PKK lideri Abdullah Öcalan, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkan Vekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder’le yaptığı görüşmede Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) kendi güvenliğini sağlamaya yönelik tek taraflı paketler hazırlamasının demokratikleşme değil provokasyon olduğunu ifade etti.
Öcalan, 1999’da Kenya’da yakalanmasının ardından İmralı Cezaevi’nde çekilen ifade görüntülerinde de montaj olduğunu belirterek, çözüm sürecinin hedeflendiğini iddia etti.
“Komplocu güçlerin işi”
Fırat Haber Ajansı’nda yer alan bilgilere göre, Öcalan şu mesajları sıraladı:
“Son günlerde dolaşıma sokulan video görüntüleri çözüm sürecini bitirmek ya da itibarsızlaştırmak amacıyla sinsi bir planın parçası olarak montajlanmıştır.
“Bağlamından koparılan, bazen de hiç olmayan değişik cümlelerin bir araya getirilmesinden ibaret bu görüntülerin gerçeklikle hiçbir ilgisi yoktur. Bunu yapanlar, emperyalist operasyon merkezlerinin en eli kanlı ve kirli işlerde en çok kullanılarak kenara atılmış olan unsurlarıdır.
“Burada hedeflenen aslında Türk-Kürt ve diğer bütün halkların barış ve ittifakını engellemektir. Bu montajı yapanlar, dolaşıma sokanlar ve siyaseten savunanlar, varoluşlarını Kürt savaşına ve bu savaşın darbeci mekaniğine bağlayanlardır.
“Benim bu konudaki temel yaklaşımım en açık haliyle savunmalarımda vardır. Ve başından beri aynı tutarlılık içerisindedir.
“Uluslararası komplonun 16. yılına girerken komplo büyük oranda aydınlatılmış ve birçok boyutuyla tedbirleri de alınmıştır.
“İmralı süreci bu uluslararası komployu teşhir ve mahkûm ederek, halklarımızın kalıcı barışı için önemli bir fırsat yaratmıştır. Komplocu güçlerin İmralı sürecine yönelmeleri esas olarak tam da bu sebepledir.
“Bu demokratikleşme değil”
“Çözüm sürecinde geldiğimiz noktada iktidarın salt kendi güvenliğini sağlamaya dönük tek taraflı paketler yaklaşımı demokratikleşme değil, provokatörlüktür.
“Lazım olan toplumsal sözleşme güvencesiyle yürüyecek bir demokratikleşmedir. Hükümet seçim bahanesine sığınarak meselenin ciddiyetinden uzak bir noktaya savrulmaktadır. Bu tutumunu acilen değiştirmemesi durumunda sürecin bitmesinin en önemli sorumlusu olacaktır. Bunun için acilen müzakere heyetleri oluşturulmalı ve demokratik sözleşme hukuku esas alınmalıdır.
“Başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir yanına dağılmış olan ama ulusal demokratik kimliğini koruyan halkımıza, medya çalışanlarımıza, kadınlara, hasta tutsaklara başta olmak üzere bütün cezaevindeki yoldaşlarımıza ve tüm kadrolarımıza özel selamlarımı gönderiyorum.” (EKN)