NATO Genel Sekreteri, eski Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Brüksel'deki NATO karargahında İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile ortak basın toplantısında müttefiklerin savunma harcama hedeflerinin NATO'nun caydırıcılığı için yeterli olmadığını söyledi. Silaha daha çok yatırım istedi.
NATO Genel Sekreteri: "Yüzde 2 bizi güvende tutmaya yetmez"
NATO üyesi ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılalarının (GSYİH) yüzde 2'sini savunma harcamalarına ayırmaları hedefinin yetersizliğinden dem vuran Rutte, "Yüzde 2 bizi güvende tutmaya yetmeyecektir. Çok daha fazla yatırım yapmamız gerekiyor. Ayrıca stoklarımızı hızlı bir şekilde yenilememiz gerekiyor. Savunma üretimini artırmak mutlak bir zorunluluk." dedi.
Rutte, NATO'nun Trump'ın yarattığı sorunlarla başa çıkabileceği kanısında
Basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Rutte, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada'ya yönelik gümrük vergilerinin, Kanada'nın ABD'nin 51. eyaleti olması gerektiği propgandasının ve Avrupa'ya Grönland konusunda yönelttiği tehditlerin ittifaka zarar verip vermediğine ilişkin soruyu "Bu sorunlarla başa çıkabileceğimize kesinlikle eminim." diyerek yanıtladı.
Rutte'ye göre, "Müttefikler arasında her zaman sorunlar olur. Her zaman sakin, mutlu bir gidişat olmaz. Her zaman sorunlar olur, bazen daha büyük, bazen daha küçük." Ancak NATO Genel Sekreteri "Bunun caydırıcılı[klarını] güçlü tutma konusundaki ortak kararlılı[ğın] önüne geçmeyeceğinden kesinlikle emin [olduğunu]" söyledi.
"Avrupa'nın ABD karşısında 180 milyar dolar ithalat açığı var"
Rutte öte yandan Trump'ın Avrupa-ABD ticaret dengesine ilişkin iddialarının doğru olmayabileceğine ilişkin bir yorum da ileri sürdü: "Ticarete baktığınızda, ABD'den Avrupa'ya ticaret fazlasının girdiğini görmek ilginçtir. 2022'den beri (ABD), Avrupa'ya bizim onlara sattığımızdan daha fazla satıyor. Bu net fazlalık 2022'den bu yana 180 milyar dolar. Yani bu rakam, bir şeyler anlatıyor." dedi.
"...Ama ABD'siz bir kollektif savunma örgütü işe yaramaz"
NATO Genel Sekreteri, başka bir soru üzerine de "Örgütün adı ne olursa olsun, ABD olmadan, birçok nedenden ötürü [kolektif savunma örgütü] işe yaramayacaktır." dedi.
"Her şeyden önce, Ukrayna'ya baktığınızda, devam eden jeopolitik bir şey var. ABD de NATO'nun Avrupa kanadı da bunu fark ediyor. Çin, Kuzey Kore, İran, hepsi Rusya'ya bağlanıyor. Yani şu anda Ukrayna'da olanlar jeopolitik bir şey. Bu nedenle Ukrayna, sadece Ukrayna'nın iyiliği için değil, aynı zamanda jeopolitik etki ve NATO'nun bir bütün olarak yararı için de ayakta kalmalıdır. Toplu olarak, Rus ekonomisinden 20 kat daha büyüğüz. Toplu olarak, ABD dahil olmak üzere, NATO topraklarını koruyabiliyoruz."
"ABD de Kuzey Kore'nin uzun menzilli füzelerinin tehdidi altında, en iyi şey birlik içinde kalmak"
Rutte, ABD'nin de kolektif savunmaya ihtiyaç duyduğunu hatırlattı: "ABD de şimdi Rusların teslim ettiği tüm teknoloji sayesinde, belki gelecekte, Kuzey Kore'den çıkan uzun menzilli füzelerle tehdit altında. Bu yüzden birçok neden dolayısıyla birleşik kalmalıyız." dedi.
"Batı'nın yapabileceği en iyi şeyin birlik içinde kalmak olduğuna kesinlikle inanıyorum. Aynı düşüncenin Beyaz Saray dahil olmak üzere ABD'de hala hakim olduğunu biliyorum."
ABD'den Türkiye'ye "tüm büyük savunma sanayi ülkeleri" üretimini artırmalı
Müttefiklerin savunma üretimlerini artırması gerekliliğinin altını çizen Rutte, "Toplu olarak çok daha fazla üretmeliyiz. Etrafta çok fazla para dolaşıyor ve daha fazla harcama yaptığımız için çok daha fazlası gelecek. Geçtiğimiz yıl, ABD dışındaki müttefikler savunmaya bir önceki yıla göre yüzde 18 daha fazla harcadı. Her yerden satın almak zorundayız." dedi.
