Binlerce Brezilyalı kır işçisi 180 millik "Toprak Reformu İçin Ulusal Yürüyüş" eylemine başladı. Goiânia'dan başlayan yürüyüş, Brezilya'nın başkenti Brazil'e kadar sürecek ve Topraksızlar burada kamuoyuna ve Lula hükümetine bir mesaj sunacaklar:
"Toprak reformu Brezilya'da sosyal eşitliğin, gıda güvenliğinin ve gerçek bir sivil toplumun gelişiminin en kritik güvencesidir."
Brezilya Topraksız Kır İşçileri Hareketi (MST) herkesi yürüyüş eylemini desteklemeye ve dayanışmaya çağırırken, hareketin ulusal sözcülerinden Joao Pedro Stedile yürüyüşün talepleri ve içeriği hakkında yazdı.*
Neden Brazil'e Yürüyoruz?
17 Nisan 1996'da, Pará askeri polisinin, her birinde iki yüz asker bulunan iki mangası, El Dorado dos Carajás belediyesine bağlı S bölgesindeki Topraksızlar kampını kuşatmaları ve Toprak üzerinde çalışmakta ısrar eden serserilere iyi bir ders vermeleri yönünde bir emir aldılar. Her iki manga da Parauapebas ve Marabá'daki üslerinden hazırlıklı ayrıldılar. Üniformalarından kimlikleri sökülmüş; yanlarına aldıkları silah ve mühimmatlar kayda geçirilmemişti. Emir yüksek yerden gelmişti. Amerikan sömürge valisi ve sosyolog Ferdando Henrique Cardoso tarafından yönetilen Brezilya sömürgesinin, Senyor Almir Gabriel (Brezilya Sosyal Demokrat Partisi- PSDB) tarafından yönetilen Pará eyaleti valiliğinden.
Katliam birkaç saat sonra başladı: On dokuz Topraksız katledildi. İçlerinden birisi, 18 yaşındaki bir genç, kamp önderi Oziel da Silva tutuklanıp, hâlâ "Yaşasın MST" diye slogan atarken askerlerin önünde diz çökmeye zorlanarak katledildi.
Geriye kalan 69 kişi ağır yaralı olarak kaderlerine terk edildiler ve bugün hâlâ toprakta çalışmalarını engelleyen ağır hastalıklardan mustaripler. Seçkinlerin hizmetinde olan Brezilya Devletine nüfuz etmiş olan barbarlığa karşı, Via Campesina, Meksiko City'de gerçekleşen ikinci konferansında, 17 Nisan'ı Uluslararası Çiftçi Mücadelesi Günü ilan etti.
O zamandan bu yana, giderek artan sayıda ülkede, çiftçilerin mücadele örgütleri tarım reformu ve hakları uğruna verdikleri mücadeleleri yükseltiyorlar. Carajás katliamı sonunda çiftçilerin dünya çapındaki mücadelesinin yükselmesine hizmet etti.
Burada, Brezilya'da da, seçkinlerimiz tarafından işlenen zalimlikleri asla unutmamak gibi bir görevimiz var. Lümpenlerin barbarlıkları, hapishaneler, adam kaçırma eylemleri ile ilgili çığlıklar günlerdir televizyon kanallarında yer alıyor. Ama kimse kendi barbarlığını unutmamalı.
Kimse lümpenlerin yaygınlaşmasının kapitalist sistemin kurumsal vahşetinin, yalnızca bireyciliği ve kâr peşinde koşmayı örgütleyen bir toplumun bir ürünü olduğunu unutmamalı. Ve yoksullar da onları taklit etmek zorunda kaldıklarında, barbarlara dönüşürler.
Brazil Yürüyüşü
Bu yıl MST ve Via Campesina-Brezilya içinde birleşmiş olan toplumsal hareketlerle birlikte, Brazil'e büyük bir yürüyüş yapma kararı aldık. 1 Mayıs günü Goiania'dan yola çıkacağız ve yirmi gün boyunca, federal başkente ulaşıncaya kadar yürüyeceğiz. Bu yürüyüşün en yeni özelliği, çiftçilerin daha eski eylem biçimi olan yürüyüşün kendisi değil, katılacakların sayısı olacak.
Brezilya'nın 23 eyaletinden 10 binden fazla erkek, kadın ve çocuk, birleşerek protesto eylemine katılacaklar ve Brezilya toplumunun dikkatini son derece ciddi bir boyuta ulaşmış olan yoksulluk ve eşitsizlik sorunlarına çekmeye çalışacaklar.
Neden bu kadar büyük bir özveriye katlanıyoruz? Her gün 10 bin kişinin hep birlikte yürümesi, yemekler, banyo, su vs. gibi ihtiyaçlarla birlikte, tüm katılımcılar açısından olağanüstü bir özveri anlamına geliyor. Ama hayat boyu işsizlik, yoksulluk ve cehalet içinde çaresizce beklemek çok daha büyük bir özveri anlamına gelecekti.
Kendi kendilerini seferber etmek, bu ülkenin yoksul insanları açısından, kendilerine dayatılmış olan tarihsel toplumsal özveriler karşısında artık bir onur eylemi haline dönüşmüştür. Brezilya toplumunun dikkatini tarım reformunun felç olduğu gerçeğine çekebilmek için yürüyeceğiz.
