Mızraklı'dan İmamoğlu'na çağrı
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 27. dönem milletvekili olarak görev yapan Selçuk Mızraklı, 2019 seçimlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçildi. Ancak beş ay sonra AKP iktidarının kayyım politikasının hedefindeydi. Yerine kayyım atanarak görevden alındı. Ardından 'örgüt üyeliği' suçlamasıyla 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verildi. Halen Selahattin Demirtaş ile birlikte kaldığı Edirne F Tipi Cezaevi'nden Yeni Özgür Politika'dan Gülcan Dereli'nin sorularını yanıtladı.
3 Haziran'dan bu yana da birçok merkezde kayyuma karşı direniş eylemleri yapılıyor. Kayyum atamanın siyasi hedefi nedir?
Bu rejim rıza rejimi değil otoriter, baskıcı bir zor rejimi, dolayısıyla 5 yılı bir tür devre mülk ya da daha ağırı, bir ganimet olarak görüyorlar. Ne hukuki ne sivil denetim ne de yasamanın denetimi var. Tek zayıf karnı seçimlerdir. Herkesin özellikle de muhaliflerin aklını başına alıp seçim fırsatını iyi kullanması gerekiyor. 31 Mart’ta siyaset kurumunun yapamadığını yurttaş feraseti yaptı dersem yanlış olmaz sanırım.
Kayyum atanmasına muhalefetin geneli karşı çıktı, bu olumlu bulundu ancak sözün ilerisine geçen bir durum da yaşanmadı. Siz kayyum karşıtı bir ittifakın imkanlarını nasıl görüyorsunuz?
İtirazda zayıf kaldıkları vakit sıra onlara gelecektir. En azından bunu gözetsinler. Başta Belediyeler Birliği Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere belediye başkanları ve meclis üyelerinden oluşan kalabalık bir heyetle Hakkari’ye gitmeli, belediye önünde açıklama yapmalı oradan da seçilmiş Eşbaşkan Viyan Tekçe ve Meclis Üyeleri ile bir araya gelmeliler. Meşru muhataplarının kayyum değil seçilmişler olduğunu deklare ederek kayyumun Belediyeler Birliği'nin hiçbir oturumuna çağrılmayacağı duyurulmalıdır. Bu tutum samimi demokrat mı yoksa akvaryum demokratı mı olduklarının da turnosulu olacaktır.
Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı seçilmeden önce kayyum tarafından el konulmuş bir belediyeyi teslim aldınız. Ve sonrasında belediye binasına girdiğinizde makam odasında çekilen görüntülerle talan ve israfı gözler önüne sermiştiniz. Belki daha önce birçok kez dile getirdiniz ancak unutanlar için diyelim biraz o talan ve israfı anımsatır mısınız?
2019 16 Nisan’ında belediyeye girdiğimizde gördüğümüz makam odası kayyum uygulamalarını, talan ve israfları raporlanırsa kapak sayfasıydı. Akabinde çalıştıkça, deştikçe başka rezaletlerle de karşılaştık. Özel kalem harcamalarının arasında kayyum dönemi boyunca bir ton 650 kilogram fıstıklı kadayıf tüketildiğini tespit ettik. Makam odası ve müştemilatına, şimdinin parasıyla 16-17 milyon güya ödenmişti. Cumhurbaşkanının 31 Mart 2019 seçimleri öncesi Amed’e gelip yaptığı mitingden sonra güya 6 bin kişiye yemek verilmiş ki yaptığı mitingde 6 bin kişi yoktu ya da Amed’de 6 bin kişiye yemek verebilecek mekan yoktu. Ama şimdinin parası ile 3,5 milyon lira (o zaman kişi başı 85 liradan 510 bin+ yüzde 8 KDV 40 bin 800, toplam 550 bin 800 lira) ödenmiş. Büyük olasılıkla AKP seçim bürolarının iaşesine harcanmıştı diye tahmin ediyorum. Pahalı eşantiyonlardan, bebek paketlerine kadar birçok kara delik vardı.
Gülünç olanlardan bir tanesi de Hazar Gölü kıyısındaki çocuk kampımıza çocuklar götürülmüş gibi gösterilmiş ama yandaş belediye personeli aileleri ile birlikte gidip kalmış, yemiş, içmişlerdi.
Biraz da sizi konuşalım mı? Hayat kurtaran bir hekim şimdi nelerle meşgul, günleri nasıl geçiyor?
Vekillik ve belediye eş başkanlığını da bir tür sosyal hekimlik gibi uygulamıştım zaten, şimdi de siyasetin sağlığı üzerine cezaevi ihtisası yapıyoruz. İyilik mahkumuyuz esasında, onun için daha çok da Demirtaş’ın zorlamaları ile sporumuzu yapıyoruz. Demirtaş’ın da benim de ortak bir davranışımız var. Aynı dönemde 4-5 kitap okuyoruz. Günlük basını takip ediyor, Demirtaş’ın zappinglerinde kaliteli filmler bulursak izliyoruz. Sağ olsun avukat arkadaşlar da bizi yalnız bırakmıyorlar, zaman zaman da vekillerimiz. Onlarla beraber dışarının, dünyanın havasını solumaya çalışıyoruz.
Sayın Demirtaş'la günleriniz nasıl geçiyor. Sohbetlerinizin ana konusu ne oluyor?
Demirtaş bir derya dersem az kalır, onun için okyanus diyelim. 12. Enstrümanına başladı (Klarnet) ama ben olmasaydım zor akort yapardı. Ülke siyasetinden dünyadaki gelişmelere, ekonomi-politikten yerel yönetimlere, tarihten ahlak-erdeme kadar her şey spektrumumuzda yer ediniyor. İnanın bizim burada 24 saat sizlerden daha hızlı geçiyor. Tempomuzu yüksek tutarak çıkışta yalpalamamak ve hızlıca adapte olmak gibi bir derdimiz var. Haksız mıyız?
Yazının tümünü okumak için tıklayınız
(Mİ)