Kemal Alp, dünürü Muammer Özbek ve ailesini İstanbul dönüşünde, kurşun yağmurunu tutar ve damadı Yusuf Özbek'i ve polis memuru Mustafa Yavuz'u öldürür.
Bu cinayetin başlattığı kadın programlarıyla ilgili tartışma, gerçekte "Kaynana Semranım" benzeri "reality show"ların azmanlaşmasıyla çoktan gündemimize girmiştir ama, bu cinayet her şeyin tuzu biberi olur.
Şiddet yasakla önlenemez
Türk aile yapısında bir "kırmızı çizgi" olduğundan söz eden uzmanlar, kadın programlarının, reyting kaygısı nedeniyle "kadın sorunlarının" tartışıldığı platformlar olmaktan çıktığını dile getirirler.
Son olarak RTÜK Başkanı Fatih Karaca da, "programların toplumsal cinnet haline dönüştüğünü" belirtir. Bu ve benzeri programlara RTÜK'un verdiği "uyarı" ve "kınama" cezaları yine de yetersiz kalır ve her kanal "Benim programım iyidir" savunmasını yaparak, yayınlarını sürdürür.
Tartışmaların üzerinden bir ay geçmiştir ki, Yasemin Bozkurt'un "Kadının Sesi" programına Elazığ'dan katılan Birgül Işık, oğlu tarafından kurşunlanır ve felç olur. Kanal D yönetimi, aynı gün programı yayından kaldırır. Genel Müdür Murat Saygı, programın kaldırılma gerekçesinde "Sosyal problem haline geldiği için biz bugünden itibaren bu programın yayınını durdurduk" der.
"Kadının Sesi" programının kaldırılması, diğer kadın programları üzerine tartışmaları başlatır ve atv de Ayşenur Yazıcı 'nın "Yalnız Değilsin" programını yayından kaldırır.
Sırada Show TV'deki Serap Ezgü 'nün sunduğu "Biz Bize" ve TGRT'de İnci Ertuğrul 'un sunduğu "Sizin Sesiniz" programları vardır.
"Kadınlar medyaya sığınmak zorunda kaldı"
Kadın programları üzerine odaklanan bu tartışmalar üzerine Mor Çatı Kadın Sığınma Evi yaptığı basın açıklamasında, programların kaldırılmasının sorunu çözmediğinin üzerinde durarak, medyanın sığınak olmadığını belirtti.
Kadın hareketinin, 20 yılda aile içinde kadına yönelik şiddet konusunda önemli bir birikim oluşturduğunun altı çizilerek şöyle denildi:
"Mor Çatı gönüllüsü kadınlar olarak bizler, son aylarda yapılan TV programlarında bu birikimlerin büyük ölçüde göz ardı edilmiş olduğunu düşünüyoruz. Ancak yasakçı bir tutumu savunmamız söz konusu olamaz. RTÜK'ü ve yapılan engellemeleri kınıyoruz. Aile içinde kadına yönelik şiddetle ilgili programların yaygınlaşmasını, bu programlarda kadın hareketinin birikimlerinin, kadın bakış açısının yerleşik olmasını bekliyoruz".
Türkiye'de aile içi şiddetle yüz yüze olan binlerce kadının, devletin seyirci kalması nedeniyle, uğradığı haksızlık karşısında güçlü gördüğü medyaya sığındıklarının üzerinde durularak, "Yaşananlar ortaya koyuyor ki, medya bir sığınak değil, olamaz. Kadınlar tarafından sunulmakta, belki de yapılmakta olan bu programlarda sunucunun/yapımcının niyeti ne olursa olsun, şiddeti anlatan kadınlar bundan ötürü yargılanıyorlar. Bazen katılanlar, bazen izleyenler, hatta bazen sunucunun kendisi tarafından. Programın 'reyting' kaygısı ile belirlenen içeriği yaşadığı aile içi şiddeti cesaretle anlatan kadını yalnızlaştırıyor" deniliyor.
Yasanın öngördüğü sığınaklar açılmalı
Mor Çatı Kadın Sığınma Evi açıklamasında şöyle diyor:
"Başka kadınlarla ortaklıkları görmesine, dayanışma hissetmesine, seçeneklerini bütünüyle değerlendirebilmesine, kendisi için en uygun olanı yine kendisinin bulabilmesine olanak tanımıyor. Kadın bakış açısı ile donanmış değilse, çoğu kez uzman desteği de işe yaramıyor. Kadınlar yaptıkları paylaşımdan sonra eskisine göre güçlenmiş hissetmiyorlar kendilerini ne yazık ki... Biz izleyen kadınlar da öyle.
Aile içinde şiddet yaşayan kadınların can güvenliği -bunu açığa vursunlar, ya da vurmasınlar- yetkili kurumlar tarafından sağlanamıyor. Devlet bu yüzden gerçekleşen ölümlere seyirci.
Yeni yerel yönetimler yasasında yer alan 50 bin nüfuslu yerlerde sığınak açılması zorunluluğu hala kağıt üzerinde duruyor. Dayakçı kocanın evden uzaklaştırılmasını öngören 4320 sayılı yasanın uygulanmasında pek çok sorun yaşanıyor. Sığınaklar, tüm uluslararası düzenlemelerde yer aldığı gibi kadın bakış açısının yerleşik olması halinde kadınların şiddetten uzak bir ortamda, aynı sorunu yaşayan başka kadınlarla dayanışarak, yeni yaşam biçimleri oluşturabileceği alternatif mekanlar.
Bu nedenle Mor Çatı olarak bizler, sığınakların açılmasını, bu sığınakların işletiminin kadın bakış açısı ile bağımsız kadın grupları tarafından gerçekleştirilmesini, 4320 sayılı yasanın yaygın biçimde uygulanmasını, bu konudaki sorunların giderilmesini talep ediyoruz".(AD/EÜ)