Ekşi, Türk'e isim vererek şunları hatırlattı: "Eğer Adalet Bakanı illa da isim istiyorsa, Tekin Ülsen ismi kendisine yabancı gelmeyecektir. Diyarbakır'da 20 gün boyunca gözaltında tutuldu ve 'haberimiz yok' denildi. En sonunda, Terörle Mücadele Şubesi'nde, işkenceden ayakta duramayacak vaziyette bulundu. Yakınlarının adli mercilere yapmış olduğu toplam sekiz başvuru oldu. Ülsen, geçenlerde hakim karşısına çıkartıldı ve kaşları dahi yerinde yoktu . Size bütün bunları yazdık. Ne yaptığınızı merak ediyoruz!"
Bayın Bakan, lütfen bir karar verin artık!
"Teröristlerle aynı ağzı kullandığı ve işkence gördüğünü iddia edenleri koruduğu" iddia edilen Pişkinsüt hakkında, Adalet Bakanı'nın söyledikleri Mazlumder tarafından şöyle eleştirildi:
* Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı iken, görüştüğü tutuklu ve hükümlülerin kimlik bilgilerini vermeyen Sema Pişkinsüt hakkında, 'suçun işlenmesinden sonra failine yardım' iddiasıyla dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke hazırlanmış olması, Türkiye'nin işkence konusundaki kararlılığını bir kez daha tüm çıplaklığıyla ortaya koymuş durumdadır.
* Bu gelişme, en başta, Pişkinsüt'ün şahsında, hepimizin potansiyel işkence kurbanı pozisyonunda görüldüğümüzün ifadesidir. Buna göre, her birimiz bir gün, bir işkenceciye yem olabiliriz, ancak ondan hesap soramayız. Hesap sormak, işkenceci iradeyi en azından sarsacağından, daha büyük bir 'suç'a tekabül etmektedir. Bu durumda da cezalandırılmamız kaçınılmaz gözükmektedir!
"Kimseyi inandıramazsanız"
* Bütün bunların bir 'hukuk devleti'nde gerçekleştiğine de tabii ki kimseyi inandıramazsınız. Bunu da en başta iktidarı temsil edenler bilirler. Türkiye'de 'adalet'ten sorumlu bakanın Pişkinsüt'e yapılanı onaylayarak, 'İşkenceyi yapanı cezalandırmak için mağdurun belli olması gerekiyor. Biz aletlere ceza vermiyoruz' demesi de bunun en somut delilidir.
* Galiba sayın bakan, işkence aletlerinin nezarethanelerde değil de bir ağaç kovuğunda, işkence mağdurlarınınsa, o ağacın altına öylesine uğrayan birileri olduğuna ve tüm bunları ortaya çıkaranların da oralardan geçen sıradan insanlar olduğuna inanıyor.
* Bu durumda sayın bakanın 'gerçeğe dönmesi' kaçınılmazdır. Böyle yapması durumunda, Türkiye'de zaman zaman tartışma konusu yapılan 'polis devleti' tanımlamasının neye tekabül ettiğini görecek ve Pişkinsüt'ün ketumluğuna da hak verecektir.
"Al sana isim; size yabancı gelmeyecektir"
* Eğer illa da isim istiyorsa, Tekin Ülsen ismi kendisine yabancı gelmeyecektir. Diyarbakır'da 20 gün boyunca gözaltında tutuldu ve 'haberimiz yok' denildi. En sonunda, Terörle Mücadele Şubesi'nde, işkenceden ayakta duramayacak vaziyette bulundu. Yakınlarının adli mercilere yapmış olduğu toplam sekiz başvuru oldu. Ülsen, geçenlerde hakim karşısına çıkartıldı ve kaşları dahi yerinde yoktu.
"Ne yaptınız, merak ediyoruz!"
* Sayın Bakan, Ülsen vakasından 11 Temmuz'da sizi haberdar ettik ve bugüne değin ne yaptığınızı doğrusu çok merak ediyoruz. Biliyoruz, aletlere ceza vermiyorsunuz, ancak birileri onları çok rahat üzerimizde kullanıyorlar. O aletleri sembolik de olsa gömelim dediğimizde yolumuzu kesiyorsunuz. İşkence aleti bir karakolda bulunduğunda, onun alet değil sopa olduğunu iddia ediyorsunuz. Lütfen, bir karar verin artık. Söyleminizle pratiğinizle bir olun da herkes haddini bilsin!
(YÖ/NU)