* Atatürk Orman Çiftliği, Fotoğraf: Flickr
TMMOB’a bağlı Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Danıştay'ın Ayasofya gerekçesini emsal göstererek Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) alanlarının en geniş sınırlarının, Atatürk'ün şartlı bağışı ve vasiyetine uygun hale getirilmesi talebiyle Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’nde dava açtı.
Mimarların AOÇ’nin aslına uygun şekilde rücu edilmesi için daha önce Tarım Orman Bakanlığı’na yaptığı başvuru 18 Ağustos’ta reddedilmiş, Bakanlık ret yazısında “bağışlama iradesine, mevzuata aykırılık teşkil eden bir kullanımın söz konusu olmadığını” ifade etmişti. Açılan davada bu kararın iptali de talep edildi.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, konuya ilişkin açıklamasında “Bu dava hepimizin davasıdır, bu davaya sahip çıkmak, Cumhuriyet değerleriyle hesaplaşmanın zirve mekanı Atatürk Orman Çiftliği’ne ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmaktır” dedi.
“150 davamız var”
Karakuş-Candan’ın açıklamaları şöyle:
“Cumhuriyetin kurucu değerlerinin simgesel mekanı Atatürk Orman Çiftliği’nin toprakları hukuksuzca yıllardır parçalandı bölündü, yapılaşmaya açıldı, yok edildi. AOÇ alanları için açılmış 150 davamız artarak devam ediyor. Bu tahribatın ne kadar büyük olduğunu da gösteriyor.
“Atatürk'ün şartlı bağışı ve vasiyetine aykırı şekilde inşa edilen, Kaçak Saray, Ankapark, ABD büyükelçiliği başta olmak üzere hukuk dışı bu uygulamalar suç teşkil etmektedir. AOÇ toprak bütünlüğünün neredeyse yüzde 50’sini kaybetmiş durumdadır.
“Adaletin yerini bulması için…”
“Bu dava Türkiye’nin kurucu iradesinin kişisel mal varlığının nasıl kullanılacağına dair teminatının gereğinin yerine getirilmesi ve adaletin yerini bulması için açılmıştır.
“Atatürk Orman Çiftliği alanları ile ilgili elinde belge, bilgi, fotoğraf, video olan herkesi Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile paylaşmaya davet ediyoruz. Elimizdeki tüm bilgileri AOÇ alanlarının en geniş sınırlarını belirten günce haritalarını aocmucadelesi.org adresinde paylaşıyoruz.”
Atatürk Orman Çiftliğinde ne oldu?
Çiftlik Atatürk tarafından satın alınan 20 bin dekar arazi üstünde 1925’te kurulmaya başlandı. Bozkırda ağaç yetiştirmek yerli ve yabancı uzmanlarca çılgınlık olarak nitelendirilse de birkaç yılın ardından çabalar sonuç vermeye başladı. 1937’ye kadar çevre arazilerin de satın alınmasıyla Çiftlik 52 bin dekarlık bir alana ulaştı.
Atatürk ölümünden bir yıl önce 1937’de yazdığı vasiyet mektubu ile Çiftliği üstündeki bütün zirai işletmeler, taşınır ve taşınmazlarla birlikte Hazine’ye bağışlayarak emanet etti.
Çiftlik 1950’lere kadar toprak bütünlüğünü nispeten korumayı başardı. Bunda arazilerin devri için kanun çıkartılması zorunluluğu da etkili oldu. Ancak Mimarlar Odası verilerine göre 1950-1983 yılları arasında çıkarılan kanunlarla Çiftlik arazisinin genelde merkezden uzak kısımları çeşitli resmi kuruluşlara devredilir ya da satılır ve yüzölçümü 30 bin dekara kadar indi. Kanunlarla kamu kurumlarına devredilen arazilerin bir kısmı daha sonra yapılan özelleştirmeler ile özel mülkiyete de geçti.
2006’ya kadar AOÇ’yi göreceli olarak koruyan husus, sit alanı olarak ilan edilmesi kararları oldu. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 1992’de Çiftliği "doğal ve tarihi sit alanı" ilan etti. 1998’de ise birinci derece sit alanı olarak belirledi.
Doğal sit alanlarını yasalar "kamu yararı açısından mutlaka korunması gerekli olan" alanlar olarak tanımlayarak, bazı zorunlu altyapı hizmetleri dışında bitki örtüsü, topografya, siluet etkisini bozabilecek, tahribata yönelik eylemlerde bulunulmasını yasakladı.
Kurulun bu kararları kayıpların önüne geçilmesinde bir derece etkili oldu ancak sit alanları içinde ruhsatsız ve kaçak yapılaşmalar açılan davalara rağmen yine de devam etti.
Çiftlikle ilgili her türlü imar planını yapma yetkisinin 2006’da Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne verilmesi ise yeni bir tahribat sürecinin başlangıcı oldu. Belediyenin AOÇ’nin tarihi çekirdek olarak da adlandırılan alanlarını "hızlandırılmış trafiğe" dahil ederek 40 metre gibi geniş profile sahip otoyolları geçirmesi, yol kenarında yapılaşmaları ve Çiftliğin halktan kopmasını beraberinde getirdi.
2011’de AOÇ’deki bazı bölümlerin sit alan statüleri kaldırılarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yapımının temelleri atıldı.
Hemen ardından ise Çiftlik içindeki hayvanat bahçesi kapatılarak Ankara’nın eski Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in tartışmalı projesi olan Ankapark’ın inşasına başlandı.
Çiftlik’teki toprak kaybı son olarak da 555 bin metrekarelik bir alanının Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın eskiden sahibi olduğu Medipol grubunu kuran TEBA vakfına kiralandı.
Danıştay’ın Ayasofya kararıSürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Cumhurbaşkanlığı'na karşı Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle Danıştay’a dava açmıştı. Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Böylece Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesinin önünü açmış oldu. TIKLAYIN - Danıştay’ın Ayasofya kararının tam metni Danıştay kararında Ayasofya'nın Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı'nın mülkiyetinde olduğu, "cami olarak kullanılması için toplumun hizmetine sunulduğu" ve "tapu belgesinde de cami vasfı ile tescilli bulunduğu" belirtti. Kararda "Vakıf senedinde sürekli olarak tahsis edildiği cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, bu hususlar dikkate alınmaksızın Ayasofya'nın cami olarak kullanımının sonlandırılarak müzeye çevrilmesi yönünde tesis edilen dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında hukuka uygunluk görülmemiştir" denildi. |
(TP)