Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı ve sanıkların esas hakkında mütalaaya karşı savunma yaptığı davaya İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
Bugün görülen duruşmada tutuklu sanıklardan dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat TİM Komutanı Yüzbaşı Muharrem Demirkale ve Trabzon Emniyet Müdürü, sonrasında ise İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek savunma yaptı. İki isimde duruşmaya tutuklu bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
TIKLAYIN - "En tepede birileri göz kırptı, en alttakiler de vurdu"
Demirkale: Neyle suçladığımı tam olarak hâlâ bilmiyorum
Duruşmada ilk olarak iddianamede Agos gazetesi çevresinde bulunan ve Ogün Samast’ı takip eden Jandarma görevlilerinin komutanı olduğu ve savcı Zekeriya Öz ile cinayetten 1 gün önce ve 1 gün sonra 7 kez telefon görüşmesi yaptığı belirtilen Demirkale savunma yaptı.
Demirkale savunmasının öncesinde mahkemeye bir sunum iletti. Sunumda Türk bayrağı üzerine "Sevdam Sensin" yazılı bir görsel bulunduğu görüldü. Demirkale bu sırada Rakel Dink’in ve ailesinin acılarını paylaştığını belirterek, “Onun elinden tutuyorum” dedi.
Demirkale savunmasında, 19 Ocak günü Hrant Dink'in vurulmasından yarım saat önce evinde olduğunu ifade ederek, görüntü tutanaklarını hazırlayan polislerin, teşhisin imkansız olduğunu bile bile kendilerine kumpas kurduklarını söyledi.
Demirkale bu konuda savcı ile görüşmek istediğini, bilirkişi incelemesi talep ettiğini ancak tüm bunların reddedildiğini söyledi. Demirkale şöyle konuştu:
“Hikaye tadında iddianame ve mütalaa hazırlanmış. Psikolojisi bozuk ve sürekli çelişen ifadeleri olan Ogün Samast'ın beyanlarına itibar edilmiş ve bu ifadelere dayanılarak jandarmanın kendisini takip ettiğinin iddiasında bulunulmuş. Cinayet saatinde HTS kayıtlarına göre bambaşka bir yerde olduğunun belgeli.
“Birtakım kişilerle yaptığım konuşmalar suçlanmam için yeterli değil. Benim Ali Fuat Yılmazer'le konuşmamın neresi suç? Neyle suçladığımı tam olarak hâlâ bilmiyorum ki doğru düzgün savunma yapabileyim.
“80 - 90 kişinin karıştığı ve bildiği illegal cinayet işlenebilir mi? Aleyhime delil toplanması kadar soruşturma aşamasında lehime de delil toplanması da gereklidir. Hani nerede? HTS kayıtları olay yerinde olmadığımı gösterince bu sefer personeli koordine ettiğim iddia ediliyor. Benim personelimden hiç kimse olay yerinde bulunmamıştır.
“İddianameyi anlaşılmasın diye karışık yazmışlar. Savcı Zekeriya Öz'ün beni telefonla aramış olması Bitlis'te aynı dönemde görev yapmış olmamızdan kaynaklanmaktadır. Ayrıca jandarma istihbaratçının savcılarla görüşmesi olağandır. Özellikle Ergenekon Balyoz soruşturmalarından sonra Zekeriya Öz'den uzak durmaya çalıştım. Zekeriya Öz'e makam ve zırhlı araç tahsis eden ben değilim.
“MİT ile de çok sıkı çalıştım. Ahmet İlhan Güler mahkemede akıllara ziyan ifadelerde bulundu. ‘Ses getirecek eylemden başka bir şey anladık’ dedi. Bu mahkemede biz tamamen taraflı bir şekilde yargılandık. Bunu belirtmek istiyorum. Mahkemeler tarafsız olmalı.
“İstanbul jandarmasından hiçbir personelin By-lock kaydı yok. Bu yazılmamış. Önemli değil mi?
Akyürek: Hrant Dink konusu hiç gündeme gelmedi
Demirkale’nin ardından söz alan Ramazan Akyürek söz aldı. İddianamede Hrant Dink’in öldürüleceğine dair istihbarat bilgilerini Cumhuriyet Başsavcılığı, İl Jandarma Komutanlığı ve MİT’e iletmemekle, Yasin Hayal ve üyesi olduğu örgüte operasyon yapmamakla suçlanan Akyürek, Trabzon’da yaptığı işlerin suç gibi gösterildiğini söyledi.
Akyürek “Yıllarca namusumla çalıştım, yaptığım görevler suçlanmam için yeterli olmuştur” dedi. Kimseye kanunsuz emir vermediğini savunan Akyürek şöyle devam etti:
“Emniyet dışında hiçbir örgütün üyesi olmadım. Hrant Dink’e yönelik eylemi engellemek için çalıştım. Yasin Hayal’i yardımcı istihbarat elemanı ile kontrol altına aldırıp, tasarıya ilişkin istihbari bilgiyle ilgili İstihbarat Daire başkanlığını ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne yazdım.”
“Hrant Dink ile ilgili eylem haberinin yollanmasından üç ay sonra ben daire başkanı oldum. Bana operasyon talebi gelmemiştir. Hrant Dink konusu hiç gündeme gelmedi. Koruma kararı da ancak illerde alınabilir. İstanbul Valisi’nin sorumluluğundadır.”
