadelenin haklılığının bir kez daha kanıtlanmasının göstergesi olacaktır.
Bir kez daha yineliyoruz, Ahmet Korkmaz'ın tutuklanmasına gerekçe gösterilen düşünce ve görüşler, bilim insanlarının oluşturduğu ve evrensel olarak kabul edilmiş görüşlerdi. Bu görüşleri her zaman, her yerde savunmak demokrasinin, düşünce özgürlüğünün, bilimin gereğinin yerine getirilmesidir.
Dilekçe hakkını kullanan öğrencilerin cezalandırılması , Ahmet Korkmaz'ın tutuklanması İnsan haklarına, özgürlüklere, demokrasiye ve bilime tahammülsüzlüğün açık kanıtıdır. Özgürlük, barış, kardeşlik, insan hakları ve demokrasi yürüyüşünü tüm bu olumsuz koşullara rağmen daha da yükseltmek demokrasi güçlerinin asli görevidir. (NU/EK)