Mersin Kütüphane İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen panele Mersin Üniversitesi (MEÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünden Doç. Dr. Ayşe Azman, MEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünden Yrd. Doç. Dr. Eyüp Erdoğan, MEÜ Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulundan Öğr. Gör. Hülya Can Nutku, Mersin Barosu Kadın Hukuku Merkezinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi avukat Fatma Demircioğlu konuşmacı olarak katıldı. Panele Mersin'de bulunan kadın örgütleri yoğun ilgi gösterdi.
Açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Ayşe Azman, Kadına şiddet söz konusu olduğunda taraf olmak durumunda olunması gerektiğini söyleyerek şiddetin çok boyutlu olduğunu ve şiddet kavramının her boyutuyla ele alınıp tartışılması gerektiğini vurgulayarak sözü Öğr. Gör. Hülya Can Nutku' ya bıraktı.
Nutku: Şiddeti iktidar sahibi uygular
Nutku, konuşmasına Aristoteles'in M.Ö. 400'lü yıllarda yazdığı 'Barış Oyunları' adlı eserin başkarakteri olan Lesistrata'nın erkekleri savaşmaktan vazgeçirmek için kadınları çağırdığı toplantıya kadınların gelmemelerini hatırlatarak başladı. Aradan geçen 2000 yıla rağmen Lesistrata'nın amacına ulaşamadığını ve ulaşması için veri bulunmadığı söyledi.
"Şiddet kavramını bir fenomen olarak ele almak gerekiyor" diyen Nutku, sorunun çözümü için şiddetin kökenine inilmesi gerektiğini savundu.
Şiddeti ele alış biçimine göre yapılan tanımlamaların ve araştırmaların yetersiz olduğuna dikkat çeken Nutku, "Şiddeti besleyen kaynak toplumdur. Genetik özelliklerimiz toplumsal ortamda beslenmese bu tarz bir saldırganlık ortaya çıkmayacaktır. Şiddetin biçimini o toplumun kültürü, siyasi yapısı ve ekonomisi yani dünyanın o anki ekonomik yapısıyla, toplumun ve bireyin ekonomik yapısı şiddetin varolmasında çok çok önemli belirleyicilerdir. Kültürel siyasi yapı bireyin zihni üzerinde bir etkiye sahiptir. Bu da şiddet olaylarıyla direkt bağlantılıdır" dedi
Şiddetin bir soruna akılcı biçimde yaklaşmadığını dile getiren Nutku, şiddetin keyfi bir durum olduğunu söyledi.
"Şiddet uygulayan her zaman iktidar sahibidir. İktidar etkisinin azaldığını gördüğünde şiddete başvurur. Bu babanın çocuğuna uyguladığı veya devletin halkına uyguladığı şiddet için de geçerli. Yani söz konusu olan otoritenin sürdürülmeye çalışılması."
Azman: Cinsel şiddeti saptamak daha zor
Doç. Dr. Ayşe Azman ise cinsiyetçi şiddet kavramı üzerinde dururken yaşamın her alanında kadına yönelik şiddetin varlığına dikkat çekerek özellikle cinsel şiddetin varlığını saptama ve ortaya çıkarmanın fiziksel şiddetten daha zor olduğunu belirtti: "Çünkü cinsel şiddet mağdurları bu konuda konuşmaktan kaçınırlar."
Kadınların maruz kaldığı şiddetin psikolojik türünün sonuçlarının tam kestirilemediğini belirten Azman, "Kadına yönelik şiddet kendini en fazla ekonomik boyutta gösterir. Kadının ihtiyaçlarının karşılanmaması gibi temel insani ihtiyaçlar üzerinden uygulanan şiddet otoritenin kendi gücünü gösterme araçları olarak kullanılıyor. Bunun nedenleri arasında itaatsizlik geliyor" dedi.
Demircioğlu: Korunma önemli
Avukat Fatma Demircioğlu ise son yasal düzenlemeleri değerlendirerek yeni yasanın aileyi koruma için yapıldığını ve kadının bir birey olarak ele alınmasının gerektiğini söyleyerek her türlü şiddete karşı çıkılması gerektiğini vurguladı.
Kadına Yönelik Şiddetin ve Eviçi Şiddetin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi'nin Türkiye tarafından imzalandığını ve kadına yönelik her türlü ayrımcılığın önlenmesine karşı durduğunu ve şiddete uğrayabilecek olanların da korunmaya alınmasının önemini vurgulayan Demircioğlu, bürokrasi uygulamasının sona erdiğini ifade etti. Başvuru halinde 24 saat içerisinde koruma ve önleme tedbirlerinin alınacağını belirtti.
Erdoğan: "Çocuk gelinler büyük sorun"
Yrd. Doç. Dr. Eyüp Erdoğan, medya ve kadına yönelik her türlü şiddetin tanımladığı görsel sunumun üzerine konuştu. Erdoğan, şiddetin toplumsal istismara yol açan meşruiyetinin nereden kaynaklandığı sorusu üzerine yoğunlaştı. Toplumun şiddet olaylarına neden tepki vermediği sorusunu ortaya attı. Bu sorunu aşmak için toplumsal bir bilinç geliştirilmesi gerektiğini ve eğitimin önemli olduğunu belirtti. Bu sorulara ortaya atarken Erdoğan, "çocuk gelin" örneği üzerinde durdu.
Konuşmacılardan sonra tekrar söz alan Doç. Dr. Ayşe Azman, şiddet karşısında sessiz kalınmaması gerektiğini vurgulayarak herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini söyleyerek tüm katılımcılara teşekkür etti. (SA/HK)