Gazetecilere Özgürlük Platformu'nün (GÖP) hapisteki gazeteciler için başlattığı "Tanıklık Günleri" nin 17. gününde hapis gazeteciler DİHA'dan Abdullah Çetin, Oktay Candemir; Azadiya Welat'tan Aziz Tekin, Hamit Dilbahar; Kanal Biz'den Tuncay Özkan ve Baran Dergisi'nden Şükrü Sak için Çağlayan'daki İstanbul Asliyesi önünde tanıklık yapıldı.
Tanıklar konuşmalarını yapmadan önce Etkin Haber Ajansı'na (ETHA) dün yapılan baskının ardından ETHA editörleri konuşma yaptı.
ETHA editörü Sıtkı Güngör "Bütün bu eylem süreci içerisinde baskılar, gözaltılar devam etti. Biz onların siyasi polis olduğunu biliyoruz. Susmadık, susmayacağız. Bundan sonra da mücadeleler devam edecek" dedi.
Diğer bir ETHA editörü Arzu Demir "Görüntü ve fotoğraf arşivlerimize el koyuldu. Polis ajansımıza delil üretmek amacıyla gelmişti. Bizi rehin tuttular saatlerce. Kitaplara el koyuldu. Doğalgazı kaçak kullandığımızı bile düşünüyorlardı. Gerçekleri halka ulaştırmak temel hedefimiz. Hak ihlallerini yazmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Açılış konuşmasını OdaTV Davası'ndan15 ay tutuklu kaldıktan sonra bir süre önce tahliye edilen Müyesser Yıldız şöyle dedi: "Basının özgür olmadığı bir ülkede gerçekte hiç kimse özgür değildir."
DİHA'dan Abdullah Çetin için kardeşi Lokman Çetin tanıklık yaparken hapisteki tüm gazetecilerin en kısa zamanda aramızda olmasını dilediğini belirtti.
"Gazeteciliğimizi ispat etmemizi istiyorlar"
DİHA' dan Özlem Ağuş için çalışma arkadaşı İbrahim Arslan tanıklık etti. "Özlem'e sansür var. Cezaevi, mektuplarına el koyuyor. Onlar içeride de yazmaya devam edecek" dedi.
Tuncay Özkan için tanıklık yapan Özkan'ın kızı Nazlı Can şunları söyledi: "Kara bir döneme tanıklık ediyoruz. Herkesin sindirilmeye çalışıldığı bir devirdeyiz. Babam içeride tutulduğu 1375 günde 6 kitap yazdı. Elle yazdığı 6 kitaba tanıklık ediyorum. Meslek aşkına, yapılan zulme, onun direncine tanıklık ediyorum. Bu direnç herkes özgür olana, içeri atılan herkes çıkana kadar devam edecek."
Baran Dergisi yazarı gazeteci Şükrü Sak için tanıklık yapan Fazıl Duygun, Sak'ın "Gazeteciliğimizi ispat etmemizi istiyorlar" diye başlayan mektubunu okudu.
"Tanıklık Günleri" 28 Haziran' da sona erecek. Gazetecilere Özgürlük Platformu(GÖP) 29 Haziran Cuma günü saat 19:0da Tünel'den Taksim Meydanı'na "Zindanlar Boşalsın, Gazetecilere Özgürlük" yürüyüşü yapacak.
Hapisteki gazeteciler kim, suçları ne?
ABDULLAH ÇETİN (DİHA):
DİHA Siirt Kurtalan muhabiri Abdullah Çetin, 16 Aralık 2011'de tutuklandı. Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde tutuklu. İddianamede, haber amaçlı telefon görüşmeleri "suç delili" olarak gösteriliyor. Basın mensubu olarak izlediği eylem ve etkinliklere eylemci ve organizatör olarak katıldığı iddia ediliyor. Avukatı Serdar Çelebi, mahkemede yaptığı savunmasında şöyle diyor: "Müvekkilim basın mensubudur. Miting ve basın açıklamalarına katıldığı yönünde suçlamalar yapılmıştır. Müvekkilimin görüntülerinde elinde kamera ve fotoğraf makinesi bulunmaktadır. Müvekkilim bu etkinlikleri ne organize etmiş ne de aktif olarak katılmıştır. Tape görüşmelerin büyük bir bölümünün de haber arama ve araştırma için yapıldığı açıkça görülmektedir." Çetin'in yargılandığı davanın bir sonraki duruşması, 7 Eylül'de.
