* Fotoğraf: Güven Yılmaz - Ankara / AA
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Milletvekili Mithat Sancar, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 330 akademisyenin kamu görevinden ihraç edilmesine Meclis kürsüsünden tepki gösterdi.
Zamanında kendi öğrencisi ve meslektaşı olan AKP'li akademisyenlere seslenen Sancar, 28 Şubat dönemini hatırlatarak, bugün ihraç edilen bazı akademisyenlerin o dönem 28 Şubat mağdurlarının yanında duran demokrat insanlar olduklarına dikkat çekti ve söz konusu AKP vekillerinin isimlerini kürsüden okuyarak sordu: Tek bir itirazınız var mı?
Sancar, geçmiş yıllarda akademiden atılan Pertev Naili Boratav, Behice Boran, Niyazi Berkes ve Mediha Berkes gibi isimleri de anarak, bu kişilerin akademiden tasfiyesinin o dönem Türkiye'ye zarar verdiğini, ilerleyen yıllarda bu kişileri atanların rezil olduklarını, atılanların ise pırlanta gibi parlamaya devam ettiğini söyledi .
Sancar'ın Meclis'te yaptığı konuşma şöyle:
Dün gece bir KHK terörü daha yaşandı. Tam anlamıyla terör. Terör kelimesini her konuda rahatça ve her kesimi suçlamnak için kullanan bu hükümet nedense bu uygulamaların nedense tam da terör etkisi yarattığını görmüyor ya da kabul etmek istemiyor. Toplumun geniş bir kesimini sindirmek, korku salmak terörün en ilksel tanımıdır. Dün binlerce kamu görevlisi ihraç edildi. Biz üniversiteden ihraçlar üzerine araştırma önerisi verdik. Ben de konuşmamı esas olarak bu ihraçlarla sınırlayacağım. Kimler ihraç edildi? Bunların darbeyle nasıl bir ilişkisi olabilir? OHAL neden ilan edildi? 15 Temmuz'da o kanlı darbe girişiminin etkilerini ortadan kaldırmak için. Peki, OHAL bunun için ilan edildi, KHK çıkartma yetkisi de buradan geliyor. Bu akademisyenlerin 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgisi nedir? İbrahim Kaboğlu, benim hem hocam hem de uzun süre Diyarbakır'da birlikte çalıştığım meslektaşım. Darbe girişimiyle ne ilişkisi var? Öğrencisi ve meslektaşı olmaktan onur duyduğum bir insandır. Bu hükümet KHK'yle İbrahim Kaboğlu'nu bile atabiliyorsa, vermek istediği mesaj açıktır: Herkesi atabilirim ben. Yani sindirme amaçlı bir düzenleme, bir icraattır. Devam ediyorum... Ahmet Haşim Köse... siyasal Bilgiler Fakültesi'nden meslektaşım. 30 yıla yakın aynı kampüsü paylaştığım arkadaşlarım. Ne ilişkisi var arkadaşlar? Gerekçe ne? Bu insanlarla ilgili belgeleriniz, bilgileriniz, kanıtlarınız ne? Nasıl bu kadar keyfi davranabiliyorsunuz? Devam edelim. Gökçen Alpkaya... Kendi alanında en yetkin akademisyenlerimizden biri. Yıllardır pek çok alanda birlikte çalıştığım arkadaşım. Ne ilişkisi var darbe girişimiyle? Başka terör örgütleri diyeceksiniz. Ya tek kanıt, makul şüphe sunamazsınız. Devam ediyorum. Murat Sevinç... Benim sevgili dostum ve Tükiye'de anayasa hukuku konusunda en yetkin isimlerden biri. Tam da İbrahim Kaboğlu'yla birlikte anayasa süreciyle ilgili değerli yazılar yazmaktayken ihraç edildi. Öğrencilerim var. Benimle doktoralarını yapan, yıllarca benimle birlikte çalışan arkadaşlarım, öğrencilerim, sonra meslektaşlarım... Kıvılcım Turanlı, Uğur Kara, Kasım Akbaş, Nisan Kuyucu, İnci Solak... Hepsi tertemiz bir emekle çalıştılar. Alınlarının akıyla ve gerçekten büyük bir emekle bu mesleği şevkle aşkla yürüten çocuklar bunlar. Yıllarca saatlerimizi, günlerimizi doktora tezleriyle master tezleriyle çalışmalara ayırdık. Bunlara nasıl kıyabiliyorsunuz ya? Devam ediyorum... Çok değerli dostum Cem Kaptanoğlu. Türkiye'de psikanaliz konusunda belki de en müstesna isimlerden biri. Ya nedir kanıtınız? İddianız ne? Yüksel Taşkın... AKP'yi bile en objektif araştıran, Türkiye'de İslamcı hareket konusunda her çevrenin, İslamcıların da, saygıyla, itibarla okudukları bir akademisyen. Niye atarsınız? Şimdi sorulacak sorular çok fazla, süre çok az. Bu ülkede çeşitli dönemlerde akademisyen tasfiyesi yapıldı üniversitelerde. 1947'de, 1956'da, 1960'ta, 1970'te, 1980'de, 1990'larda her darbeden sonra, darbenin olmadığı zamanlarda insnalar atıldı. Bugün kimler itibarla, saygıyla anılıyor? O gün tasfiyeye uğrayanlar. Kimler itibarsız? Onları atanlar. 