Haberin İngilizcesi için tıklayın
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis'te basın toplantısı düzenleyerek güncel gelişmeleri değerlendirdi.
Tecavüz faili uzman çavuşun serbest bırakılması, Figen Yüksekdğ ve Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğu, koronavirüs vakalarındaki artış ve Giresun'daki sel felakati gibi konulara değinen Oluç özetle şunları söyledi:
"Bürokratlar mı yargı mı korudu?"
"Tecavüz faili Musa O.'nun bir lafını hatırlatmak istiyorum. 'İstediğin yere şikayet et bana bir şey olmaz' demişti ve gerçekten de söylediği doğru çıktı. İpek E.'nin acılı annesi dün konuştu ve dedi ki "O, devlete ve belindeki silaha güvendi." Gerçekten böyle, devlet ve iktidar himaye ediyor. Kimi himaye ediyor? Kürt'e saldıranı, tecavüz edeni himaye ediyor. Eğer Kürt'sen diyor ki devlet ve iktidar 'sizin hakkınız, hukukunuz yok, adalet yok sizin için.' Böyle demiş oluyor. Yani bir cezasızlık politikası ve devletin bu tür suçluları himaye etme politikası sürüyor.
"Kimdir bu Musa O.'yu koruyanlar? Bu cezasızlık ve himaye etme politikasının sonucu nereye varacak sormak istiyoruz. Musa O.'nun suç ortakları var mı, varsa kimlerdir? Yargı neden sahip çıkmıştır? Asker ve sivil bürokratlar mı korumuştur, yargı mensupları mı korumuştur?
"Bu tahliye yeni cinsel saldırıları teşvik eder. Bunun vebali de Musa O.'yu salıveren hakimlerdedir, yargı mensuplarındadır. Yani cinsel saldırıda bulunan, şiddet uygulayan hukuksuzluk yapan, yasaları çiğneyen kamu görevlisi ise devlet ve iktidar onları himaye ediyor ve onlar devletin ve iktidarın iyi çocukları olarak faaliyetlerini sürdürüyorlar."
"Aslında yargının durumunu gösterdi"
"Yargının durumu gerçekten içler acısı. Musa O.'yu salan yargı, aslında yargının durumunu gösterdi. Neymiş salma gerekçesi; kaçma ihtimali yokmuş. Yani bugün cezaevinde tutulan siyasetçiler Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, belediye eşbaşkanlarımız, parti yöneticilerimiz; bunların kaçma şüphesi olduğu için mi cezaevinde tutuyorsunuz? Cezaevinde tutulan gazeteciler, yazarlar, akademisyenler bunların kaçma şüphesi olduğu için mi cezaevinde tutuyorsunuz da bir tecavüzcüyü kaçma şüphesi yoktur diye salıyorsunuz. Yargıya bunu sormak istiyoruz. Yargı neden suspus oldu. Neden bir suç failinin arkasına geçti ve onu korudu?"
"Yargının durumuna ilişkin bir kez daha bu içler acısı durumu vurgulamak istiyoruz. Yargı üzerindeki bu baskı, yargı üzerindeki yürütme tahakkümü ve yargı mensuplarının vicdanlarını çöpe atmış olmalarını, cübbelerine ilik açmış olmalarını asla kabul etmediğimizi vurguluyoruz."
"Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulundan ses yok"
"Türkiye'de sağlık örgütlerinin tüm uyarılara rağmen iktidarın kendi geleceği doğrultusunda aldığı kararlar nedeniyle şu anda salgının ciddi boyutlarda devam ettiğini görüyoruz. Vaka sayıları artıyor. Bireysel önlemlerle atlatılması için iktidar bir davranış içine girmiş durumda. Neredeyse bu iktidar vaka sayılarının artmasından yurttaşları, halkı sorumlu tutuyor. Tüm bu süreç demokratik, katılımcı ve şeffaf yönetilmiyor. Sağlık Bakanlığının açıkladığı verilerin doğru olmadığı konusunda ciddi iddialar var. Bakın Ankara, İstanbul, Diyarbakır tabip odalarının açıkladığı rakamlar, Sağlık Bakanlığının verilerinin çarpıtıldığını, eksik olduğunu, doğru olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Ama Sağlık Bakanlığından ve Bilim Kurulundan ses yok. Durum gerçekten vahim.
"Hakkari, Van, Batman'ın Sağık Bakanı değil misiniz?"
"Diyarbakır, Urfa, Van, Mardin, Şırnak, Hakkari gibi kentlerde vaka sayıları hızla artıyor. Buralarda alt yapı son derece yetersiz, yoğun bakımlar dolu, hastanelerde yer yok, testler yetersiz ve belirti gösteren insanlar evlerine gönderiliyor, bakılamıyor. Vaka sayıları arttığı gibi ölüm sayıları da artıyor. Bütün Türkiye için bu geçerli, sadece saydığım iller için geçerli değil. Fakat saydığım iller için özel inceleme talep ediyoruz Sağlık Bakanlığı'ndan.Bakın Batman'ı söylüyorum, Batman'da sağlık sistemi çökmüş durumda. Çok ciddi bir tablo ile karşı karşıyayız. Fililasyon ekipleri doğru dürüst çalışmıyor, devlet hastanesinde yer kalmamış durumda. Sadece Batman değil, Hakkari de öyle. Gerçekten durum vahim. Siz İstanbul, Ankara ve İzmir'in Sağlık Bakanısınız da Diyarbakır, Hakkari, Van'ın, Batman'ın Sağlık Bakanı değil misiniz?"
"İktidarın desteği ile Doğu Karadeniz felaket yaşıyor"
"Önlem bir felaket yaşandıktan sonra konuşuluyor. Geçen gün Giresun'da bir sel felaketi yaşandı. Bu neden yaşandı Rize ve Giresun'da? Doğu Karadeniz'de bu felaketler aylar yıllardır neden yaşanıyor? Bu soruyu sorduk her seferinde ve sormaya devam ediyoruz. Ama biz bu sorunun cevabını biliyoruz. Dere yataklarını istinat duvarları çekerek işgal etmek, dolgu alanlarını yapılaşmaya açmak, tüm bunlar için orman kıyımları yapmak. Bunları kim yapıyor, bu kararları iktidar yapıyor. Bu iktidarın bakanları kepçelere binip dolaşıyor. Şimdi bakın, Çevre ve Şehircilik Bakanı, Tarım Bakanı oralara gittiniz, insanları rencide eden konuşmalar yaptınız. Bir özür dilemeyecek misiniz? Nurettin Canikli, Mehmet Özhaseki, AKP yöneticileri, bir özür dilemeyecek misiniz Karadeniz halkından?
Dere yatağının üzerine inşaatlar yapılmış, yetmemiş HES'ler yapılmış. Bu inşaatları kim yapıyor, kararları kim veriyor, o HES'lerin yapılmasına hangi bakanlık karar veriyor? Kim yapıyor HES'leri? Sayalım mi o şirketleri: Cengiz Holding, Limak, Kalyon, Bereket Enerji, İçtaş, Akfen, Çelikler, Kolin, Güriş bunların hepsi iktidarın yanında olan yandaş şirketler. Yani Türkiye'nin en büyük 10 müteahhitlik şirketi içinde yer alanlardır. Rönesans, Limak, Kolin, dünya seviyesindeki şirketlerdir. İşte bunlar yapıyorlar. Bütün bunları iktidar destekliyor, iktidarın desteği ile Doğu Karadeniz bu felaketleri yaşıyor."
(AÖ)