O yüzden de şair Orhan Alkaya, "Türkiye kadına düşman olarak kendi önünü açamaz" diyor ve Mağden ve Keskin'e yönelik protestolarda kadınların ortaya çıkmasına da şaşırıyor.
"Bunun kadın kimliği olduğuna inanmıyorum. Kadının erkek rolüne soyunması cinsiyetçiliğin geometrik olarak yeniden üretilmesidir ki bu da en tehlikelisidir."
Bir yazı, bir roman ve bir konuşma
Mağden "vicdani ret hakkından" yana yazısı nedeniyle bugün yargı önündeydi ve "Şehit aileleri"nin protestolarıyla karşılaştı.
Şafak, son romanı "Baba ve Piç" hakkında Hukukçular Birliği'nin suç duyurusu üzerine açılan soruşturma nedeniyle dün Savcılıkta ifade verdi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi eski başkanı Keskin de bir etkinlikteki konuşmasından yerel mahkemede hüküm giymesi üzerine açılan dayanışma kampanyasına karşı kadın gruplarınca dün gazete ilanlarıyla hedef gösterildi.
Orhan Pamuk'la başlayan Hukukçular Birliği özneli suç duyuruları Hrant Dink, Aydın Engin, Agos" gazetesi yazarları Serkis Seropyan, Arat Dink, Hasan Cemal, İsmet Berkan, Haluk Şahin, Murat Belge ve Erol Katırcıoğlu'yla sürmüştü.
Alkaya, üç kadına yönelik yargılama ve protestolarla son aylarda ifade özgürlüğüne yönelik girişim ve saldırıları yorumlarken, bianet'e, insan hakları ihlallerinin esas olarak belli bir toplumsal cinsiyete yönelmediğini söylüyor ve ekliyor:
"Kuşkusuz temel insan haklarının kullanıldığı her alanda egemenlerin karşı çıkışları görülür ama cinsiyetçilik ve erkek egemen cinsiyet ayrı bir insan hakları ihlali olarak karşımıza çıkıyor..
Perihan Mağden'e Şehit Aileleri'nden tepki
"Vicdani Ret Bir İnsan Hakkıdır" başlıklı yazısında "halkı askerlikten soğuttuğu" iddiasıyla Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği'nin şikayetiyle hakkında dava açılan yazar Perihan Mağden'i Adliye önünde ve koridorlarında ise "şehit aileleri"yle karşılaştı.
Kendilerini "Şehit aileleri" olarak adlandıran grup, aracından inerek Adliye binasına giriş yaptığı sırada yazar Mağden'i protesto etti. Gerginliğin mahkeme koridorlarında da süresi üzerine duruşma salonunun önüne çevik kuvvet ekipleri görevlendirildi.
Üç yıl hapsi istenen gazetecinin davasında "Şehit Türk Anneleri ve Kadınları"adına 11 kişinin mahkemeye ilettiği müdahillik dilekçesi reddedildi.
Elif Şafak'a Kerinçsiz'den suç duyurusu
Beyoğlu Savcılığı, Hukukçular Birliği'nden Kemal Kerinçsiz'in şikâyeti üzerine yazar Elif Şafak'ın son romanı "Baba ve Piç" başlıklı kitabı için soruşturma açtı.
Kerinçsiz, Şafak ile ilgili şikayetini, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Başkanı Joost Lagendijk ile ilgili soruşturmayı düşüren savcılar olduklarına bakmadan Fahrettin Dolay ve Nihat Ogan'ın görevli olduğu Savcılığa yaptı.
Ancak bu iki savcı, Lagendijk soruşturmasıyla ilgili aynı Kerinçsiz'in haklarında Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'na yaptığı bir şikayette bulunduğunu belirterek, "güvenilmez bulundukları" için dosyaya bakamayacaklarını bildirdi. Bunun üzerine Kerinçsiz, dosyayı başka bir savcılığa taşıdı.
