22 Ağustos Perşembe sabahı, güneşin Milas Ovası'na doğduğu sırada buluştuk onlarla. Koskoca ovada iki elin parmakları kadardılar. Yaz boyunca sürdürdükleri tütün kırma işinin ucu görünmüştü artık.
En uçtaki yaprakları kırıp, doğruca diziyorlardı koltuklarının altına sıkıştırdıkları şişlere. Bir tek yaprağın bile ziyan olmasına tahammülleri yoktu. Yaşlılar gençler hep birlikte eğiliyorlardı tütünün önünde.
Arada bir doğrulup dinlendirdikleri belleri ve tütün karasına boyanmış elleriyle, adım .adım sıra sıra yürüyorlardı. "Bu yıl da yaptık. Başka napalım bilemedik de ondan... Nolcak bilmiyoz a'tık..."
Ova'da yaklaşık 40 dönüm kadar tütün ekildiğini tahmin ediyorlar. Havaların iyi gitmesine, şimdiye dek büyük bir olumsuzluk yaşamadıklarına seviniyorlar. "İyi para eder mi?" diye soruyorlar bana... Ne desem!?...
Bir başka tütün tarlasına yöneliyoruz. "Günaydın olsun, kolay gelsin" diyerek yaklaşıyorum yanlarına. Ana-kız olduklarını öğrenip adını soruyorum kızın; "Seriya..." diyor. Önce anlamıyorum. Alışıldık bir ad değil çünkü... Birkaç kez yineliyor. Sonunda anlıyorum ve bu kez "Okuyorsun değil mi Seriya?" diyorum... "Ortaokulu bitirdim" diyor... "Milas Lisesi'ne mi gideceksin?"
Kısa bir sessizlik...
"Babam, pek göndermek istemiyor ya... Bilmiyom artık..." deyip susuyor Seriya. Seriya okumak istiyor... Kim istemez...
"Babası pek göndermek istemiyor" diye söze karışıyor annesi ve sürdürüyor; "Ne olcak bilmiyoz artık!"...
Bu cümle, onların yaşam tavrı olmuş adeta... "Bilmiyoz!" deyip duruyorlar ama, öylesine güzel gülümsüyorlar ki...
"Gönderin, gönderin!" diyorum... Seriya gülümsüyor; mutlanıyor, umutlanıyor Seriya... Kırmandalın yanına götürüyor bizi. Amcasının köpeği boşta olduğu için... Yan tarladan Meryem Hanım geliyor... "Tütün üretimi ile ilgili bir haber hazırlıyorum da" diyorum, "o nedenle buradayız..."
"Hoşgeldiniz" diyor ve başlıyor anlatmaya: "Eskiden" diyor, "30-40 aile, belki daha da çöktü, geçimini tütünden sağlardı. O zamanlar çarşıdan bir şey almak çok kolay olurdu. 'Tütününüz var mı?' diye sorardı esnaf. Eğer tütün varsa, ihtiyaç neyse alınırdı. Verirlerdi. Güvenirlerdi. Tütün paralarını aldığımızda öderdik. Şimdi böyle bir durum yok. Biz yine ektik ama, nolcak bilmiyoz..." (AKK/NH/BB)