Haberin İngilizcesi için tıklayın
Artvin Hopa'da dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011'deki mitingi öncesi düzenlenen eylemde polisin sıktığı biber gazı sonucu yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun ölümü ile ilgili davada önemli bir gelişme yaşandı.
Trabzon 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararı sonrası sanık polislerin dosyanın ağır cezaya gitmesine yaptığı itiraz reddedildi.
Metin Lokumcu davası bundan sonra Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
"Nihayet talep ettiğimiz noktaya geldik"
"Metin Lokumcu Davası" Twitter hesabı kararı duyurduğu paylaşımda şöyle dedi:
"13 polisin yargılandığı davamızın Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine karşı yapılan itirazlar reddedildi. 10 yıl 3 ay 21 gün sonra nihayet talep ettiğimiz ve olması gereken noktaya geldik. Davamız artık Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Yeni duruşma günü verildiğinde yine hep birlikte Trabzon'da olacağız. Metin hocanın iradesiyle adalet mücadelemize devam edeceğiz."
13 polisin yargılandığı davamızın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine karşı yapılan itirazlar reddedildi. 10 yıl 3 ay 21 gün sonra nihayet talep ettiğimiz ve olması gereken noktaya geldik. Davamız artık Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. #MetinLokumcuİçinAdalet pic.twitter.com/8Zoz7CsW7u
— Metin Lokumcu Davası (@MetinLokumcuDv) September 21, 2021
"Bu dava yetki alanımı aşıyor"
Metin Lokumcu'nun ölümü ile ilgili "taksirle ölüme neden olma" suçlamasıyla 13 polisin yargılandığı davanın 28 Haziran'da görülen ikinci duruşmasında mahkeme heyeti, "kanıtlar göz önünde bulundurulduğunda bu dava yetki alanımı aşıyor" diyerek görevsizlik kararı vermişti. Lokumcu ailesinin avukatları yargılamanın başından bu yana dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesi talebinde bulunuyorlardı.
TIKLAYIN - 10 soru/10 yanıt: Metin Lokumcu için adalet
"Dosyanın ağır cezaya gönderilmesi bir kapı aralıyor"
Lokumcu ailesinin avukatı Meriç Eyüboğlu bianet'e mahkemenin görevsizlik kararı vermesi sonrası yaptığı açıklamada ağır cezaya gönderilmesini buruk bir sevinç olarak niteleyerek şöyle demişti:
"Yargılama pratiği ve davanın geçmişi bize çok umut vermiyor. Ama dosyanın ağır cezaya gönderilmesi bir kapı aralıyor. Polislerin bazılarının avukatları dosyanın ağır cezaya gitmesine itiraz etti. Bu bizim beklediğimiz bir şeydi. Ağır ceza mahkemesi kendisinin görevli olup olmadığına karar verecek ve bir duruşma günü verecek. Araya adli tatil girecek. Eğer kendisinin yetkisiz olduğunu düşünürse iki mahkemede görülmeyecek ve dosya Yargıtay'a gidecek. Bizim istediğimiz Ağır Ceza'da görülmesi."
"Bizim adalet arayışımız hep devam edecek"
Metin Lokumcu'nun oğlu Ulaş Lokumcu da, bianet'e davanın seyri ve geleceği hakkında şunları söylemişti:
"Bizim adalet arayışımız hep devam edecek. Biz bu dava ne kadar duyulursa o kadar adil bir yargılama olacağına inanıyoruz. Biz her zaman herkesten destek bekledik. Metin Hoca'yı herkes seviyordu. Savaş alanında barış elçisi gibiydi. Biz adaleti sağlamaya çalışacağız. Burada alacağımız bir sonuç biber gazının silah olduğunu ıspatlayabilir."
31 Mayıs 2011'de Hopa'da ne oldu?Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti. Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti. Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çay tarımında yaşanan sorunlar üzerine Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istediler. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler. Metin Lokumcu da, Hopa meydanında, tüm şehri gazla boğmak isteyenlere karşı oradaydı. Korkmadan, yılmadan, cesurca yürüdü üstlerine, "Yeter be" dedi "Yeter, bunalttınız beni". Sonra ellerini arkasına götürdü, kendisini çocukları için feda edercesine haykırdı: Hayde alın beni, alın da kurtarın memleketi! Lokumcu; Başbakanı'nın korumaları ve polislerin yoğun kimyasal gazlı saldırısına fazla dayanamadı, ikinci kimyasal gaz bombardımanından sonra meydanda bekleyen ambulansa doğru götürülürken, ambulansın altına yeniden gaz fişeği atıldı. İyice ağırlaştı, Hopa Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Tüm Hopa'nın gaz altına kalmasının, bu gaz kapsülleri nedeniyle bir lokantanın çatısının yanmasının, hedef gözeterek atılan gaz fişekleriyle kafasından, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralananların haberleri kulaktan kulağa yayıldıkça protesto için daha çok kişi sokaklara çıktı. Metin Lokumcu'nun ölüm haberi bardağı taşıran son damla oldu. Ağır polis şiddeti nedeniyle çok sayıda Hopalı yaralandı, hastane önünde bekleyenler de bu şiddete maruz kaldı. Hopa'da ismi konmamış sıkıyönetim ilan edildi; siyasi partiler, dernekler, oteller, kahvehaneler basıldı. O gece yapılan nokta operasyonlar ile 60 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Telefon hatları ve internet bağlantıları kesildi. Hopa kent merkezine giriş-çıkış yasaklandı... Metin Lokumcu'nun ölüm haberi üzerine Hopa'da başlayan protestolar hızla yayıldı. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok kentte Metin Lokumcu'nun polis şiddetiyle öldürülmesi protesto edildi. Türkiye'nin her yerinde 100'lerce insan gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı. Hopa'da gözaltına alınanlar, ailelerine ve avukatlarına haber verilmeksizin bir gece yarısı Erzurum'a kaçırıldı. Uzun ve zorlu gözaltı sürecinin sonunda tutuklanan 17 kişi, Erzurum Yüksek Güvenlikli Cezaevine götürüldü. 7 ayı aşkın süre hapishanede kaldı. |
(KÖ)