16 Haziran'da açılan davadan üç kişi, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" fiilini düzenleyen Ceza Yasası' nın 216. maddesi uyarınca üç yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyorlar.
En son 2 Kasım'da görülen ve aralarında Tahir Elçi ve İbrahim Güçllü'nün de bulunduğu avukatların sanıkları temsil ettiği davada Asliye Ceza Mahkemesi görevsizlik kararı verdi.
Davaya Ömer Aybar, derginin Şubat 2006 tarihli 18. sayısında yayımlanan "Kürt Çocuklarından Birkaç Manzara" başlıklı yazısı gerekçe gösteriliyor.
Aybar: Kürt çocukları da devlet nazarında mahkum
Yazısında "Kürtlerin geçen yüzyıllık esaret dönemi boyunca en fazla karşılaştıkları politikanın, fiziki imha ve katliam olduğunu savunan Aybar, buna çocukların da dahil edildiğini ileri sürerek, şunu yazmıştı:
"Ülkemizin hangi karış toprağını elinize alıp konuştursanız, o toprak, şahit olduğu tüm mazlum çocuklarımızın feryatlarını, gözyaşlarını, acılarını, uğradıkları haksızlıkları dile getirecek ve tek tek size sayacaktır. Amed'den, Dersim'den, Zilan'dan, Kerkürk'ten Nahçıvan'a ve ta Agirî'ye kadar koca bir coğrafyada kainat bu mezalime şahittir."
İddianamede, "Babaları ve anneleri gibi Kürt çocukları da devlet nazarında mahkumdurlar. Bu sahipsizlik için dünyanın terörüne muhatap olmaktadırlar" ifadeleri de suç unsuru olarak gösterildi.
Bahtiyar'dan "Resmi ideolojiler" eleştirisi
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kovuşturmaya konu ettiği diğer bir yazı da Gülcan Bahtiyar'ın "Lozan Antlaşması" başlıklı yazısı oldu.
Yazısında Gülcan Bahtiyar, "Kürdistan, tamamen çağdışı ve kendi dönemlerinin en zalim yönetimleri arasında paylaştırıldı. Böylesine beşe bölünerek paylaşılan Kürdistan coğrafyasının sahipleri olan Kürtler, on yıllar boyu ve hala günümüzde de devam eden bu ülkeler paylarına düşen Kürdistan parçasını hemen kendi ülkelerinin "doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyi" olarak ilan ettiler. Ve o Kürdistan parçası üzerinde yaşayan Kürtlerin de kendilerinin birer kolu olduğunu resmi tarih anlayışı içinde dillendirdiler" diyor.
Bahtiyar, bunun sonucu olarak, "Türkiye'deki Kürtlerin aslında Türk kökenli olduğu, Suriye ve Irak'ta yaşayan Kürtlerin aslında Arap kökenli olduğu, İran'da yaşayan Kürtlerin aslında Fars kökenli olduğu, Ermenistan'da yaşayan Kürtlerin aslında Ermeni kökenli olduğu" gibi resmi anlayışlar ortaya çıktığını ifade ederek bunu "saçma sapan" olarak niteliyor. (EÖ)