Yakınlığın ötesi
Bir arkadaş grubuyduk ama yakınlığımız bu kadar değildi. Politik önceliklerimizde de bir yakınlık vardı; insan hakları ihlallerine, savaşa, ırkçılığa, kayıplara karşı olmak gibi... Nadire'nin anlattıkları, yaşadıklarımızı, duyduklarımızı. tanık olduklarımızı zenginleştiriyordu. Savaşı ya da düşük yoğunluklu çatışmayı, ya da her neyse, yıllardır yaşananları bir başka açıdan görmemizi, anlamamızı sağlıyordu. Biz zaten, yıllarca süren kayıplara karşı mücadelemizde, "Türkiye'de yaklaşık bilmem kaç kayıp var," türü sözler yerine, "Fehmi Tosun 36 yaşında kaybedildi, 5 çocuğu var, Lice'de doğdu," gibi kayıpların insan olduğunu bir kez daha hatırlatan, onları tanımamıza yarayan, onları yeniden canlandıran bir üslubu tercih ediyorduk.
Bu, tercih etmenin ötesinde politikayı algılayış biçimimizdi. Ve bunda Nadire'nin önemli bir payı vardı. Kurbanları, sayı olmaktan çıkarıp, onların kanıyla, canıyla, ruhuyla gözümüzün önünde canlanmasını sağlayan ve kaybolmalarına karşı çıkmamamız için bizi yeniden ikna eden bir yaklaşımdı bu. Belki de bu nedenle, Cumartesi Annelerinin/İnsanlarının mücadelesi, inatla, sabırla bu kadar uzun sürdürülebildi.
Tanışmanın ötesi
İşte Nadire Mater, Mehmedin Kitabı'nda da bunu başardı. 15 yıl süren savaşta, şu kadarı ölen, şu kadarı yaralanan, şu kadarı hala şoklar yaşayan askerleri/Mehmetleri bizimle tanıştırdı. Nadire, onları anladı, bizim de onları anlamamızı sağladı. Onların öfkelerini, aşklarını, aşksızlıklarını, korkularını, cesaretlerini, özlemlerini anladık. Mehmedin Kitabı'nda Mehmetlerle tanışmanın ötesinde savaşın gelişimini, seyrini, yaşattıklarını gösterdi. Kabaca işaret ederek değil, samimiyetle ve ustalıkla aktararak.
Şimdi ben, Nadire'nin şahsında Mehmetlerin susturulmak istendiğini düşünüyorum. Kitabın basıldıktan sonraki macerası da, basılmadan önceki macerası kadar ilgi çekici.
Mehmetlere Karşı Kampanya
Kitap yasaklandı, Nadire Mater mahkum edilmek istendi. Kitap Türkiye'de yargılanırken, dünyanın pek çok ülkesinde basılmak istendi, basıldı. Sonra, Yargıtay beraat kararı verdi ve bu karardan 15 gün sonra sanki düğmeye basılmış gibi, aleyhine bir kampanya başlatıldı. Nadire, duruşmadaki savunmalarında "Beni değil, Mehmetleri cezalandırıyorsunuz, onların anlattıklarını yasaklıyorsunuz," diyordu. Ben de şimdi bu kampanyayı, Nadire Mater'e değil, Mehmetlere karşı bir kampanya olarak algılıyorum. Nadire Mater muhalif bir kadın. Başına gelenler herhangi bir muhalifin başına gelenlerden farklı değil. O bunlarla baş eder. Ama ya Mehmetler?
Kitap artık yasak değil, yeniden basılacak. Ve benim ilk işim, oğlum için bir tane alıp, onun Mehmetlerle tanışmasını sağlamak Mehmetlerle tanışsın, savaşı anlasın. Ve annesinin arkadaşı gazeteci Nadire Mater'i tanıdığı için bir kez daha gurur duysun.
(NU)