İran'dan Türkiye'ye girmek için üç gündür yürüyen 40 Afganistan, 145 Pakistan, 42 Bangladeş ve bir Irak uyruklu 227 kişi Van Başkale'de kaymakamlığın spor salonuna yerleştirilirken, 24'ü devlet hastanesinde.
bianet'in görüştüğü Helsinki Yurttaşlar Derneği Mülteci Destek Program Direktörü Özlem Dalkıran "Bir insanın mülteci olması için yasal yollardan gelmesi gerekmediğini, mülteci kavramının içinde 'zulümden kaçma' olduğunu" söyledi.
Bu insanların genellikle ekonomik nedenlerle göçtüğünü ve bunun mülteci kriteri olarak kabul edilmediğini belirten Dalkıran, kendileri "ekonomik şartlar nedeniyle ülkeyi terk ettim" demediği sürece mülteci olarak kabul edilmeleri gerektiğini söyledi.
Dalkıran bu konuda hukukun söylediğiyle insan hakları savunucularının söylediğinin farklı olduğunu belirtti ve "İnsan hakları savunucuları bugün yoksulluk nedeniyle ölen insan sayısının savaş yüzünden ölen insan sayısından fazla olduğunu söylüyor, bu dikkate alınmalı" dedi.
"Bütün dünyada mülteci hukuku bir şekilde daraltılmaya çalışılıyor. Oysa yoksulluk da temel insan hakkı ihlali. Bu da başka türlü bir zulümdür."
Dalkıran bu insanların medyada "kaçak"lar olarak yer almasının yanlış olduğuna dikkat çekti ve neden kaçtıkları üzerinde hiç düşünülmediğini söyledi.
Çorabatır: Bu insanlar zor durumda olan insanlar
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Türkiye Sözcüsü Metin Çorabatır , "Eğer bu insanlar 'hayatım, özgürlüğüm tehlikede diye kaçtım' diyorsa, sığınma talebini kaydediyoruz, araştırıyoruz " dedi.
Türkiye makamlarından sığınma talep eden kişinin bekleme süresinde Anadolu'nun değişik yerlerinde mecburi ikamete tabi tutulduğunu söyleyen Çorabatır, "Örneğin bugün kaydolan birine 2008 Haziran'da gelmesi söyleniyor. Bu sürede barınma ve diğer ihtiyaçlarını kendileri karşılamak zorundalar" dedi.
Çorabatır, Türkiye'nin Cenevre Sözleşmesi'ne coğrafi çekince uyguladığını anımsattıktan sonra,"Avrupa dışından gelenlere mülteci sıfatı verilmiyor" dedi.
Bu durumda üçüncü bir ülke bulunduğunu belirten Çorabatır, "Çünkü onları
geri gönderen ülke de kötü muamelenin ortağı olarak kabul ediliyor" diye konuştu.
Ekonomik şartlar nedeniyle göç edenlerin mülteci olarak kabul edilmesi önerisi için Çorabatır, "Kimi hükümler 1950'lerde oluşmuş hükümler. Bazı yerlerde zulüm, savaş, derin ekonomik yoksulluk gibi olaylar birbirine paralel gidiyor. Bazen çok net çizgilerle ayırmak zor oluyor. Cenevre Sözleşmesi'ni mültecilik kapsamını daraltmak isteyenler de tartışmaya açıyor. O bakımdan bu tartışma ters bir sonuç da verebilir" dedi.
Çorabatır, bu insanların zor koşullardan ötürü sınırı geçen bir grup yabancı olduğunu ve ne nedenle olursa olsun onlara suçlu muamelesi yapılmaması gerektiğini söyledi. (NZ/TK)