Açlık grevinin 100. Günündeki Nuriye Gülmen, tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi’nden yazdığı mektubuna, kaldığı hücreyi resmettiği bir çizim de ekledi.
Akademisyen Gülmen ile öğretmen Semih Akça “İşimizi istiyoruz” talebiyle başlattıkları direnişin 219. Gününde, açlık grevinin ise 100. gününde. İkisi de 23 Mayıs'tan beri tutuklu.
Mektubuna şiirle başladı
Gülmen’in mektubu şu şiirle başlıyor:
“Nedir ki kuşatma gülüm
bir dirhem karanlık
bir gram demir ve duvar
üç beş çelik çekirdek
gerekçeli
gerekçesiz yasalar
olup olacağı
hepsi bu
Oysa umut gülüm
Sonu başı görünmeyen
Bir deryadır
Damarlardan toprağa boşalan
bitimsiz bir kuvvettir direnç
Uçsuz bucaksız ovalar kadar
geniş…”
“Fotoğraf yanı başımda duruyor”
Gülmen’in beş gün önce yazdığı, bugün kamuoyuna açıklanan mektubunda, Kütahya’da İnköy Mahallesi'nden kadınların hayvan otlattıkları meraya müze yapılmak istenmesini sopa, tırmık, kazma, kürek ve baltalarıyla protesto etmesiyle ilgili bir çizim de vardı.
Bu çizimle ilgili de şunları yazdı:
“Fotoğraf yanı başımda asılı duruyor. Her sabah uyandığımda, meralarına sahip çıkan İnköylü anaları görüyorum.”
“Tatlı, küçük ayrıntıları çizdim :)”
Nuriye Gülmen’in 11 Haziran tarihli mektubu şöyle:
“Bugün açlık grevinin 95., tutsaklığın 19. günü. Yine Sincan Kapalı Kadın Hapishanesinden, C-1 hücresinden, demir, beton ve duvarların arasından, açlığın koynundan, Gülbeyaz ve Seval Hanımefendilerin refakatinden bildiriyorum efendim: Umut, bu sabah da bizimleydi.
“Burası [en üstteki çizim] benim yattığım hücre. Sizin için çizdim. Geçen hafta yazdığım mektupta fotoğraf meselesine son anda değinmiştim. Fotoğraf çekmemize engel oluyorlar.
“Ben de fotoğraf gönderemiyorsak, resim de mi çizemiyoruz, dedim ve yukarıdaki şahaseri yaptım.
“Çok tatlı oldu bence. Eksikleri var. Kıyafet dolabını çizemedim. Bir de hücreden balkona açılan kapıyı ve pencereleri. Onun altındaki rafları. Daha çok ayrıntıları çalıştım :)
“İşte, kalbimin içinde kimin olduğu gibi tatlı küçük ayrıntılar :)"
“5-10 dakika havalandırmaya, güneşe çıkıyorum”
Gülmen, 12 Haziran’da da şunları yazdı:
“Çarşambaya daha uzun yazacağım. Dün kolumda ve boynumda çok şiddetli bir ağrı başladı. Yazı yazmak çok yoruyor. Bırakmak durumunda kaldım.
“Sağlık durumumdan bahsedip bitireyim: Ağrılarım çok şiddetlendi ve arttı. Bacaklarımda ve kollarımda karıncalanma, iğne batması ve seğirme başladı.
“Hücre içine tekerlekli sandalye istedik. Verdiler. 5-10 dakika kadar havalandırmaya, güneşe çıkıyorum.
“Herkese en dirençli selamlarımı gönderiyorum. Yine yazacağım!
“Aynı gökyüzünün altından, umut ve hasretle, Nuriye.” (AS)