Milli Güvenlik Siyaset Belgesi
Son Milli Güvenlik Kurulu'nda kabul edilen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) ile Türkiye'nin birinci öncelikli tehdit unsuru olarak irtica ve bölücülük eşdeğer kabul edildi. Dış tehdit unsuru olarak birinci öncelik Yunanistan ve Suriye'ye verilirken, siyasal İslam'a da dikkat çekildi. ''Kamusal alana kaymamak üzere mahalli ve kültürel özelliklerin geliştirilmesi'' gerektiğine işaret edilen MGSB'de devletin yeniden yapılanması gerektiği vurgulandı. İlk kez ''ülkücü mafya'' da tehdit unsurları arasında sayıldı.
Bakanlar Kurulu'nda bugün görüşülecek ve ''Gizli Kararname'' halini alacak MGSB, iki kitapçık ve 10 ekten oluşuyor. Bakanlar Kurulu'nun bugünkü toplantısında sadece iki kitapçık dağıtılacak ve bunların kararname haline çevrilmesi sağlanacak.
Devletin, bundan böyle uygulayacağı politikasını belirleyecek olan MGSB, kararname halini aldıktan sonra, ''bundan böyle hiçbir yasa, genelge, yönetmelik buna aykırılık'' taşıyamayacak. Kamu kuruluşları MGSB ile belirlenen çerçeve dışında hareket edemeyecek.
Getirilen Yenilikler
Devletin gizli Anayasası olarak kabul edilen MGSB ile Türkiye'nin zaafiyetleri, hassasiyetleri ve güç dengeleri masaya yatırıldı. MGSB'nin hazırlığına ilk olarak Refahyol Hükümeti döneminde başlandı. Bu dönemde Genelkurmay, Emniyet Genel Müdürlüğü ile birlikte Refahyol'un bakanlarına, ''Tehdit önceliklerinizi bildirin'' isteminde bulundu ve gelen yanıtlar değerlendirildi.
Refahyol Hükümeti yıkıldıktan sonra, Anasol-D Hükümeti'nin iç ve dış güvenlikle ilgili önemli bulunan bakanlıklarına aynı sorular yeniden yöneltildi. Hatta bazı bakanlarla özel toplantılar yapıldı. Bunun sonucunda hazırlanan ve MGK'da ittifakla kabul edilen bazı düzenlemeler ve yenilikler şöyle:
Bölücü ve irticai faaliyetler, eşit ve birinci derecede önceliklidir.
Siyasal İslam, Türkiye için tehdit unsuru olmaya devam etmektedir.
Türk milliyetçiliği bazı kesimlerce ırkçılığa dönüştürülmek istenmektedir. Ülkücü mafya bundan yararlanmak istemektedir. Bu da bir tehdit unsuru oluşturmaktadır.
Aşırı sol yine tehdit unsuru olmaya devam etmektedir. Ancak bir yumuşama içinde olduğu görülmektedir.
Türk cumhuriyetleriyle ilişkiler daha da güçlendirilmeli ve bu ülkelerin yönetimlerinin gücünün korunmasına destek olunmalıdır.
Yunanistan'la ilişkilerde tehdit algılanmasına dikkat edilmelidir. Türkiye'nin bir tercihi olmamasına karşın, Yunanistan ile bir çatışmanın çıkabileceği gözden kaçırılmamalıdır.
Yunanistan ile çıkabilecek bir çatışma halinde, Suriye de Türkiye ile çatışmaya girebilir.
Türkiye'nin komşusu olan ülkelerle ilgili önceki değerlendirmeler aynen korunmalıdır.
Kamusal alana kaymamak koşuluyla mahalli ve kültürel özelliklerin geliştirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.
Adalet ve devletin yönetim sistemindeki eksiklik ve aksaklıklar acilen giderilmelidir.
Türkiye'nin Batı'ya dönük yüzünde hiçbir değişikliğe gidilmemelidir.
Türkiye'nin AB'ye tam üyelik konusundaki hedefi korunmalıdır. Ancak bazı Avrupa ülkelerinin bu konudaki olumsuz tutumları gözardı edilmemelidir.
(Bu maddeyi devletin hassasiyet yarattan çok gizli bir kararı olması dolayısıyla yazamıyoruz)
Türkiye'nin dünya ile bütünleşmesine yönelik, özelleştirme de dahil ekonomik çabalar artırılmalıdır.