Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 999. hafta buluşması bugün Galatasaray Meydanı’nda, polis bariyerlerinin önünde yapıldı.
999. hafta açıklamasından önce İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası” vesilesiyle kısa bir konuşma yaptı.
Gülseren Yoleri, “Bu hafta içerisinde bütün kayıp yakınları, kayıplarının bulunmasını, adaletin sağlanmasını isteyen herkes bir kez daha bu taleplerle gündemde tutuyor konuyu. Bizler de bu vesileyle hafta boyunca gerçekleştireceğimiz etkinliklerde hakikat ve adaleti talep etmeye devam edeceğiz” dedi.
Yoleri ayrıca, 14 Mayıs’ta hayatını kaybeden 12 Eylül kayıplarından Cemil Kırbayır’ın kardeşi, Berfo Kırbayır’ın kızı Fatma Kırbayır’ı “Seni unutmayacağız, mücadelen mücadelemizdir. Cemil Kırbayır ve tüm kayıplar bulunana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz” sözleriyle andı.
Cumartesi Annesi Fatma Kırbayır hayatını kaybetti
“30 yıllık inkâr ve cezasızlık son bulsun”
Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 999. hafta açıklamasını avukat Ümmühan Kaya okudu.
999. haftada bir kez daha hakikat ve adalet talebiyle Galatasaray’da olduklarını belirten Kaya, “Buradayız çünkü hakikat inkârın, adalet ise siyasallaşan yargının gölgesinde kalmaya devam ediyor” dedi.
Kaya, 999. haftada Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan dosyasını kamuoyu ile paylaştı:
20 Nisan 1994 tarihinde Bolu Komando Tugayı’na bağlı askeri birlik Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Çağlayan köyü civarında kamp kurdu. Bölgede operasyonlar yapan birliğe bağlı askerler, 24 Mayıs 1994 tarihinde Deveboynu mezrasına geldi. O sırada köyde bulunan 46 yaşındaki Mehmet Selim, 40 yaşındaki Hasan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan’ı yanlarında götürdüler. Ailelerinin “Onları nereye götürüyorsunuz?” sorusuna “Yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız, merak etmeyin” cevabını verdiler.
Salih Örhan, ertesi gün Zeyrek Jandarma Komutanlığına giderek kardeşleri Selim ve Hasan ile yeğeni Cezayir’i sordu. Zeyrek Jandarma Komutanı Ahmet Potaş, onların Kulp’a götürüldüğünü söyledi. Örhan bu sefer Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ile görüştü. Ali Ergülmez ise konuya ilişkin bilgisi olmadığını belirtti.
Bölgedeki karakollardan cevap alamayan Salih Örhan, Kulp Başsavcılığına, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığına, OHAL Valiliğine, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı’na ve Adalet ile İçişleri Bakanlıklarına resmi başvurular yaptı. Salih Örhan, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde görevli savcı Mustafa Atagün’e ifade verdi. Salih Örhan’ın anlattıkları karşısında savcı “Devletin insanların kaybolmalarına neden olduğunu nasıl iddia edebilirsin?” diyerek onu azarladı.
Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltına alındığına, önce Serik karakoluna ardından Lice jandarma karakoluna son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okulu’na götürüldüğüne tanıklık edenler vardı. Ancak Kulp Başsavcılığı’nın, 8 Haziran 1994 tarihinde başlattığı soruşturmada, gözaltı kayıtlarında Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın adlarının yer almadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Sonrasında da dosya zamanaşımı gerekçe gösterilerek kapatıldı.
Oysa AİHM, 6 Kasım 2002 tarihli kararında, “Mahkeme, Örhanların güvenlik güçleri tarafından teyit edilmemiş bir şekilde tutuklanmalarından sonra ölmüş olduklarının varsayılması gerektiği görüşündedir. Bunun sonucunda davalı Devlet’in onların ölümü konusundaki sorumluluğu söz konusudur.” tespitinde bulundu ve Türkiye’yi Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltında kaybedilmesinden sorumlu tutarak mahkûm etti. (Başvuru No. 25656/94 )
Ailenin ve İHD’nin ısrarlı arayışı sonunda 2003 yılında Mehmet Selim ve Hasan Örhan’a ait kemikler Kulp’a bağlı Bağcılar köyü yakınlarında bir toplu mezarda bulundu. Ancak kimliklendirme işlemleri sonrasında aileye teslim edilmedi. Cezayir Örhan’a ise hala ulaşılamadı.
“Adalet sağlansın”
Örhanların başına gelenlerin açığa çıkartılmasını, AİHM kayıtlarında da isimleri geçen sorumlular hakkında ‘derhal’ etkin adli süreçlerin yürütülmesini ve adaletin sağlanmasını talep ettiklerini belirten Kaya, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
Cumartesi Anneleri/İnsanları, açıklamanın ardından ellerindeki kırmızı karanfilleri polis bariyeriyle çevrili alana attı.
(VC)