28 Şubat'ı çok konuştuk ama yine söyleyeceğim. Bugün burada 28 Şubat'ta haksızlığa uğramış, mağdur edilmiş milletvekilleri var. Nerede Beşir Atalay? Bir tek sözünüz yok mu Beşir Hoca? Siz atıldığınızda bütün bu demokratlar arkanızda durdu, itiraz etti. Başlarında ben vardım. Niye bir sözünüz yok? Ahmet Gündoğdu, neredesin? Şu "Bir daha asla" raporunu hazırladınız. "Bir daha asla" sizin için miydi, herkes için miydi? "Bir daha asla" neydi? 28 Şubat tasfiyelerini yazıyorsunuz. Kaç akademisyen atıldı? 139. (AKP sıralarından "Hocam terörden kovuldular, terörden" sesleri yükseliyor) Nasıl teröre destek verdi diyebiliyorsunuz? Tek bir kanıtınız mı var? O zaman da size mürteci dediler. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkacak dediler. Bakıyorum Talip orada. Talip Küçükcan. Kendisi 28 Şubat anılarını biraz da dramatik şekilde anlatmayı seviyor. Haklı da... Çünkü haksızlığa uğradı. Bugün bir sözün yok mu Talip? Fatma Benli... İnsan Hakları Komisyonu Başkan Vekili. Birlikte insan hakları mücadelesi yürüttük. İnsan hakları sadece size yaradığı zaman mı insan hakları olarak kabul edilir? Siz mağdur olduğunuzda insan hakları var ama sizin sevmedikleriniz, size muhalif olanlar haksızlığa uğradığında yok; onlara insan hakları işlemez, onlar terörist. Ya, size de "terörist" dediler, daha beterini yaptılar. O zaman yapılan haksızlıklara itiraz etti vicdanlı, dürüst, demokrat insanlar. Bu insanların bir kısmı bugün üniversiteden uzaklaştırıldı. Naci Hoca o dönem üniversitedeydi, gayet iyi biliyor. Ya, bu insanlarla ilgili bir sözünüz yok mu?" Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nden atılan hocalarımızın adlarını okuyayım. Sonra kim itibarlı kim itibarsız bakalım. Pertev Naili Boratav. Türkiye'de folklor konusunda dünya çapında, hatta dünyanın en büyük alimlerinden biri. O zaman atıldı. Neden? Görüşleri yüzünden. Peki kim kaybetti? O dönem Türkiye kaybetti. Onu atanlar rezil oldular. Ama Pertev Naili Boratav bir pırlanta gibi varlığını sürdürdü. Behice Boran. Evet, fikri vardı. Daha sonra TİP'in lideri de oldu. Eee... onu atanlar fikirlerinden dolayı attılar. Türkiye'de pek çok alanda değerli eserler veren, bugün de eserlere kaynak olan Niyazi Berkes, eşi değerli akademisyen Mediha Berkes... Onlar da atılmıştı. Bunlarla ilgili söyleyecek tek sözünüz yoktur. Bakın arkadaşlar, bu yapılanın adı açıktır. Bu bir terördür. Açık ve net terördür. Sindirme eylemidir. Terörle mücadele adı altında toplumu bölen, toplumun yarısını düşman ilan eden anlayış kendi önünde itiraz eden kimseyi bırakmak istemiyor. Bütün muhalifleri tasfiye etmeyi aklına koymuş görünüyor. Bunu yapanlar bugüne kadar başarı sağladılar mı? 28 Şubat 1000 yıl sürmeyecek miydi? Bugün 28 Şubat'ı savunabilen var mı? Ama 28 Şubat hikayeleriyle bugün efsaneler yaratmaya çalışanların da bir vicdan borcu yok mu? Haksızlığa eşit olarak karşı çıkmadıkça yapılan sadece kendi hakkına sahip çıkmaksa bu ikiyüzlülüktür. Yapılan emek ve gelecek haramiliğidir. Bu insanların emekleri çalınıyor. Bu ülkenin geleceği çalınıyor. Yapılan, barış bildirisi bahane edilerek insanların tasfiyesiyse güvercin kasaplığıdır. Buradan meslektaşı olmaktan onur duyduğum bütün bu meslektaşlarıma, öğrencim olmalarından gurur duyduğum bütün arkadaşlara sesleniyorum: Asla boyun eğmeyin. Bu harami saltanatı bitecek. Hiçbir harami saltanatı, hiçbir adaletsiz düzen kendine biçtiği ömrün yüzde birini bile yaşamamıştır. İsterdim ki, bunu çok değil, 20 yıl önce yaşayan AKP sıralarında yaşayanlar bizden önce söylesinler. Çıksınlar itiraz etsinler, kabul etmeyiz desinler. Başörtüsü serbest olsun diye imza atan o demokrat insanlar başörtüsünü savundukları için değil, bunun bir hak olduğunu kabul ettikleri için imzaladılar. Sizler tarih huzurunda tek itiraz söyleyin. Kimse boyun eğmesin. Bu saltanat bitecek. |
Sancar'ın sözettiği 28 Şubat mağdurları hakkında
Beşir Atalay
Beşir Atalay, 1947’de Kırıkkale’nin Keskin doğumlu.1965’de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. 1972 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi, İşletme Fakültesi'nde Sosyoloji Bilim Dalı Asistanı olarak göreve başladı. 1976’da doktora çalışmalarını tamamladı. ABD’de Michigan Üniversitesi’nde görev yaptı. Türkiye’ye döndükten sonra 1992’ye kadar, Başbakanlık, Devlet Planlama Teşkilatı ve Sosyal Planlama Daire Başkanlığı’nda çalıştı.
