"Büyük şair" deyip geçerler ancak o "büyüklüğün" bütünsel bir ifade olduğunu hissetmek zor değildir. Örneğin herhangi bir ikinci yeni şairiyle ilgili yaratılan, kabul edilen "yazınsal geçerliliğin" Nazım Hikmet tarafında "aşk", "devrim" "hasretlik", "Piraye", "Vera" imgeleriyle boyandığını görmek de "şair"-"devrimci şair" ayrımını açık eder.
Poetikası bir imgeye sıkıştırıldı
Kabul edelim ki, Türkiye'de ne edebiyat eleştirmenleri ne de önemli siyasi kişilikler ve dönemler Nazım Hikmet'in poetikasını dar bir aralığa sıkıştırmaktan vazgeçti.
Sahiden de Nazım'ın hala yaşamına dair bütün cazibe alanlarından arındırılarak şair olarak değerlendirilmesi ihtiyacı var.
Nazım'ın "835 Satır" adlı ilk kitabı 1929'da yayımlandı. Dönemin Ahmet Haşim, Yakup Kadri gibi önemli yazarlarını Nazım Hikmet'in şiirleri derinden etkiledi.
14 yaşından beri şairlik eder
Otobiyografisini "Otobiyofrafi" şiirinde "1902'de doğdum, doğduğum şehre dönmedim bir daha, geriye dönmeyi sevmem, üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim, on dokuzumda Moskova Komünist Üniversite öğrenciliği kırk dokuzumda yine Moskova Tseka Parti konukluğu ve on dördümden beri şairlik ederim" diye içtenlikle anlatır....
Nazım Hikmet 15 ocak 1902'de Selanik'te doğdu., 'Feryad-ı Vatan' başlığını taşıyan ilk şiirini 1913'te, 11 yaşındayken yazdı. Aynı yıl Galatasaray Sultanisi'nde ortaokula başladı. 1917'de Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girdi.
Sağlığı bozulunca Bahriye'yi bitirmesine birkaç ay kala ayrılmak zorunda kaldı . Hamidye Kruvazör'ünde güverte subayıyken Bolu'ya öğretmen olarak atandı ve daha sonra Batum üzerinden Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri Kominist Üniversitesi'ne yazıldı.
1924'te Türkiye'ye döndü, Aydınlık Dergisi'nde çalışmaya başladı, şiir ve yazılarından dolayı on-beş yıl hapsi istenince Sovyetler Birliği'ne döndü. 1938'de yirmi-sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Çankırı ve Bursa cezaevlerinde yattı. 1950'de özgürlüğüne kavuştuysa da sürekli takip altındaydı.
Nazım Türkiye'de şiirde "toplumsalcılığı" Marksist-Leninist gibi terimlerin uyandırdığı ağırlık hissinin uzağında çok kendine has bir dille oluşturdu. Aşkı ve davayı birbirine karıştırmayan incelikli üslubuyla... (NZ/EÜ)