Davos zirvesi öncesindeki protestolardan. (Foto: Dursun Aydemir / AA)
Yurtsever Milyonerler Birleşik Krallık platformunun kurucu üyelerinden Phil White'ın The Guardian gazetesi için kaleme aldığı "Ben bir milyonerim - İşte benden daha fazla vergi alınsın diye yalvarmak için Davos'ta olma sebebim" başlıklı yazısının Türkçe çevirisini paylaşıyoruz.
***
Büyüyen eşitsizliğin toplumları nasıl paramparça ettiğini gördüm. Şimdi dünyanın en zenginlerini adil paylarını ödemeye çağırıyorum.
Yurtsever Milyonerler Birleşik Krallık (Patriotic Millionaires UK) platformunun bir mensubu olarak benim ve benim gibi insanların servetlerinden alınan vergileri arttırsın diye hükümete talep üstüne talepte bulunmak için çok zaman harcayan, zengin olduğunu itiraf etmiş bir zenginim.
Bu hafta bu mesaj beni Davos'a, Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) her yıl büyük ekonomik endişeleri ele almak için toplandığı yere getirdi.
Zirvenin mevcut teması olan "parçalanmış bir dünyada işbirliği" kulağa harika geliyor. O zaman neden buna karşı bir protestoya katılma gereği duydum?
Bu sorunun cevabı benim ve diğerlerinin bu "parçalanmanın" temelinde neyin yattığını düşündüğümüz ile ilgili: Davos elitinin ihmal edegeldiği, endişe verici servet aşırılıkçılığı.
Derinleşen ekonomik ve siyasi bölünmeler
Ben, WEF'e katılan dünya liderlerine gönderilen açık bir mektuba imza atan dünyanın dört bir yanından 200'ün üzerinde milyonerden biriyim.
Mektupta da dediğimiz gibi, aşırılıkların dünyasında yaşıyoruz. Tüm dünyada ekonomik ve siyasi bölünmelerin derinleştiğini görüyoruz. Siyasi liderliğe olan güven düşük çünkü çok fazla insan ısınma ve yemek giderleriyle mücadele ederken kimse bir şey yapıyormuş gibi görünmüyor.
Bu bölünme son dönemde daha da kötüleşti. Pandemi yılları boyunca çoğu insan düşen gelirleri ve kapanma ile mücadele ederken daha fazla milyoner ortaya çıktı. Bugün dünyada aşırı servet ve aşırı yoksulluğun aynı anda arttığına şahitlik ediyoruz.
Birleşik Krallık'ta kilit öneme sahip işçiler sokaklarda alkışlanarak (ve artan sayıda gıda bankası ile) ödüllendirildi; bu esnada ultra zenginler servetlerinin arttığını gördü çünkü kiralar ve kredi faizleri yoluyla elde edilen ödemelerin de etkisiyle varlık fiyatları artıyordu.
Toplumda daha önce hiç olmadığı kadar çok çatlak ortaya çıktı. "Daha iyisini inşa etmekten" söz ettik ama gördüğümüz "her zaman olana" dönüştü.
Eşitsizliğe dikkat çekmek için buradayım
Beni Davos'a getiren de bu: Aşırı servet eşitsizliğinin toplumda bölünmelere yol açtığının ve benim gibi varlıklı insanların ayağa kalkıp bunun böyle olduğunu söylemesine ihtiyaç olduğunun ayırdına vardım.
Bu yüzden protesto yürüyüşüne katıldım ve Davos'taki Postane meydanında (Postplatz) "Zenginleri vergilendirin" yazılı bir pankart taşıdım: Servet eşitsizliğine, toplumdaki etkilerine ve aşikar olan çözüm yoluna (yani, zenginleri vergilendirmeye) dikkat çekmeye yardımcı olmak için.
Peki neden diğerleri, yani milyonerler ve daha az şanslı olanlar zenginlerden vergi alarak aşırı eşitsizliği azaltmayı talep etmiyor? Cevap, karmaşık.
Servetlerinin çoğu zaman başka birinin pahasına olduğunu fark etmeyen başka servet sahipleri ile konuşmuşluğum var kesinlikle. Bu, aşırı servete getirilen herhangi bir eleştirinin "kıskançlık siyaseti" olduğu düşüncesini besliyor. Oysa burada söz konusu olan çok daha basit: Küçük bir grubun sürekli artan serveti daha geniş toplumun gıda ve kıyafet alamaması demek.
Kamu altyapısına yatırım gerek
Birleşik Krallık'ta aynı zamanda çok sık duyduğumuz yanlış bir kanı var: 'Zenginlik, ev sahipliği ile ilgilidir ve artan vergiler insanların aile evlerini satmaları gerekeceği anlamına gelebilir.' Şunu tekrar tekrar söylüyorum: Toplumun en zengin yüzde 1'inin (4 milyon pound'dan fazla serveti olanların) "aşırı zenginliğinden" bahsediyorum ve bu, kritik öneme sahip bir nokta.
İnsanları çocuklarına hayatta iyi bir platform sunmaktan alıkoymaya çalışmıyoruz kesinlikle - Sadece herkesin bu avantajının olmasını tercih ederiz.
Günün sonunda, bu, kişisel değerlerimiz ve ne tür bir toplumda yaşamak istediğimiz ile ilgili. İnsanlar gıda bankalarına ya da şu yeni çıkan ısı bankalarına gitmek zorunda kalırken büyük evimde kendi kendime ya da diğer milyonerlerle televizyon izlemek istemiyorum.
Çocuklarımızın özgür bir biçimde kaynaşmasını, aynı mükemmel okul ve hastaneleri paylaşmasını, aynı düzgün yollardan gitmesini ve aynı mükemmel polis gücüne güvenmesini istiyorum. Tüm bunlar ise güçlü bir vergi sisteminin karşılayacağı şeyler.
İleriye bakarak çoğu zaman seçim döngüsünün girdabında unutulan gelecek nesillere uygun bir dünya inşa etmeliyiz. Bu ise sosyal sermayeye ve - evet - kamu altyapısına yatırım yapmak demek.
Bunların ikisi de hükümetin işi, ultra zenginlerin değil. Servetimden alınacak birkaç yüzde puanlık bir vergi yükü, gurur duyabileceğimiz ve çocuklarımızın bize minnettar kalacağı bir toplum için ödenecek küçük bir bedel.
Kampanya yürütmeye devam edeceğim; sesimi ve servetimi kullanacağım: Bunu gezegenden ya da insanlardan faydalanıp daha da çok zenginlik yaratmak için değil, umarım herhangi bir toplumun kalbindeki sosyal dokuyu geliştirmek için yapacağım. (PW/SD)