Savaşı ve ırkçılığı müzikle rock müziğiyle protestoyu hedefleyen Alev grubu, Alev'le (vocal ve piyano) birlikte 5 kişiden oluşuyor: Patrick Fleisner (gitar), Martin Fahrnholz (gitar), Soner Arıdudu (keyboard, gitar) ve Niki Brockt (bateri).
2002 yılında Münih'te kurulan grup, bu ay ortalarında çıkan CD'leri "Cause & Cause" ve Aralık başında piyasaya sürülecek olan (bu arada tanıtım faaliyetleri Almanya ve Türkiye'de devam eden) "We live in Paradise" ile sadece Almanya'da değil, tüm Avrupa'da ve bu arada Alev'in anne tarafından memleketi Türkiye'de iddialı olacak. Daha önce de kısa sürede tükenen iki deneme CD'si (Breakable ve Broken) çıkaran ve son bir yıl içinde 50 konser veren beş kişilik grubun, yeni çıkacak albümü içindeki bazı parçalar Türkçe'ye çevrilmiş. Grubun bir hedefi de Türkiye'ye yönelik bir CD yayınlamak.
İsyan ve romantizmin egemen olduğu parçaları, kendine özgü güçlü bir ses ve duygusal bir tarzla yorumlayan Alev, müziğe Sezen Aksu ve Münir Nurettin Selçuk dinleyerek başladığını, şarkılarında da bu sanatçılardan izlerin bulunduğunu söylüyor. Annesinin teşviki nedeniyle müziğin yoğun olduğu bir çocukluk geçiren Alev 6 yaşındayken "burnunun dibine" ilk piyano konulmuş, 16 yaşında şan derslerine ve bir arkadaş grubunda solistlik yapmaya başlamış,
"Sahneye çıkmayı, insanları coşturmayı hep istemişimdir. Ve dünyaya güzel şeyler vermeyi. İlk rock konserime beni kuzenim götürmüştü, o zamanlar 11 ya da 12 yaşındaydım. Birkaç yıl sonra bir festivalde kadın şarkıcısı olan bir grup gördüm ve benim için olay bitmişti. Bunu ben de istiyordum. 16 yaşındayken bir arkadaşım onun grubunda şarkı söylemek isteyip istemediğimi sordu. İki sene sonra Patrick ile tanıştım ve onun stüdyosunda deneme kayıtları yaptık. Onun sayesinde Martin de bize katıldı. Bu projeye Alev adını verdik. Çok kısa zamanda biliyorduk ki, rockçu bir tarzda yol alacaktık ve bunun için bir grup oluşturmak şarttı. Ekipte öylesine gelişen birkaç değişiklikle bugün buradayız işte. Projemizin adı Alev kaldı."
Büyük bir müzik şirketiyle plak anlaşması imzalayarak beklediği sıçramayı yapan Alev'in mesajı şöyle: "Müziğimizle duyguları yakalamak benim için çok önemli. Kısa süreli olsa bile. Müziğin verdiği zevki ve eğlenceyi kaybetmemek gerekiyor. Bir gün sadece müzik yaparak geçinebilmek istiyorum. En iyisi konserler. Bilhassa insanlarla kurduğumuz iletişim, inanlara müziğimizle dokunmak ve onların duygularının bize dokunması."
Alev, grubunun yapısı, kökenleri ve söyledikleriyle yine Münih'te birkaç yıl önce öne çıkan Aynur'u çağrıştırıyor. 1993'teki Eurovizyon yarışması öncesinde Almanya'yı temsil etmeye aday "Tagtraumer" (güpegündüz rüya görenler) grubunun solisti ve şarkı sözü yazarı Aynur (Aydın) da Münih'te yaşayan bir Türk ailesinin, Alman eğitim sistemi içinden sorunsuz geçmiş bir üyesiydi. İngilizce, Almanca ve Türkçe "Mükemmel bir dünya için" adlı parçalarıyla Irak savaşında "acı çekecek" insanlara adayan grup, Aynur'un katılmasıyla gerçekten daha çok dikkat çekmiş, ancak elemelerde beklediği başarıyı sağlayamadıktan sonra sesleri duyulmaz olmuştu.
Bakalım kulaklarında halen "Münir Nurettin Selçuk"un tınıları olan Türk kökenli bir solistle, rock müzikte iddialı olmayı hedefleyen bu "Alman grubu", bunu başarabilecek mi? (GK/BB)