AZİZ TEKİN (AZADİYA WELAT):
Azadiya Welat gazetesi Mardin Temsilcisi Aziz Tekin, 28 Ocak 2012'de Mardin Kızıltepe'de yapılan polis baskınlarında, 17 yaşındaki böbrek hastası kızıyla birlikte gözaltına alındı. Tekin ve kızı, 29 Ocak'ta tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tekin'in 19 yaşındaki oğlu da tutuklu bulunuyor. "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" ve "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla Tekin hakkında açılan davanın ilk duruşması 26 Haziran 2012'de görüldü. Duruşmada, Tekin'in Kürtçe savunma yapma ve tahliye istemi reddedildi. İddianamede, Tekin, yaşamını yitiren bir PKK'li için kurulan taziye çadırını ziyaret etmekle ve polis baskını ile gözaltıların protesto edildiği bir eyleme katılmakla suçlanıyor. Tekin'in avukatı, duruşmada, müvekkilinin Özgür Gündem ve Azadiya Welat gazetelerinin Kızıltepe temsilcisi olduğuna dikkati çekerek, Tekin'in gazete satmak amacıyla bahsi geçen etkinliklere katıldığını ifade etti. Halen Mardin E Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Tekin'in yargılandığı davanın bir sonraki duruşması 9 Ağustos'ta.
HAMİT DİLBAHAR (AZADİYA WELAT):
Azadiya Welat gazetesi yazarı ve muhabiri Hamit Dilbahar, 1976'da Hakkari'de doğdu. Kürtçe yazılmış bir öykü ve iki şiir kitabı da bulunan Dilbahar, Van'da yükseköğrenimini sürdürürken siyasi, edebi ve kültürel faaliyetleri nedeniyle pek çok kez yargılandı ve çeşitli cezalara çarptırıldı. Son olarak 13 Şubat 2010'da Ağrı'da gözaltına alınan Dilbahar, "örgüt üyesi olduğu" iddiasıyla tutuklandı. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından geçtiğimiz yıl haziran ayında 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Dilbahar, halen Erzurum E Tipi Cezaevi'nde bulunuyor.
OKTAY CANDEMİR (DİHA):
DİHA eski Van muhabiri Oktay Candemir, 1976'da Van'da doğdu. Yedi yıl muhabir olarak çalıştığı DİHA'dan ayrıldıktan sonra, Van'da yayımlanmakta olan Prestij gazetesinde çalışmaya başlayan Candemir, Zilan Katliamı'yla ilgili bir haberi nedeniyle 1 yıl 6 ay hapis cezası almıştı. KCK soruşturması kapsamında 24 Aralık 2011'de tutuklandı; Kandıra 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu. KCK gazeteciler iddianamesinde, DİHA çalışanı olması, DİHA'da yayımlanan 9 haberi ve haber içerikli görüşmeleri "suç delili" olarak gösteriliyor. Savcı, bu haberleri "özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni dünya kamuoyunda küçük düşürmeye, yalnızlaştırmaya ve özellikle Kürtleri katleden bir devlet olarak göstermeye gayret ederek" hazırladığını iddia ediyor. Bir yazara yazdığı kitaptan ötürü dava açılmasına ilişkin bir haberin de "suç" sayıldığı iddianamede, Candemir'in "gazetecilik faaliyeti yapmayıp, örgütün ekmeğine yağ süren nitelikte haberler yaptığı" öne sürülüyor.
