*Fotoğraf: Murat Kula/ Ankara-AA.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Angela Merkel ortak basın toplantısı yaptı.
Erdoğan, "Başta Libya ve Suriye olmak üzere bölgesel konuları görüştüklerini" belirtirken mülteciler konusuna değindi:
"Türkiye- AB ilişkilerini değerlendirdik. Türkiye ve Almanya göç konusunda Avrupa'nın yükünün büyük bir bölümünü üstlenmiş durumdadır.
"AB'nin Suriye'ye daha çok yardım yapması insani görev.
"Verilen destek Hafter'i şımarttı"
"Libya'da askeri çözümün mümkün olmadığını her zaman vurguladık. Verilen destek darbeci Hafter'i şımarttı
"Libya'da mevcut hükümete destek sağlamamızın amacı kan dökülmesinin önüne geçmek.
"Libyalı kardeşlerimizi bu zor günlerinde yalnız bırakmamakta kararlıyız. DEAŞ sonrası tekrar ayağa kalkmaya kalkan Irak'ın yeni bir kaos iklimine sürüklenmesine izin verilmemeli.
Merkel: Barınma imkanı sağlanmalı
Merkel'in konuşmasından satırbaşları ise şöyle gelişti:
"İdlib'deki insani durum konusuyla ilgili de ele aldığımız hususlar oldu. Oradan kaçmış olan insanların durumunu düzeltmek için maddi katkı sağlamaya hazır olduğumuzu bildirdik. Daha sağlam barınma imkanları sağlanmalı.
"Biz özellikle İdlib'den Türkiye'ye doğru kaçan insanlar şu an çadırlarda kış mevsimini geçirmeye çalışıyorlar. Onlar için sabit binaların Kızılay ile birlikte yapılması söz konusu. Bu çabalar için Almanya olarak destek vermemiz mümküm.
"Güvenli bölge ile ilgili olarak BM Yüksek Komisyonu ile görüşüldü ama gerçekleşeceği noktaya ulaşmadı. BM oradan belli mültecilerin geri dönebileceğini düşünürse adımlar atılabilir."
Erdoğan'dan akreditasyon cevabı
Erdoğan, Almanyalı bir gazetecinin Türkiye'den oturma ve çalışma izni alamadıklarını belirtmesi üzerine şunları söyledi:
"Uluslararası basın mensuplarının çalışma izinleri Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın görev alanına girmiştir. Başkanlık toplam 30 gazeteciye yerleşik akreditasyon yapmıştır. 28 Alman mensubun da başvuruları ulaşmıştır. Bu başvurularla ilgili mevzuat uyarınca yapılacaktır.
"Türkiye'nin Alman gazetecilere akreditasyon vermediği şeklinde yansıtmaya çalışıyorlar. Böyle bir özel muamelenin ya da Alman gazetecilere yönelik herhangi bir ayrımcılığın olmadığını belirtmek isterim."
(PT)