Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğretim elemanları, rektörlük reçimlerini kaldıran KHK’ya karşı görüşlerini dile getirmek ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim elemanlarının açıklamasına destek sunmak üzere açıklama yaptı.
Kampüste cüppeleriyle 8 Kasım’da bir araya gelen öğretim elemanları “ODTÜ'lü öğretim elemanları olarak talebimiz, demokratik, katılımcı, özerk, insan ve doğayla barışık üniversitedir” dedi.
29 Ekim'de Resmi Gazete'de yayınlanan 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile rektörlük seçimleri kaldırıldı. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nda yapılan değişikliğe göre rektörler Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) önerdiği üç aday arasından Cumhurbaşkanınca atanacak. Bir ay için önerilenlerden birinin atanmaması ve YÖK'ün iki hafta içinde yeni aday göstermemesi halinde Cumhurbaşkanı doğrudan atama yapacak.
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyeleri, 1 Kasım'da yaptıkları açıklamada yüzde 86 oy oranıyla seçilen rektörlerinin atanmamasını kabul edilemez olduğunu söylemiş, rektörlük seçimlerini kaldıran KHK'nın iptalini talep etmişti.
TIKLAYIN : BOĞAZİÇİ AKADEMİSYENLERİNDEN REKTÖRLÜK SEÇİMİNİ KALDIRAN KHK'YA TEPKİ
“Korkutucu evreye girdik”
ODTÜ Öğretim Elemanları imzalı açıklamanın tamamı şöyle:
“Demokrasi insanlık tarihinin en önemli kazanımlarından biridir. Farklılıklarla bir arada yaşamayı mümkün kılan bu kazanım, sancılı tarihsel süreçler sonunda elde edilmiştir.
“Bugün ülkemizde demokrasinin sürdürülmesi için yaşamsal öneme sahip kurumlara, parlamentoya, yargıya, siyasi partilere ve basın-yayın kuruluşlarına kaygı verici siyasi müdahaleler yapıldığına tanık oluyoruz. Bu süreç, son bir haftada yaşadıklarımızla yeni ve korkutucu bir evreye girmiş bulunmaktadır.
“Seçimlerin kaldırılması kabul edilemez”
“Sürecin üniversiteye yansımalarından biri, 29 Ekim 2016 tarihinde yayımlanan 676 no'lu KHK ile üniversite yönetimlerinin belirlenmesinde öğretim üyelerine söz hakkı tanıyan rektörlük seçimlerinin yürürlükten kaldırılması olmuştur. 2547 sayılı YÖK yasasında tanımlanmış halini dahi yeterli görmediğimiz bu uygulamanın kaldırılmasını demokrasinin toplumsallaşması ve kurumsallaşması açısından kabul edilemez buluyoruz.
“Ayrıca hatırlatmak isteriz ki, üniversitelerin toplum yararına bilgi üretebilmesi ve toplumsal gelişmeye katkı sağlaması için temel ön koşul özerkliktir. Bu nedenle, üniversitelerin özerkliği çağdaş dünyada anayasal güvence altına alınmıştır. Üniversite rektörlerinin seçimle belirlenmesi, yüksek öğretim elemanlarını toplumun diğer kesimlerinden ayrıştırmak üzere talep edilen bir ayrıcalık değildir. Aksine, kamusal bir hizmet olan eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerinin toplum yararına ve bilimsel bir temelde yapılabilmesinin gereklerindendir.
“ODTÜ'lü öğretim elemanları olarak talebimiz, demokratik, katılımcı, özerk, insan ve doğayla barışık üniversitedir. Bunun sağlanması için mücadele etmeyi topluma karşı bir sorumluluk ve görev kabul ediyoruz.” (BK)