ÖZLEM AĞUŞ (DİHA):
DİHA Adana muhabiri Özlem Ağuş, 36 gazetecinin 24 Aralık 2011'de tutuklanmasının ardından -bir süre ara verdiği- gazetecilik mesleğine dönmeye karar verdi ve DİHA'da çalışmaya başladı. 6 Mart 2012'de Adana'da KCK soruşturması kapsamında yapılan baskınlarda gözaltına alındı. Adana Karataş Kadın Cezaevi'nde tutuklu. Adana Pozantı Cezaevi'nde çocuk mahkûmlara yönelik işkence ve cinsel taciz iddialarını haberleştirerek kamuoyunun gündemine taşıyan muhabirlerden biri olan Ağuş, bir mektubunda şöyle diyor: "Dosyada suç teşkil edecek bir şey yok, tutuklamazlar diye düşünmüştüm ancak sonra böyle düşündüğüm için kendime güldüm. Çünkü Kürt olduğu için, açlık grevine katıldığı için, basın açıklaması yaptığı, ölümler istemediği için, her gün 7'den 70'e tutuklanan insanların haberlerini yapan bizlerdik.Tabii bu operasyonlardan en fazla nasibini alanlar da halk iradesini yansıtan gazeteciler oluyor." Mektubunda Pozantı'yı haberleştirdiği için tutuklandığını ifade eden Ağuş, şöyle devam ediyor: "Hükümetin gerçekleştirdiği hiçbir 'KCK' operasyonu, Roboski'nin kanını durdurmaya yetmez, Pozantı'nın utancını örtemez. Biz gazeteciler nerede olursak olalım, gerçekleri yazmaya devam edeceğiz."
TUNCAY ÖZKAN (KANAL BİZ):
1966'da Ankara'da doğdu. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden mezun oldu. Yüksek Lisans Eğitimini Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü'nde tamamladı. Gazeteciliğe 1981'de Ankara'da Rüzgârlı Sokak'ta başladı. Hürgün gazetesinde çalıştı. Daha sonra Cumhuriyet gazetesinde görev aldı. Arena programında ve Kanal D Genel Yayın Yönetmeni olarak çalıştı. Radikal, Milliyet, Akşam gazetesinde çalıştı. Çukurova Medya Grup Başkanı görevine Aralık 2003'e kadar devam etti. Kanaltürk adlı televizyon kuruluşunun kurucusu. Söz Meclisi, Strateji ve Politika Durağı gibi programların ve Abdi İpekçi belgeselinin de yapımcısı. Cumhuriyet mitinglerinin düzenleyicilerinden olan Özkan, 12 Eylül 2007'de "Biz Kaç Kişiyiz" hareketini başlattı. 23 Eylül 2008'de Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Silivri Cezaevi'nde bulunan Özkan, Ergenekon üyeliği suçlamasıyla yargılanıyor. Toplam 17 adet yayımlanmış kitabı olan Özkan, bunların altısını cezaevinde yazdı.
ŞÜKRÜ SAK (BARAN DERGİSİ):
Marmara Üniversitesi Basın-Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun Şükrü Sak, yaklaşık 30 yıldır gazetecilik yapıyor. Tavır, Akdoğuş, Taraf, Akıncı Yol, Yeni Nizam, Baran dergilerinde yazar, sorumlu yazıişleri müdürü ve genel yayın yönetmeni olarak görev yaptı. 1995-1999 yılları arasında faaliyet göstermiş olan Ref-Ref Yayınevi'nin de kurucusu. 1999'da cezaevine girince, yayınevi de kapandı. 28 Şubat döneminde, Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı Akıncı Yol dergisindeki yayınlar dolayısıyla "örgüt propagandası, yardım ve yataklık" iddialarıyla hakkında açılan davalardan verilen mahkûmiyet kararı 14 yıl sonra 2012 yılında Yargıtay tarafından onanınca Mart ayında yeniden cezaevine girdi. Şükrü Sak, halen Sivas E Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunuyor. (EO/RÖ/NV)