2003 kasım ayında, Lula hükümetiyle, 430 bin ailenin üç yıllık bir süre içinde topraklarına yerleştirilmeleri yönünde bir anlaşma yapmıştık. Hükümet de kamplardaki ailelere öncelik vermeyi kabul etmişti. Bir yıl geçtikten ve her türlü görüşme olanağı kullanıldıktan ve hükümet taahhütlerine sadık olmadığını gösterdikten sonra, yerleştirilen ailelerin sayısı 60 bini bile bulmadı. 370 bin ailenin daha toprağa kavuşturulması gerekiyor. Hükümet ulusal tarım reformu planını uygulamıyor ve bütçede bankerlere olan iç borç faizlerini ödemek üzere insafsızca kesintiler yapıyor. Bu da yürüyüşümüzün ikinci nedeni olacak.
Biliyoruz ki tarım reformunun elde edilmesi yalnızca başkanın politik iradesi ya da kişisel taahhütleri ile ilgili bir sorun değil. Bu ulusal kalkınma projesi ile ilgili bir sorun.
Demek ki Brazil'e yürüyerek kendisine eğer gerçekten de bir tarım reformu yapmak ve kırın sorunlarını çözmek istiyorsa, hükümetinin uyguladığı ekonomi politikalarını değiştirmesi gerektiğini söyleyeceğiz. Hepimiz mevcut ekonomi politikalarının önceki hükümetlerin neo-liberal politikalarının bir devamı olduğunu biliyoruz. Toprak Mülkiyeti bakanlığı ve Merkez Bankası'nın bir numaralı öncelikleri sekiz yıl öncekilerle aynı. Bu politika özel kârların, borç faizlerinin ve yalnızca bankalar ve ulus ötesi şirketler için fantastik kârlar anlamına gelen ihracat teşviklerinin önceliğine dayanıyor. Rantın yoğunlaşması ve işsizliğin artması anlamına geliyor. Bütün bunların ne anlama geldiğini anlamak için de, iktisatçı olmaya gerek yok, gazete okumak yeterli.
Brazil'e, 60 trilyon realin, artık herkesin kullanabileceği yatırımlar için harcanması vaktinin geldiğini söylemek için gidiyoruz. Bu kaynaklar eğitim, kamu üniversiteleri ve kamu sağlığına ayrılmalıdır. Onlara ABD'yi bu kadar çok taklit etmek istiyorlarsa, faiz oranlarını da ABD düzeyine çekmeleri gerektiğini söyleyeceğiz.
Brazil'e ülkenin yeterli miktarda bir asgari ücrete ihtiyacı olduğunu söylemek için gidiyoruz. Arjantin ve Paraguay gibi daha yoksul ve küçük ekonomiler bile, yaklaşık 500 real asgari ücret veriyorlar. Brezilya ekonomisi neden aynı ücretleri sağlayamıyor? Seçkinlerin medyası, sanayiciler tümü de ikiyüzlü biçimde ülkenin yoksulluktan ve toplumsal eşitsizlikten kurtulmasının yalnızca hükümetin çoğunluğun çıkarlarına öncelik tanıması ve tüm gençlerin kamusal ve kaliteli üniversitelere gitmesini sağlaması ile mümkün olduğunu söylüyorlar. Ama hükümetin iç ve dış borç ödemelerini keserek kaynakları eğitime yatırmasını kabul etmiyorlar.
Brazil'e borç ödemelerinin durdurulması gerektiğini, böylece gereksiz ödemeleri bir yana bırakarak ülkenin ihtiyaçlarını karşılayabileceğimizi söylemek için gideceğiz. Ülke şu anda dışarıya 50 trilyon dolarlık servet gönderiyor. Seçkinlerimizin yurtdışı hesaplarında 85 trilyon dolar yatıyor. Brezilya Anayasası dış borçların durdurulmasını emrediyor. Ancak, bu örnekte kimsenin Anayasaya saygısı yok!
Brazil'e Ulusal Kongreye, Anayasa'da varolan ancak bugüne kadar uygulanmayan halk plebisiti, danışma ve referandum haklarının düzenlemesini talep etmeye gideceğiz. Ülkenin kendi egemenlik hakkını icra etmeye ihtiyacı var. Milletvekilleri, ülkenin karar verme hakkını kendileri kullanamazlar. Bu nedenle Brezilya Hukukçular Birliği ve Brezilya Ulusal Piskoposlar Konferansı tarafından hazırlanan, ülkenin halk plebisitleri yapma ve yargının gerekli kıldığı tüm konularda kendi kararını verme hakkını düzenleyen tasarılarını destekliyoruz.
Brazil'e kitlesel medyanın demokratikleşmesini savunmak için gidiyoruz. Böylece hükümet topluluk radyolarını kapatamayacak. Kırın ve kırın toplumsal örgütlenmelerinin bilgilenme hakkı olmaksızın demokrasi olamaz. Bunun için de topluluk televizyonları ve radyoları temel bir önem taşımaktadır.
Brazil'e Amerikalar Arası Serbest Ticaret Anlaşması'na (ALCA) karşı olduğumuzu söylemek ve hükümetten Haiti'de bulunan askerlerimizi geri çekmesini istemek için gidiyoruz. Haiti ülkesinin egemen olmaya ve kendi geleceği hakkında karar vermeye hakkı var. Haiti ülkesinin ihtiyacı askerlerimizin değil, insani yardımlarımızın bu ülkeye ulaştırılması. Ve bütün bunları tüm Brezilya'da söylemek için hepinizin katılımına ihtiyacımız var. 17 Mayıs günü taleplerimize güç vermek üzere büyük bir yürüyüşle Brazil'e varacağız.
* Stedile'nin nisan sonunda alainet.org'da yayınlanan yazısı, sendika.org tarafından Türkçeleştirildi.