Fotoğraf: Nadire Mater, avukatı Meriç Eyüboğlu'yla
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim Başkanlığı, IPS İletişim Vakfı Başkanı ve bianet Proje Danışmanı Nadire Mater’in üç yıldan fazladır yenilenmeyen ‘sürekli basın kartı’ için açtığı davada savunma yaptı.
İletişim Başkanlığı'nın savunmada Mater’in basın kartının ‘kendisine tebliğ edilmeden’ iptal edildiği ortaya çıktı.
BİA Manifest: Basın kartını gazeteci örgütleri verir, devlet değil
Basın kartının gazetecilik yapmak için şart olmadığını öne süren Başkanlık “Bu gazetecilik faaliyetinin yürütülmesine engel teşkil etmemektedir” dedi.
Basın kartlarının yenilenmemesi |
Basın kartlarını verme, vermeme, keyfi olarak bekletme, iptal etme kaosu 2018'de Basın Kartı Yönetmeliği'nde yapılan ve yetkinin İletişim Başkanlığına verildiği değişiklikle başladı. Değişik sonrasında İletişim Başkanlığı 9 bin 115 gazetecinin basın kartının yenilediğini açıkladı ancak süreçte 1371 gazetecinin basın kartı yenilenmedi, 1238 gazetecinin de basın kartı iptal edildi, 220 gazetecinin de değerlendirme süreci devam ediyor. Hal böyleyken yönetmeliğin pek çok maddesinin yürütmesini Danıştay, Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin açtığı dava sonrası durdurdu. İletişim Başkanlığı Danıştay'ın kararına karşılık, yönetmelikte bu kararı ve bu kararda işaret edilen hukuki çerçeveyi etkisiz kılacak yeni düzenlemeler yaptı. Kararın arkasından dolaşarak, kararı boşa çıkardı. |
Başkanlık “Basın kartı olmaksızın gazetecilik faaliyetini yürüten yüzlerce basın mensubu olduğu dikkate alındığında, basın kartının gazetecilik yapabilmek için olmazsa olmaz bir unsur olmadığı ortadadır” savunması yaparak iptal edilen basın kartının Mater’in iş hayatını olumsuz etkilemediğini savundu.
Başkanlık aleyhine açılan davayı ‘haksız’ olarak nitelendirerek ‘yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu iddia etti.
Davanın reddini isteyen Başkanlık Mater’in yenilenmeyen sürekli basın kartının iptal edilmesiyle ilgili Özgür Gündem gazetesinin Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği Kampanyası’na destek verdiği için Mart 2017’de İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği 1 yıl 3 aylık hapis cezasını gösterdi.
TIKLAYIN - 2 yıl 8 aylık sürekli basın kartı mücadelesi
Eyüboğlu: Adli sicil kayıtlarının güvenilir olmadığını öğrendik
Nadire Mater’in basın kartının kendisine tebliğ edilmeden iptal edilmesini eleştiren avukatı Meriç Eyüboğlu, müvekkilinin 1981’den bu yana neredeyse 40 yıldır gazetecilik yaptığını ve yaklaşık 15 yıldır da ‘sürekli basın kartı sahibi’ olduğunu hatırlattı.
"Benzer durumdaki pek çok gazeteciye olduğu gibi Nadire Mater’e de 3 yıl 31 gündür turkuaz rengine dönen basın kartı yenilenip verilmedi" dedi.
Başvurularına benzer durumdaki tüm gazeteciler gibi herhangi bir cevap alamadıklarını ifade eden Eyüboğlu, "Zira hep söylediğimiz gibi muhatabımız yok! Süreci Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un maillerinden takip ediyoruz" diye konuştu. Süreci ise şöyle anlattı:
"Bu duruma karşı pek çok gazetecinin yaptığı gibi, idari yargıya başvurup dava açtık ve böylece aslında devletimizin kocaman kocaman müdürlükler oluşturup, onca insan çalıştırıp tuttuğu adli sicil kayıtlarının güvenilir olmadığını öğrenmiş olduk!
"Karar Yargıtay'ın önünde sırasının gelmesini bekliyor"
"Davalı İletişim Başkanlığı dava tarihi itibariyle 2.5 yıla yaklaşan bekletme süresine rağmen rahatlıkla ‘kart yenileme işlemlerinin devam ettiğini’ ve kaldı ki ‘Başkanlığın görev ve yetki alanının genişlemesi’ nedeniyle basın kartı başvurularına ilişkin değerlendirme süreçlerinin uzamasının ‘normal’ olduğunu söyledikten sonra, Nadire Mater’in Özgür Gündem Gazetesiyle dayanışma kampanyası çerçevesinde bir günlük eş yayın yönetmenliği nöbeti nedeniyle aldığı cezanın ‘terör suçu’ olduğunu ve de ‘sürekli basın kartı taşıma niteliğini kaybettiğini’ ileri sürdü.
TIKLAYIN - Özgür Gündem nöbetçisi Nadire Mater'e para ve hapis cezası
"Böylece muhalif gazetecilerin tamamına yapıldığı gibi, keyfi olarak bekletildiği düşüncesiyle açtığımız davada, aslında basın kartının iptal edildiğini öğrenmiş olduk!
"Oysa adli sicil kayıtları doğruyu söylemiyor. Zira ortada kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı yok. 24 Ekim 2019’da yapılan bilmem kaçıncı yargı paketiyle bu cezanın verilmesine dayanak olan ‘terör örgütü propagandası yapmak’, ‘terör örgütlerinin açıklamalarını yayınlamak’ temyiz edilebilecek suçlar arasına alınmıştı. Dolayısıyla söz konusu karar Yargıtay’ın önünde sırasının gelmesini bekliyor.
