Türkiye'de yaklaşık bir milyon mayının döşeli olduğunu söyleyen Mayınsız Bir Türkiye Girişimi, sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getirmek için fazla zaman kalmadığını söyleyerek hükümeti harekete geçmeye çağırdı.
Sözleşmeye göre, Türkiye'nin stoklarında bulunan 3 milyon mayını 2007'ye; toprak altındakileri ise 2013'e kadar temizlemesi gerekiyor.
Girişim, mayınların özellikle çocukları etkilediğini; hükümetlerin ne gerekli araştırma ve sivillere yönelik koruma çalışmalarını ne de yaralanan, sakat kalanlara yönelik tedavi çalışmalarını yapmadığını söyledi.
Mayınlı bölgeler ve yaşanan olaylar hakkında çelişkili bilgiler olduğunu belirten Girişim, sözleşmenin öngördüğü şeffaflığın sağlanmasını istedi.
1997'de oluşturulan Ottawa Sözleşmesi'ne 2004 sonu itibariyle 152 ülke imza attı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Çin, İsrail gibi ülkelerse halen sözleşmeyi imzalamış değiller.
50 yıllık mayınlı geçmiş
Türkiye, 1996 yılında, mayın üretimini, satışını ve transferini durdurduğunu açıkladı; 2001 yılında da, Uluslararası Mayın İzleme Komitesi (LM-Landmine Monitor), Türkiye'yi mayın üreten ülkeler listesinden çıkarttı.
Uluslararası Mayın İzleme Komitesi'ne göre, Türkiye anti-personel karamayınlarını ilk kez 1956-1959 yılları arasında "yasal olmayan sınır geçişlerini önlemek" amacıyla kullanmaya başladı.
Komite'nin 2003 Türkiye raporuna göre, 1989 ile 1992 yılları arasında da, "terörizmle mücadele çerçevesinde ve sadece güvenlik nedenleriyle", Doğu ve Güneydoğu'daki güvenlik tesislerinin etrafına 39 bin 569 adet yeni mayın döşendi.
Sınırlar mayınla çizili
Türkiye'nin, komşu ülkelerle olan tüm sınırlarında mayın tarlaları bulunuyor.
1996'da yayınlanan Hudut Güvenliğinin Sağlanması ve Gerekli Tedbirlerin Alınması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu'nda Ardahan-Ermenistan sınırında 9.5 kilometrelik alanın; Hatay-Suriye sınırında 34 kilometrelik alanın mayınlı olduğu belirtildi.
Ayrıca, Kars-Ermenistan sınırında 13 adet mayın tarlası bulunuyor. Urfa'da, tarıma elverişli 140 bin dönüm alan mayınlı.
"Terörle mücadele" mayınları
İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) göre, sınırlardan uzak bazı sivil yerleşim birimlerinde ve "güvenlik" gerekçesiyle boşaltılan köylerin çevrelerinde de mayın bulunuyor.
Mardin, Şırnak, Hakkari, Siirt, Diyarbakır, Bitlis, Batman, Van ve Bingöl mayın ve patlayıcı madde olaylarının yoğun yaşandığı iller. Yalnızca Hakkari'de, etrafında mayın döşeli boşaltılmış köy sayısı 34, mezra sayısı 148.
Mayınsız Bir Türkiye Girişimi, Türkiye'de mayınların hem hükümetler tarafından hem de muhalif gruplarca kullanıldığını söylüyor. LM 2004 raporuna göre Türkiye'de toprağa döşeli toplam 936 bin 663 anti-personel karamayını bulunuyor.
Aynı rapora göre Türkiye'nin stoklarında 3 milyondan fazla karamayını bulunuyor. Ottawa anlaşmasına göre bu mayınların dört yıl içinde imha edilmesi; anti-personel karamayınlarının satış ve dağıtımının yasaklanması gerekli.
Sivillerin korunması için önlemler yetersiz
Mayınsız Bir Türkiye Girişimi, 2004 yılında yaptığı çalışmalarda Diyarbakır, Mardin ve köylerinde yapılan çitleme ve uyarı çalışmalarının yetersiz olduğunu; mayın tarlası olduğundan şüphelenilen kimi bölgelerinse hiç işaretlenmediğini ortaya çıkardı.
Girişim'in verilerine göre,
* 2004'te 51 mayın ve patlayıcı askeri malzeme olayı meydana geldi.Mayın patlaması sonucunda yaralananların yeterli rehabilitasyon ve tedavi hizmeti alamadığını belirten Girişim, Türkiye'de bu amaçla kurulmuş sadece Dicle Üniversitesi'nde bir merkez olduğunu; devletin konuya tamamen kayıtsız kaldığını söyledi.* 52 kişi yaşamını yitirdi, 109 kişi de yaralandı.
* Ölenlerin 13'ü çocuk, 20'i sivil, 19'u da askerdi.
* Yaralananların ise, 30'u çocuk, 39'u sivil, 6'sı korucu, 34'ü askerdi.
Diyarbakır Barosu tarafından yürütülen "Herkes İçin Adalet Projesi" kapsamında da "Mayın ve Patlayıcı Madde Mağdurlarına Hukuki Yardım Koordinatörlüğü", kara mayınları mağdurlarına hukuksal yardım sunuyor.
Mayın patlamalarında çoğunlukla çocukların kurban olduğunu söyleyen Girişim, gerekli eğitim ve koruma çalışmalarının yapılmasını istedi.
Kamuoyu baskısı oluşturulmalı
Türkiye Ottawa Sözleşmesi'ne 25 Eylül 2003'te imza attı; sözleşme 1 Mart 2004'te yürürlüğe girdi. İlk raporunu 1 Ekim'de veren hükümet 30 Nisan'a kadar da ilk yıllık raporunu verecek.
Girişim, sözleşmeye imza atılmasının şeffaflığı sağlamasını umduklarını fakat gerekli kamuoyu baskısı oluşturulmadığı takdirde bunun gerçekleşmeyebileceğini vurguladı.
"Mayın ve sahipsiz askeri malzemelerin temizlenmesi için mücadele eden örgütler, bir yandan bu konuda kamuoyunu bilgilendirmeli ve toplumsal duyarlılığı artırıcı etkinlikler düzenlemeli, diğer yandan da hükümetin bu konudaki program ve faaliyetlerini yakından takip ederek, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin acilen yerine getirilmesini sağlamalı". (EÜ)