Kelimesi kelimesine hatırlayamadığım yazısında Can Dündar mealen şunu diyordu: "Telli Telli, artık yaratıcılarından çok bize ait bir şarkıdır. Bizim düşlerimizin, umutlarımızın, hüzünlerimizin tercümanıdır. Onu bizden alıp, diskolarda 'cıstak cıstak' zıplamamalzemesi haline getiremezsiniz."
Murathan Mungan'ın yazdığı sözlerden oluşan Söz Vermiş Şarkılar albümünü dinlemeye başladığımda, nedense o yazı aklıma geldi. Herhalde albümün birinci parçası Maskeli Balo'yu Athena'lı Gökhan'ın seslendirmesinden. Athena'nın her şarkıyı aynılaştırmak gibi bir özelliği var.
Maskeli Balo, 12 Dev Adam'ın reklam cıngılından farksız bir hale gelmiş, özünden uzaklaşmış. "Yaredir Sinede 12 Dev Adam, For Real" yani. O da "Y Kuşağı"nın sofrasına meze olmuş sanki.
Maskeli Balo hareketli ritmine rağmen hüzünlü bir şarkıdır. Manos Loizos'un yaptığı müziğin üstüne Mungan'ın yazdığı şahane sözler onu yeniden var etmiştir. Oysa bu kuşağın kitabında hüzün pek yazmıyor. Depresyon yazıyor, prozac yazıyor. "Oooldu, gözlerim doldu" yazıyor.
Wolkswagen Tosbağa'nın (Beetle) yeni modeli çıktığında bir dergide şöyle bir karikatür yayınlanmıştı:
Eski Tosbağa ile yeni tosbağa karşı karşıya duruyorlar ve her ikisinden de bir düşünme balonu çıkıyor. Eski modelin balonunda özgürlük, eşitlik, kardeşlik gibi fikirler geçerken, yeni model'in balonunda "Yakalarsam affetmem" yazıyordu.
Ne yalan söyleyeyim yeni kuşak rockçıların birçoğu bende New Beetle Tosbağa izlenimi yaratıyor.
Allahtan albüm başladığı gibi devam etmiyor. Athena'nın ardından gelen Nükhet Duru Aşk Yeniden'le kalbimizi fethediyor. Sezen Aksu üstüne cuk oturan Sevgili ile arz-ı endam ediyor.
Bu şarkıdaki gitara dikkat çekmek isterim; parmaklarına sağlık Erdinç Şenyaylar. Ajda Pekkan Hançer'de starını konuşturuyor, Hümeyra hüznün ana yurdundan Dönmek''i gönderiyor, Cem Baba ebedi bir göçmen olarak Göç Yolları'ndan bam telimizi titretiyor, diğer baba Müslüm, Olmasa Mektubun'u uçuruyor...
Ama bence bu albümün asıl bombası Otel Odaları'yla Gülden Karaböcek. Bir şarkı bu kadar mı damardan okunur, yalnızlık bu kadar mı tüyleri diken diken eder.
Ne trajedidir "Yalnızlığın mezarında bir battaniyeyle dertleşmek..."
Orada Van Gogh'un yatak odası, orada Kafka'nın kış ruhu, orada Stefan Zweig'in Brezilya'daki çaresizliği, orada Arthur Rimbaud'un Habeşistan'ı, orada Zebercet'in hezeyanları... (AÇ/BA)