Rutte "ABD'nin de [...] Norveç'in de hızlanması gerek[tiğini]" iddia etti. "Tüm büyük savunma sanayi tabanlı ülkeler[in] savunma üretimini artırmak zorunda" olduğunu söyleyen Rutte bu ilkeler arasında Türkiye'yi de saydı: "İngiltere'nin de. İtalya, İspanya ve Fransa gibi büyük ülkeler dahil Avrupa Birliği'nin (AB) de. AB dışında Norveç ve tabii ki Türkiye['nin de]..."
Rutte'nin Grönland konusunda ne dediği anlaşılamadı
Rutte, Trump'ın Grönland ile ilgili hak iddiaları konusundaki bir soruyu yanıtlarken de "Başkan Trump'ın bizi kuzeyde jeopolitik ve stratejik bir meselenin söz konusu olduğu gerçeğine karşı uyarması çok faydalı oldu." dedi.
"Fayda"yı da şöyle açıklamaya çalıştı: "Bunun sadece Grönland ile ilgili olmadığını söyleyebilirim. Bu Finlandiya ile ilgili, İsveç, Norveç, İzlanda, ve evet Grönland ve dolayısıyla Danimarka, ayrıca Kanada ve ABD ile ilgili. Açıkça, bir ittifak olarak, kolektif olarak, bu zorlukların üstesinden gelebildiğimizden emin olmak için her zaman buna bu yaklaşımla bakacağız."
Donald Trump Kanada, Panama ve Grönland'dan ne istiyor?
Donald Trump, ikinci başkanlık dönemine girerken Kanada, Panama ve Grönland ile ilgili çeşitli iddialarda bulundu ve ABD'nin bu ülkelerle ilişkilerinde hala süre giden gerginliklere yol açtı.
Trump, Kanada'nın ABD'nin 51. eyaleti olması gerektiğini öne sürdü. Bu fikri pek çok kez kamuoyunda dile getirdi. Kanada Başbakanı Justin Trudeau, bu öneriyi ciddiye alarak kamuoyuna açıklamalarda bulunmuş ve ülkesinin egemenliğini savunmuştu. Trump, askeri müdahaleyi reddetmekle birlikte, Kanada'ya karşı "ekonomik güç" kullanma tehdidinde bulundu. İki ülke arasındaki ilişkiler gerildi.
Trump, Panama Kanalı üzerinde ABD denetiminin yeniden kurulmasını istedi. Panama'nın 1970'lerde imzalanan tarafsızlık anlaşmasını ihlal ettiğini iddia etti. Trump yönetimi, Panama'ya karşı Kanal'ın kontrolünü geri almak için askeri güç kullanma seçeneğini masada tutacağını açıkladı. Panama ile ABD arasındaki ilişkiler olumsuz etkilendi.
Trump, kuzey kutup bölgesindeki Grönland buzullarının eriyerek Görnland'ın tamamının iskan edilebilir duruma gelmesi üzerine, bu ülkeyi satın almak istediğini dile getirdi ve adanın stratejik konumu ile zengin doğal kaynaklarının ABD'nin ulusal güvenliği için önemli olduğunu öne sürdü. Danimarka, teklifi aşağılayıcı bularak reddederken Trump ısrarcı tutumunu sürdüregeldi. ABD yönetimi, Grönland'ın kontrolünü ele geçirmek için askeri güç kullanma veya gümrük tarifeleri uygulama seçeneklerini masada tuttuğunu açıklayınca Danimarka ve Grönland ile ABD arasındaki ilişkilerin yanısıra ABD-Avrupa Birliği ilişkileri de sarsıntı geçirdi.
Trump, geçtiğimiz hafta Kanada, Meksika ve Çin'den ithal edilen mallara yönelik ek gümrük tarifeleri uygulamaya koydu. Bu tarifeler, Kanada ve Meksika için yüzde 25, Çin için ise yüzde 10 oranındaydı.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau, ABD'nin uyguladığı yüzde 25'lik ek gümrük tarifesine misilleme olarak, ABD'den ithal edilen çeşitli ürünlere yüzde 25 oranında gümrük vergisi uygulayacaklarını açıkladı. Bu misilleme, yaklaşık 120 milyar dolar değerindeki ABD ürünlerini etkileyecektir.
Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, ABD'nin yüzde 25'lik ek gümrük tarifesine karşılık olarak, ABD'den ithal edilen ürünlere yönelik bir "B planı" kapsamında misilleme tarifeleri uygulayacaklarını belirtti. Bu planın detayları henüz tam olarak açıklanmamış olsa da, Meksika'nın ABD'ye karşı çeşitli önlemler alacağı ifade edildi.
Çin, ABD'nin yüzde 10'luk ek gümrük tarifesine tepki olarak, Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) başvuracağını ve ABD'yi DTÖ kurallarını ihlal etmekle suçlayacağını açıkladı. Ayrıca, Çin hükümeti, ABD'nin bu adımına karşı "uygun karşı önlemler" alacaklarını belirtmiştir.
Trump'ın giriştiği uygulamalar, küresel ticaret ilişkilerinde yalnızca NATO üyesi ülkelerle sınırlı kalmayan gerginliklere yol açarken Birleşmiş Milletler (BM), ABD'nin bu yeni gümrük vergilerinin küresel ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinden duyduğu kaygıyı açıkça dile getirdi.
(AEK)