Şikayetinde Kerinçsiz, "kitabın eleştiri maksadını taşıdığını ileri sürmesi mümkün değil. Kitabın tamamında Türk Milletine büyük bir öfke ve kin duyulduğu, her satırında nefret duyguları ifade edildiği açıkça anlaşılıyor... Kitap son dönemde gelişen Ermeni iddiaları dikkate alındığında, Türkiye üzerinde oynanan oyunun bir parçası olarak ortaya çıkıyor. Okuyucunun hafızasına olmayan Ermeni Soykırımı adeta ince bir nakış gibi işlenmenin gayretine girildi" diyor.
Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığına ifade veren Metis Yayınları yönetmeni Semih Sökmen ise, kitapların yargılanmasının kültür yaşamını olumsuz etkilediğini, suçlamaların ideolojik cepheleşmeye yol açtığını ifade ederek, şikayette bulunan kişilerin daha önce de benzer girişimlerde bulunduklarını söyledi ve şikayetin reddedilmesini istedi.
Üç ay önce yayımlanan Şafak ve Sökmen, dava açılmasına gerek görülürse, Ceza Kanunu'nun (TCK) 301/1 maddesi uyarınca ve "Türklüğü aşağılamak" iddiasıyla üç yıl hapis istemiyle yargılanacaklar.
Keskin ve "destekçilerine" ilanlı uyarı
"Cumhuriyet" ve "Hürriyet" gazetelerinin dünkü (6 Haziran) sayılarında ise, 2003'te Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu'na yapılmış başvurulardan elde edilen verileri kamuoyuyla paylaşan ve bu nedenle, "Askerin manevi şahsiyetine hakaret" iddiasıyla 10 ay hapisten 6 bin YTL para cezasına çarptırılan Eren Keskin ve ona destek verenlere karşı bir ilan yayımlandı.
İlana imza atan kadın kuruluşları, Keskin'i "şiddetle protesto" ediyor, gerekçe olarak da Keskin'in "yurt içinde ve yurt dışında katıldığı her toplantıda PKK'nin yaydığı gerçek dışı karalamaları dile getirdiğini", "barış ortamını bozmak ve Türk Silahlı Kuvvetlerine duyulan saygıyı azaltmak için olağanüstü çaba gösterdiğini" ifade ediyor.
Aralarında İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu'nun Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Doğru Yol Partisi (DYP) İl Kadın Kolları ve Emekli Subay Eşleri Derneği'nin da bulunduğu kuruluşlar Keskin'e destek kampanyalarını da kınıyor.
Gazetede kınama, İnternet'te "istenmeyen kişi" ilanı
İlanın yayımlandığı gün İHD İstanbul Şubesi'ne, içinde şüpheli toz bulunan bir tehdit mektubu gönderildi. İki gazetedeki ilanlarda, kampanyalar için şu ifadeler kullanıldı:
"Ayrıca, Avukat Eren Keskin'in ,Türk Silahlı Kuvvetleri'ne iftira ettiği için aldığı bir mahkumiyet kararını reddetmeye kalkışarak 'Kadın ve insan hakları mücadelesine destek verin!' ve 'Kadın ve insan hakları için 1 YTL de sen ver!' çağrıları altında sözde masum bir imza ve para toplama kampanyasına dönüştüren kuruluş ve kişileri de şiddetle kınıyoruz.
"Kadın kuruluşlarımızın bu kampanya ile hiçbir ilgisi bulunmadığını kamuoyuna saygı ile duyururuz."
İfade özgürlüğünü sınırlayan, kısıtlayan TCK 301'le ilgili her gün Elif Şafak örneğinden olduğu gibi yeni bir soruşturma açılıyor. Mağden'e TCK 318'ten "halkı askerlikten soğutmak" iddiasıyla açılan dava da tabii ki düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki maddelerden bir başkası.
Şair Alkaya, "düşüncenin ifade edilmesinin önündeki her türlü engel insanın insan olma hakkının engellenmesidir," diyor ve bir hatırlatma yapıyor: "Devleti insan zannedenler istedikleri kadar yanılabilirler."
"Düşüncenin önüne geçilen her yer insanın tehlikeli bölgesidir. Bundan en fazla kadınlar zarar görüyorsa, erkeklerin hala iktidar olduğunu zannetmekle malul olduğunun kanıtıdır. " (EÖ)