1992’de yeniden akademi hayatına döndü ve Marmara Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaya başladı. Aynı yıl Kırıkkale Üniversitesi’nde kurucu rektör oldu. Görevini beş yıl sürdürdü. 1997’de 28 Şubat sürecinde YÖK Başkanı Kemal Gürüz tarafından görevinden alındı.
2002 Genel Seçimleri'nde AKP'den Ankara Milletvekili seçildi, 58. ve 59. hükümetlerde devlet bakanlığı yaptı. 2007 Genel Seçimleri'nde yeniden Ankara milletvekili seçilen Beşir Atalay, İçişleri Bakanlığı görevine atandı. Barış Süreci’nin koordinatörüydü. Haziran 2011 yılı genel seçimlerinde AK Parti'den Kırıkkale Milletvekili seçildi. 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinde Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı.
Talip Küçükcan
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 25. ve 26. Dönem Adana Milletvekili. AKP Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türkiye Delegasyonu Başkanı. Kadirli İmam Hatip Lisesi ve Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunudur. Londra Üniversitesi'ne bağlı School of Oriental and African Studies'de Yüksek Lisans, Warwick Üniversitesi Center for Research in Ethnic Relations'da Doktora yaptı ve aynı üniversitede doktora sonrası araştırmalar yürüttü. T.D.V. İslam Araştırmaları Merkezi'nde çalıştı. Milletvekili seçilmeden önce Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi ve Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyeliği yaptı.
Küçükcan’ın 28 Şubat dönemindeki mağduriyeti akademiden ihraç edilmesi değil, alınmaması şeklindeydi. Küçükcan o dönemde yaptığı bir iş görüşmesini aktararak mağdur olduğunu açıklamıştı. O konuşma şöyle:
Rektör: "Biraz kendinden bahseder misin?"
Ben: "Londra ve Warwick Üniversitesinde lisans üstü çalışmalar yaptım"
Rektör: "Onları boş ver. Türkiye’de nereden mezunsun?"
Ben: "Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’den mezunum."
(Bunu duyana kadar yayınlarımı dikkatlice inceleyen rektör ilk kez başını kaldırıp yüzüme baktı)
Rektör: "Sakın İmam Hatip Lisesi mezunuyum deme."
Ben: "Evet İmam Hatip Lisesi mezunuyum."
Bunun üzerine rektör özgeçmiş ve yayın dosyasını katladı, masanın üzerinde bana doğru itti ve aynen ‘Talip bey yapabileceğimiz bir şey yok, gidebilirsiniz’ dedi”
Fatma Benli
25 dönem AKP İstanbul 2. Bölge milletvekili.
İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Marmara Üniversitesinde başörtüsü yasağı nedeni ile yarıda bıraktığı Özel hukuk alanındaki yüksek lisans eğitimini 2015 yılında tamamladı.
İstanbul Milletvekili Benli Anadolu Ajansı’nın 28 Şubat’ın yıldönümü dolayısıyla 2016’da hazırladığı dosya için söyleşi vermişti. Bu şöyleşide şöyle diyordu: "28 Şubat'ta çok mağdur olduk ama insanlar bununla hayata devam ettiler. Tamam, belki avukat olarak duruşmalara giremedim ama Birleşmiş Milletler'e gitme imkanım oldu. Bir yasakla mücadele etmek bizi başka alanlarda çalışmaya yönlendirdi". (EKN/HK)