"İletişim Başkanlığı ise Nadire Mater’in adli sicil kayıtlarında bu cezanın yer aldığını söylüyor. Bu nasıl mümkün? Adli sicil kayıtlarına mahkumiyeti işlerken bu kadar hevesli, kaldırırken bu kadar gönülsüzler! Ha İletişim Başkanlığı, sürekli basın kartını iptal etmek için kesinleşmiş bir mahkeme kararına gerek duymuyorsa tabi o zaman başka!
"İletişim Başkanlığı bir bildirim yapmadı"
"Lakin bir mahkumiyetten söz edebilmek için kararın kesinleşmesinin gerektiği hukukun en temel kurallarından biridir. Yani kesinleşme yoksa artık ‘mahkumiyetten’ söz edilemez. Tabi bu söylediğim sadece vatandaşların değil, yönetenlerin de hukuk kurallarıyla bağlı olduğu bir rejimde söz konusu olabilir.
"2 yılı aşkın süreler bekletmek bir yana (ki bu süre Nadire Mater yönünde bugün itibariyle 3 yıl 31 gün oldu) bir cevap vermemek, bilgi vermemek de bir hukuk devletinde olamaz. İletişim
"Başkanlığı örneğin Nadire Mater hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olduğu sonucuna ulaştığını ve bu nedenle basın kartını iptal ettiğini bildirseydi, davanın Yargıtay’da olduğunu gösterir belgeleri sunarak bu hatadan dönülmesini sağlayabilirdik. Ancak diğer gazetecilere ilişkin çok sayıda örnekten, keza Danıştay kararı sonrasında Fahrettin Altun’un, ‘Görevde olduğumuz müddetçe ‘gazetecilik’ adı altında ‘terörizm propagandası’ yapanlarla mücadele edeceğiz’ açıklamasından, bu tutumun bile istiye sergilendiğini biliyoruz.
"Bu tutumun hukuk devleti ilkesinin en önemli parçası olan hukuki belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerini açıkça ihlal ettiğini, biz hatırlatmaya, söylemeye devam edeceğiz. Belki duyan başka mahkemeler de olur."
Türkiye'de ve dünyada basın kartıTürkiye'de basın kartını Başbakanlığa bağlı Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü yani devlet veriyordu. 2018 sonrası (turkuaz) basın kartlarını Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim Başkanlığı yani yine devlet vermeye başladı. 14 Aralık 2018’de yürürlüğe giren son basın Kartı Yönetmeliği 1947’den bugüne düzenlenen 14. basın kartı yönetmeliği oldu. Yönetmelik Danıştay'ın 'iptal' kararı sonrası 21 Mayıs 2021'de bir kez daha değiştirildi. Türkiye'de durum buyken dünyada genelde basın kartını sendikalar veriyor. Gazeteciler dünyanın hemen her yerinde 'devletin gazetecisi' olmaya karşı çıkıyor. Çünkü devletler basın kartını 'verme hakkı'nı ellerine geçirince öncelikle 'kartı vermeme hakkı'nı kullanmaktan yanalar. Zaten amaç da bu; kestirmeden araçsallaştırılan basın kartıyla habere müdahale edebilmek, sansür ve oto-sansürü kullanımda tutmak. İngiltere, Finlandiya, İtalya, Hırvatistan, Hollanda, Norveç, İsveç, Avusturya basın kartının sendikalarca verildiği ülkeler arasında yer alıyor. Almanya'da basın kartı dağıtan tek bir merkez yok. Çin'de ise basın kartını devlet veriyor. Gazetecilere kartın verilmesinde gecikme ve iptalleri yaşıyor, kara listeye alınabiliyor, yargılanıyor, hapse atılıyor. |
Basın Kartı Komisyonu (Aralık 2018 sonrası)İletişim Başkanlığı'nı temsilen iki üye, Basın-yayın meslek kuruluşlarının birleşerek oluşturdukları üst kuruluşlar hariç olmak üzere, süreli yayın organları sahip ve/veya çalışanlarınca oluşturulan meslek kuruluşlarının üyeleri arasından Başkanlıkça belirlenecek bir üye, bölgesel veya yerel nitelikte faaliyet gösteren basın-yayın kuruluşlarının sahibi veya tüzel kişi temsilcisi arasından Başkanlıkça belirlenecek bir üye, sürekli nitelikte basın kartı sahipleri arasından Başkanlıkça seçilecek bir üye, basın-yayın meslek kuruluşlarının birleşerek oluşturdukları üst kuruluşlar hariç olmak üzere, ulusal düzeyde yayın yapan radyo ve/veya televizyonları temsil eden meslek kuruluşlarının üyeleri arasından Başkanlıkça belirlenecek bir üye, Basın kartı sahibi gazeteciler arasından Başkanlıkça seçilecek bir üye, Basın kartı sahibi gazetecileri temsil eden sendikaların üyeleri arasından Başkanlıkça belirlenecek bir üye, iletişim fakültesi dekanları veya basın kartı sahibi gazeteciler arasından Başkanlıkça belirlenecek bir üye, olmak üzere, toplam dokuz üyeden oluşur. (Yönetmelik, Madde 9) Basın Kartı Komisyonu (Aralık 2018 öncesi)Basın- Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nü temsilen iki üye, Basın şeref kartı ve sürekli nitelikte basın kartı sahipleri arasından Genel Müdürlükçe seçilen iki üye, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ni temsilen iki, Ankara Gazeteciler Cemiyetini temsilen bir, İzmir Gazeteciler Cemiyetini temsilen bir, Türkiye Gazeteciler Sendikasını temsilen üç, Gazeteciler Federasyonunu temsilen yerel basın mensubu bir, Türkiye Gazete Sahipleri Birliğini temsilen bir üye, olmak üzere, toplam 13 üyeden oluşur. |
(HA)