Sanıkları arasında 10 gazetecinin de bulunduğu OdaTV davasını izlemek üzere, 22 Kasım'da İstanbul'daki Çağlayan Adliyesi 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gelen hak örgütleri temsilcileri, duruşmaya alınmamalarını kınayan ortak bir açıklama metni yayınladı.
Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ile Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Demokratikleşme Programı, "ulusal ve uluslararası hak örgütlerinin gözlemcilerinin, 'duruşma salonunun yetersizliği' gerekçe gösterilerek duruşmanın sabahki oturumuna alınmamasına" tepki gösterdi.
Hak örgütleri yaptıkları açıklamada, "Duruşmanın gerçekleştiği koşullar, davalardaki aleniyet ilkesine gölge düşürdü. Ayrıca, adil yargılanma ve sanık hakları ihlal edildi" dendi. Açıklama şöyle devam etti:
Davanın görülmesi için tashih edilen mahkeme salonunun küçüklüğü ve mahkeme başkanı Resul Çakır'ın "ayakta izleyici almayacağına" dair kararı, sanık yakınları ile davayı takip eden basın mensuplarına ve hak örgütleri temsilcilerine engel oluşturdu.
Duruma itiraz ettiğimizde, karşımızda bulduğumuz tek muhatap "özel güvenlik görevlileri" oldu. Bazı örgüt ve kurum temsilcileri, saatler süren bu karmaşa, belirsizlik ve eziyet sonucunda adliyeyi terk etmek zorunda kaldı. Duruşma sona yaklaşırken, sabrı taşanlar da salona girebilmek için özel güvenlik barikatını yarmak zorunda kaldı.
Belirli ve açık bir salon girişi oluşturulamadığı gibi, adliyede bir duruşma izleyebilmek için geçerli olan yöntemin kaba kuvvet olduğu izlenimi yaratıldı.
Anlaşılıyor ki, salonların ve teknik altyapının imkanları ve bu imkanların adil yargı ilkesini hayata geçirecek yönde kullanımı, yeni Adliye Sarayı'nın mekansal cüssesi ve işlevsel kapasitesi ile ters orantılı.
Bu duruşmadaki uygulamayı kınıyor, bu sıkıntıların bertaraf edilmesini adil yargılama ilkesi açısından elzem görüyoruz. Adil yargılanma hakkının güvencesi olması beklenen mahkeme başkanının yükümlülüklerini de hatırlatmak istiyoruz. (AS)