"Savcının benimle ilgili kurgusu yalan"
Akyürek, son olarak Dink ailesi avukatlarına ise şöyle seslendi:
“Kutsal bildiğim her şey adına yemin ederim ki savcının benimle ilgili kurgusu yalandır. Dink’in öldürülmesinde hiçbir dahlim, onun öldürülmesi için ortam hazırlamam iftiradır. Dink’in öldürülmesi ile ilgili bir irtibatım olmadı. Bu davada bazı kamu görevlileri kusurludur ve cezalandırılmalıdır. Ancak ben altı yıldır cezalandırılıyorum. Daha fazlasını yapsaydım da Dink hayatta olmazdı. Bu dava Dink’in sorumlularının cezalandırılmasından çok uzaklaştı.”
3 Şubat'ta devam edecek
Duruşmaya 3 Şubat Çarşamba günü devam edilecek. Bu duruşmada dönemin İstihbarat C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve Samsun emniyet görevlisi Yüksel Avan savunma yapacak.
Kaynak: Bülent Aydın, Canan Coşkun ve Baran Seyhan
Hrant Dink davasıHrant Dink'in öldürülmesine ilişkin dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan 19 sanık hakkındaki karar 17 Ocak 2012'de çıktı. Tutuklu sanık Yasin Hayal, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmekten 3 ay ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan da 1 yıl hapisle cezalandırıldı. "Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise beraat etti. Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'inse 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren mahkeme, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırdı. Bütün sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraatine hükmetti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi "örgüt" yönünden verilen beraat kararını bozarak, sanıkların "silahlı terör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi oldukları gerekçesiyle tekrar yargılanmalarına karar verdi. "Kasten öldürmeye azmettirme'' ve "Orhan Pamuk'u tehdit" suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararını onayan Yargıtay, Yasin Hayal hakkında ''silahlı terör örgütü kurmak, yöneticisi olmak'' suçundan verilen beraat kararını ise ''suç örgütü kurmak ve yönetmek'' suçundan mahkumiyet gerektiği belirterek bozdu. Sanıklardan Erhan Tuncel'in ''patlayıcı madde imal etmek'' suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay, ''kasten öldürmeye azmettirmek'' suçundan beraat hükmünü ise sanığın Hrant Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozdu. Dava dosyası yeniden İstanbul 14. ACM'deYargıtay kararının ardından davanın yeniden görülmesine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Bu mahkemede 6 duruşma yapıldıktan sonra dosya, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine, dosya İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kamu görevlilerine ilişkin iddianameyi kabul ettikten sonra dava dosyasını, Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu, haklarındaki hükümler Yargıtay tarafından bozulan 8 sanıklı ana davayla birleştirilmesi için İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk etti. Bu mahkemenin heyeti, "Birleştirme kararında muvafakat talep edilmediği, mahkemenin terör suçlarına bakmakla görevli olmadığı, ana davada yargılamanın ileri aşamaya geldiği ve bu davada yargılananlarla yeni davada yargılanacak kamu görevlileri arasında ortak sanık bulunmadığı" gerekçeleriyle dosyayı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne iade etti. Mahkemeler arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için dosyaların gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi, iki dosyayı birleştirip, davaların İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine karar verdi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, jandarma görevlilerinin de aralarında bulunduğu 50 sanık hakkında Hrant Dink cinayetine ilişkin açılan yeni davanın, aralarında Ogün Samast, Erhan Tuncel, eski emniyet müdürleri Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Coşgun Çakar'ın da yer aldığı 35 sanıklı ana dava ile birleştirilmesine hükmetti. Yeni iddianameYargılama devam ederken soruşturmayı yürüten savcı yeni bir iddianame hazırladı ve Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, kapatılan Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, gazeteciler Adem Yavuz Arslan, Ercan Gün ile meslekten ihraç edilen Tuğgeneral Hamza Celepoğlu, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız ve İstanbul Jandarma İstihbarat Görevlisi Yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin de aralarında bulunduğu 51 sanık hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. İddianamede, Öz ve jandarma görevlilerinin de aralarında olduğu 40 sanık hakkında ise ayrıca "kasten öldürmeye iştirak'' suçundan müebbet hapis cezası talep edildi. Ana dava dosyası sanıklarına hapis cezasıİstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 13 Haziran 2019'daki duruşmada, aralarında Ogün Samast ve Yasin Hayal'in de olduğu 9 ana sanığın dosyasının ayrılmasına karar verdi. 17 Temmuz 2019'da açıklanan kararda, Erhan Tuncel'in "tasarlayarak ve bomba kullanarak kasten öldürmeye teşebbüs, mala zarar vermek, silahlı suç örgütüne üye olmak ve kasten öldürmeye yardım" suçlarından toplam 99 yıl 6 ay, Yasin Hayal'in "silahlı suç örgütü kurma ve yönetme" suçundan 7 yıl 6 ay ve Ogün Samast'ın da "silahlı suç örgütüne üye olmak" suçundan 2 yıl 6 ay hapisle cezalandırılması hükmü kuruldu. Benzer suçlardan sanık Zeynel Abidin Yavuz'u 14 yıl 22 gün, Tuncay Uzundal'ı 16 yıl 10 ay 15 gün, Ahmet İskender ile Ersin Yolcu'yu da 1 yıl 10 ay 15'er gün hapisle cezalandıran heyet, sanıklar Salih Hacısalihoğlu ve Osman Hayal'in ise beraatini kararlaştırdı. |
(HA)