Özkaya, son dönemlerde yeniden gündeme gelen Terörle Mücadele Yasası çalışmaları ile ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada, özgürlüklerin yeni TMK'ye kurban edilmek istendiğini, Türkiye'nin hak ve özgürlükler bakımından yol ayrımında olduğunu belirtti.
Yürürlükte olan mevzuatta, başta TGK, CMK ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun CGTİHK'de "örgütsel suçlar", ile ilgili olarak ağır cezalar, ek soruşturma tedbirleri ve ağırlaştırılmış infaz şekillerinin yer aldığını ifade eden Özkaya, "Bu tür özel düzenlemelere karşılık terörle ilgili suçlar için yeniden ve daha da ağırlaştırılarak, yeni bir Terörle Mücadele Kanunu adı altında yeni ihlalleri oluşturacak yasal düzenlemeye gerek bulunmamaktadır" dedi.
Üstelik yürürlükte mevcut bir TMK olduğunu da hatırlatan Özkaya, "Anayasa'da bildirilen 'insan haklarına saygılı' olma ilkesi yönünde yapılan ciddi adımlar, özgürlükleri lüks olarak gören, vatandaşlarına güvenmeyen kesimleri üzmüş mevcut yasal düzenlemeler ile çalışmaktansa rutinin dışına çıkma isteklerini de engellemiştir" dedi.
Türk Ceza Kanunu'nda halen insan haklarına aykırı, düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan hükümlerin mevcut olduğuna dikkat çeken Özkaya, yasaya ihtiyaç duyduğunu beyan eden kesimlerin "güvenlik" gerekçesini öne sürmelerini eleştirdi.
"11 Eylül sonrasında meydana gelen olaylar nedeniyle güvenlik sorununu gerekçe gösterip, İngiltere'nin yabancılara uygulamayı hedef edindiği insan haklarına aykırı uygulamayı emsal almaktadır. Kötü emsali kendi vatandaşlarına reva görmek doğru bir uygulama mıdır?"
Özkaya yeni TMK tasarısında kabul edilemeyecek birçok husus bulunduğunu belirterek, "TMK tasarısında yer alan birçok hüküm, insan hakları, eşitlik ilkesi ve masumiyet karinesine aykırı muameleyi yasalaştırmaktadır" dedi.
Özkaya yeni TMK ile karşılaşılabilecek olumsuzluklara ilişkin şu örnekleri verdi:
* "Cebir ve şiddete" bulaşmayan ve terörle ilgisi olmayan bir kişinin beyanı veya fiili, terör suçu kapsamında sayılabilecektir. Sanık haklarında hazırlık soruşturmasındaki uygun kazanımlar ortadan kaldırılacaktır.
* Şüphelinin 24 saat boyunca müdafi avukattan yararlanma hakkından mahrum bırakılabilmesi, yakalanma sonrasında yakınlara bildirme hakkının ortadan kaldırılması, sadece bir müdafii ile savunma hakkının kısıtlanması, müdafiinin dosya inceleme hakkının engellenmesi, avukat ile müdafiinin görüşmesi esnasında kolluk görevlilerinin de hazır olabilmesi ve müdafiye sanık tarafından verilen belgelerin incelenebilmesi ve benzeri sanık hakları ve savunma hakkını kısmen veya tamamen kaldırabilecek hükümler öngörülmektedir.
* Tasarıda, "hoş göstermeye yönelik yayın", "kanaat oluşturmaya yönelik faaliyet" gibi soyut ve keyfi uygulamalara yol açabilecek, elastiki özelliği olan maddelerin olması insan hakları bakımından kaygı uyandırıcıdır.
* Toplumda saygınlığı olan kanaat önderleri de, sırf konjonktüre uymadığı ve ortadan kaldırılması gerektiği düşünüldüğünde, basit iddialarla "terör suçu" işlediği gerekçesiyle temel hak ve özgürlükleri kısıtlanarak şiddetli cezalara çarptırılabilecektir. Buda toplumsal barışı zedeleyecek bir ortam oluşturabilecektir. (KÖ)